bugün

hayatı bir roman, bir şiir gibi yaşamak isteyen kişidir. ister ki geceleri yıldızlarla uyusun, sabah kalktığında ağzında kekremsi bir tat olsun, aynaya baktığında kendini eski bir şiir kitabının kapağındaki siyah beyaz şair fotoğrafı olarak görsün, yemeğini salaş bir sahil lokantasında yesin...

tüm parayı sahafçılara, edebiyat dergilerine yatırır, parasız kalır. kaldırımlara, köşe başlarına, banklara garip bir saygı duyar. bilir ki buralar nice mutlu çiftlerin ayrıldığı, nice yalnızın kendini avuttuğu tanıdık yerlerdir...

eşinin dostunun canını sıkar. eski kelimeler, uzun tasvirler canlarına tak etmiştir. bir kitap yazabilse o da rahatlayacaktır, eşi dostu da. üslubuyla etrafındakilerin alay konusu bile olabilir ve hatta entel lakabını da alabilir.

günlük hayata uyum gösteremez. dedim ya, bir roman gibi yaşamak ister:
- pardon abi, devlet hastanesine nasıl gidebilirim?
+ ilerideki dostlar meyhanesinin köşesinden aşağı seğirt..
- seğirt derken?
- yavrum hadi uyan oğlum..
+ üfleme bana anneciğim korkuyorum,
dua edip edip geceleri
hastayım ama ne kadar güzel
gidiyor yüzer gibi, vücudumun bir yeri.
niçin böyle örtmüşler üstümü
çok muntazam, ki bana hüzün verir
ağarırken uzaklard...
- yavru kalk hadi kurban olduğum. kahvaltı edecez seni bekliyoruz. babn kızıyor bak! hadi tosunum..
.......................

- ne kederdir ne çile seni beklemek
yaşamaktır seninle seni beklemek
en tükenmez mutluluk, en yüce hazd..
+ lan at şu taşı artık! sktin okey keyfimizi yaa! yok mu kahvede şunun yerine oturacak kimse?
- emperyal otel'in oradan geçer mi üstad?
+ geçer hemşerim. hadi çabuk bin, kalkıyoruz!
- emperyal oteli'nde bu sonbahar
bu camların nokta nokta hüznü
bu bizim berhava olmuşluğumuz
bir nokta bir hat kalmışlığımız
bu rezil bu çarşanba günü
intihar etmiş kötümser yapraklar...
+ yürü lan işine pezemek! in aşağı! her deli bizi bulur yaa...