bugün

çok normal bir durum olmakla beraber başka versiyonlarının da olduğu gerçektir.

"Yaratan yaşayamaz, yaşayan yaratamaz."
(bkz: cemil meriç)

yazmak külfettir. yazmayı insana faydadan öte kendine fayda olarak gören bünyelerin eserlerine bakınca ne büyük eserler olduklarını görürüz. bu külfet insanda ağır psikolojik götürülere gebedir.

kimi yazar eser sonrası bir başka dünyaya girer, hasta olur. kimisi psikolojik ya da biyolojik rahatıszlıklar geçiriyordur, şaheserler yaratır. acı çeken yazarlar diye adlandırabileceğimiz bu güzide insanlardır içlerinde bulundukları karanlıktan paye çıkarıp insanlığa aydınlık olarak sunan. merak ederim o aydınlık kendi dünyalarına da uğradı mı. ama şundan kesinlikle eminim ki sadece acıyı gerçek manada sinesine sığdırabilmiş çileli yazarlardır yazmanın tadını alan da hakkını veren de. size onlardan birkaç isim sayayım:

(bkz: edgar allan poe)
(bkz: peyami safa)
(bkz: stendhal)
(bkz: ahmet haşim)
(bkz: dante alighieri)
(bkz: cemil meriç)
(bkz: h p lovecraft)
(bkz: necip fazıl kısakürek)
(bkz: hemingway)

ideali, ideolojisi uğruna çile çekenler, dertlenendir eserleri şaheser kıvamına getirip insanlığa süren. ya da o insanlardır sonunda bitap düşüp hasta yataklarında çürüyen.
(bkz: yazmasam deli olacaktım)