bugün

simdiye kadar masada kazanmayi dogru durust beceremeyen bir millet olarak, derdimizi de dogru durust politik dille anlatamadik muhataplarimiza. cogu zaman biz anlatamadik belki ama en acik soyledigimiz seylerde bile bazen de muhataplarimiz anlamazliktan geldi, onemsemediler ve bildigimiz klasik ifadesiyle "seni anliyorum" deyip gecistirdiler. bu "seni anliyorum" sozunun alti dolmayip, havada kalinca anlasildi ki bu boyle olmayacak. o zaman yapacak tek sey: "turkce konusmak". bunun en onemli sebeplerinden biri de biz, yillarca bu adamlara derdimizi ancak boyle konusarak anlatabildik.

hatirlayin zamaninda 90'li yillarin sonuydu veya 2000'li yillarin hemen basi, terorist basi abdullah ocalan suriye'de zevk sefa icinde yasiyor, kameralara demec veriyor ama suriye ya kabullenmiyor, ya da bir sey yapamayiz deyip duruyordu. sonra ne oldu? ilk basta kara kuvvetleri komutani basta olmak uzere, demirel, genel kurmay baskani vs. hep bir agizdan "sabrimiz kalmadi" deyip, suriye sinirina tanklari yiginca adamlarin akli basina geldi ve apo apar topar suriyeyi terkedip bilindigi kadariyla yunanistan'a kacti. ardindan da italya felan derken en son yakalanip getirildi.

bundan daha once de ayni durum kibris mevzusunda yasanmisti. durumun vehametini gorup, politik arenada ugras vermis ama sonuc alamayinca ayse'yi tatile cikarmistik ve mevzu kapanmisti. son donemde yasanalarda turkce konusmamiza ornek teskil eden durmlardan biri. o kadar soyledik bunlar terorist, gelin bunlara destekten vazgecin. kuzey irak ve merkezi irak yonetimini defalarca uyardik onlem alin diye ama dinleyen kim? daglica baskinindan sonra bir kere daha turkce konustuk ve artci tartismalari hala devam etse de en azindan bolgede guc oldugunu iddia edip, baskalarina taseronluk etmekten ve kendi d.tunu kurtarmaya calismaktan baska hicbir sey yapmayan sozde olusumlara net bir yanit verilmis oldu.

demek ki turkce konusmak lazim arada. bunu her zaman yapmak mumkun degil belki ama yeri geldiginde de ufak hesaplarin pesinde kendimizi yiyip bitirmektense turkce konusmak daha guzel degil mi? hem herkes bu dilimizi biliyor ne de olsa...
uluslararası alanda türk'e yakışır şekilde konuşmaktır.

türk dilini konuşmaya gelince; yunanistan'ın her alanda, bırakın "greece"i , "hellashellen harfleri ile yazmasını ağzımız açık seyrederken bizi "hindi"* yerine koymalarına alkış tutuyoruz. bütün dünya, gözünü türkistan'a dikmişken, biz, bize en yakın türk toplumu olan azerbaycan türklerine bile "rus artığı" muamelesi yaparak, bizden farklı olan konuşma ve yazımlarından dolayı "türkçe bilmiyor!" diyoruz. türkiye'nin dünya coğrafyasındaki ve uluslararası alandaki konumunun getirilerini iyi kullanarak, bizi birbirimize kenetleyen en büyük varlığa sahip çıkmak gereklidir.

abd sömürgeciliğinin kaynağı, 19-20.yy. ingiliz sömürgeciliğidir. bunu sağlayan en büyük etken ise, kültürel bozunmadır. ülkemizde pek çok yerde, ingilizce'nin zorunlu tutulması, buna rağmen avrupa'da türkçe'nin yasaklanması bu konuya açıklık getirmekte. biz hala, "bilim dili ingilizce, kültür dili fransızca, felsefe dili rusça...vs." diye "entry" girelim.

kısacası dış politikada türkçe konuşmak, en başta "türkçe" konuşmaktır.