bugün

nasılsa lavuğun biri çıkıp "tüm genellemeler yanlıştır" bıdı bıdısı yapacak ya, neyse ben gene de içimi dökmek istiyorum sevgili arkadaşlar.

dünyanın elbirliğiyle amına koyduğumuzdan ötürü dengesinin değişmesi sebebi ile havaların mevsim normallerinin bir altında, bir üstünde seyretmesi neticesinde geçen haftadan beri fevkalade hasta bir halde yaşam mücadelesi veriyorum.
beni bilenler bilir, denize düşse kurtarmayacağım, zerre haz etmediğim iki meslek grubu var şu dünyada,
1-avukatlar,
2-doktorlar.

haliyle doktorlardan bu denli nefret eden şahsımın dandik bir gribal enfeksiyon neticesinde hastaneye gitmesi doktor kontrolünden geçmesi beklenemezdi. dolayısıyla biz de n'aptık? mahalledeki eczacıya müracaat ederek bir adet antibiyotik, bir adet ağrı kesici, bir adet pastil, bir adet ağız fısfısı ile bu melun hastalığa deva aramaya başladık. hastalık kısmen geçti, lakin boğazlarımın ağrısı sürüyor.
yani eczacının verdiği ilaçlar derdimize derman olmadı. bu gün en nihayetinde akşamüstü eve gelirken eczaneye uğradım, orospunun evladı eczacı "abi çay söyleyeyim mi?" dedi. işte o noktada patladım şerefsize ki mahalle esnafı iti elimden zor aldı...
zira ben bu lavuk yüzünden 1 haftadır çay içemiyordum. neden? boğazlarımın ağrısından dolayı, bu şerefsizin verdiği ilaçlardan dolayı geçmeyen boğazlarımın ağrısından dolayı ne çay, ne rakı, ne de doya doya su içebiliyordum 1 haftadır, lavuk kalkmış bir de çay söylemek istiyor nispet yapar gibi.

neyse...
durumu uzun uzadıya anlattım, özrü kabahatinden de büyüktü.
"abi senin olduğunu bilseydim daha tesirli antibiyotik vardı onu verirdim"...

bak hele...cevaba bak hele.
lan it...neden en başında vermedin madem ya?

neyse...bu iş burada kapanmaz.
2-3 güne bu iş geçti geçti...geçmedi eczacının benden çekeceği var.
tam 1 haftadır canım sucuk ekmek, pirzola, mangal istiyor...

tehey türk tıbbı...senin amına koyayım ki gribe bile çaren yok.