bugün

east india company ya da british east india company*

kraliçe 1. elizabeth tarafından, 31 aralık 1600 yılında, "doğu hindistan'la ticaret yapan londra'lı tacirler ve başkanı/yöneticisi (ticari terimi guvernörmüş, nasıl çevirilir bilemedim) şirketi" adı altında kurulmuştur.
kuruluş amacı doğu hindistan'la yapılan ticareti izlemektir ancak daha sonra çin'le yapılan ticarete de el atmış bir nevi ticaret odası ama değil zira şirket. öeh, neticede hisse dağıtan, 273 yıl boyunca işler durumda olan, dünyanın şu an bildiğimiz çok uluslu şirketleriniin atalarından biri.

(bkz: hollanda doğu hindistan şirketi)

* east india trading company, english east india company de deniyormuş
Bir strateji ve ticaret-savaş oyunudur.
Mantığı çok zor kavranıyor aslında iki seçeneğiniz var
Ya ticaret
Ya korsanlık ülkenizi 8 devlet arasında en güçlü yapmak amacınız.
(doğu hindistan ortaklığı), uzakdoğu ve hindistan'la ticaret yapmak üzere kurulmuş ortaklık. 17. ve 18.yüzyıl'da ingiltere, hollanda, fransa, danimarka, iskoçya, isveç, avusturya ve ispanya tarafından buna benzer birçok ortaklık kurulmuştur, fakat bunların arasında güçlü olanı ingilizlerin kurduğu east india company'dir. 1599'da kurulan on ortaklık 1600'de 1.elizabeth'den aldığı imtiyazlarla burada bir ticaret tekeli kurdu. ortaklık aynı bölgelerde ticaret yapan hollandalılarla 1610'larda çatıştı. fakat sonunda onların varlığını kabul etmek zorunda kaldı. 1660'a kadar iran ve çin'le de ticaret yapmaya başlayan ortaklığın 1614'te 24 gemilik bir filosu vardı. 1688 devriminden sonra ingiltere'de ikinci bir ortaklık kuruldu, fakat bu iki ortaklık 1709'da birleşti. bir süre fransızlarla çatıştıktan sonra onları yenilgiye uğrattı. sonunda hindistan'ın yönetimini de ele geçirdi. ancak 1858'de hintlilerin ayaklanmasından sonra ortaklık dağıldı ve hakları doğrudan doğruya ingiliz hükümetine geçti.
Devlet içinde devlete en güzel örnektir.
bu şirketlerin kendi bağımsız orduları vardı. gelecekteki distopya hikayelerinde -(alien) gibi- hakim şirket anlatısı ve totaliterliği ele alınır; aslında benzeri yapılar tarihte görülüyor. bahsedildiği üzere hollanda da aynı yapı sözkonusu.

kolonicilik devletlere öyle avantajlar sağladı ki, monarşiler paylarını aldıkları sürece bu yapılara pek bulaşmadı. nihayetinde ulusal kurgular ve anlamlardan sıyırıldığında monarşiler de başlı başına şirketler ile aynı mantıkta iş görüyordu. bugün winsor hanedanı için de şirket benzetmesi yapılır. tüm güçleri topraktan geliyordu. 1. dünya savaşına sebep olan endüstri devrimi toprağa dayalı seçkinliği bitirdi. mesela köleliğin ingiltere'de yasaklanmasının temelinde devletler ve bu şirketlerin arasındaki mücadeleden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. ingiltere'de güç değişimi daha çok monarşinin denetiminde ymuşak geçişle olduğunu söylemek de yanlış olmaz. bugün simgesel de olsa britanya / ingiliz kimliğinin temsilcisi konumunu sürdürüyorlar. karakevvetleri haricinde hava kuvvetleri ve donanmanın başındalar.

tekrar özel girişim ve risklerine konusuna girecek olursak devlet denetiminin önemini vurgulamak gerekir. ikisi arasında güç dengesinin bozulması diğerinin totaliter eğilimini arttıracaktır. rekabet gelişimin ardındaki motivasyondur, diğer yandan katı devletçilik hantal yapılar oluşturur. şirketlerin güçlendiği durumlarda emek sömürüsü yükselişe geçer, devlet özel teşebbüse karşı güç kazandıkça da serbest mülkiyet, fikir ve düşünce özgürlüğü düşüşe geçer. bu ikisi arasındaki dengeyi tutturan ülkeler refaha kavuşurlar.

basın özgürlüğü ve yargının bağımsızlığı olmazsa olmazdır. geleceğe ve insanlar arasındaki güvene dayalı sistemler sürdürülebilirdir. merkezileştirilen güç eninde sonunda çökecektir. diğer yandan kurumlar arası rekabet, sistemin insandan kaynaklı hataları en aza indirmesine sebep olur. sanıyorum, totaliter sosyalim ile toprağa dayalı sömürü düzeni arasında bir denge kurabilmek mümkün.

konudan sapmadan bu tür yapıların aynı zamanda bölgede katliamlardan sorumlu olduğu bir gerçektir.
güncel Önemli Başlıklar