bugün

(ara: bala göte)
nedense aklıma recep ivedik filmindeki replik geldi.

-hiç öyle öne domalacaz, bunu takacaz, kurtulacaz falan yapmayın uçak düştüğünde hepimiz geberip gidecez.
1.hattan başkan obama'nın aranıp acilen ''en yakın bölgedeki savaş uçaklarının'' uçağın düşmek üzere olduğu bölgeye gönderilmesini istemek yada meditasyon yaparak uzaylılardan bir şekilde yardım istemek...hiçbiri olmuyorsa uçak düşmeden intihar etmek..
bir yalan ne kadar büyük ise, inanması o kadar kolay olur.

(bkz: nasıl zengin olunur)
tam yere çarpacakken zıplayın belki bir şey olabilir.
yakında kıyametten sağ çıkma teknikleri adında bir kitap çıkarırsa şaşırmayacağım soyguncu firma repliği.
bunlar zamanında cennetten yer verme vaadiyle sikmemiş miydi halkını? hmm peki...

tanım: olmayan tekniklerdir.
sırt çantasında 100 metrelik bir urganla uçağa binmektir.

uçağın düşmesini anladığınız anda ipin bir ucunu sağlam bir yere bağlayın ve salın kendinizi aşağı. baktın ben burdan bi kaç kırıkla yırtarım dediğiniz yere geldiniz salın kendinizi.
uçmayı öğrenmektir .

uçmayı öğrendiniz hala uçağa biniyorsanız oda sizin mallığınız .
sırt çantasında paraşüt işe yarayabilir. düşerken oturduğunuz koltuğun minderini kucaklayın. paraşütle süzülüpte suya düşerseniz işinize yaşayacaktır. onlar batmaz.
sular seller gibi ezberleseniz de bi işinize yaramayacak tekniktir. bilmem kaç bin metre yukardan uçuyuosunuz, yanınızda paraşüt filan yoksa kendinizi uçaktan atsanız zaten ölürsünüz, uçakla beraber düşsünez yaşama ihtimaliniz daha fazla..
the day of the triffids pilot bölümünde akla yakın bir uygulama vardır.
eleman bir dünya şişme yeleği alıp uçağın tuvaletine girer.
hepsini şişirip ortasına girer.
vesselam uçak düşer ve eleman kurtulur.
hani ufak bir olasıkta olsa akla yatkın.
uçağın kuyruk kısmına gitmektir. myth busters belgeselinde 20.000 feet yüksekte parçalanan bir uçağın kuyruk kısmındaki koltuğa oturup emniyet kemeri takan bir hostesin hiç yara almadan kurtulmasından bahsetmişler ve bu olayı 'buster' adını verdikleri kuklalarına g- sensörleri takarak test etmişlerdi. sonuçlar pek iç açıcı olmasa da hostesin kurtulması masal değil gerçektir.

bu arada uçak kazalarında ölümlerin çoğu uçak daha yere çarpmadan önce gerçekleşmektedir.
sağlam bir ossurukla tekrar yola devam edilir.
yapılan araştırmalara göre, uçağın önünde veya kuyruk kısmında ya da orta kısmında oturmanızın hiç bir avantajı falan yokmuş. o yüzden kurtuluş yok beyler.
ilk önce zehri verip sonrasında panzehirini parayla satmak gibidir.
kimsenin oraya buraya domalmasına gerek yok zaten hepimiz gebereceğimizi biliyoruz.
(bkz: üç kulhuvallah bir elham okumak)
hostesleri dinlemeden, kemeri çözerek uçağın kıç tarafına koşmak ve gidebildiğiniz kadar dibe gidip sert bir yere tutunmaktır. yapılan araştırmalar uçağın kıç tarafına yakın oturanların yaşama oranlarının daha yüksek olduğunu ispatlamıştır. ve uçak enkazlarının fotoğraflarına bakılırsa kıç ve kuyruk kısmının orta ve ön kısımlara göre daha az parçalandığı bariz olarak görülebilir.
en önemli teknik dua etmektir.
herkesin herkesi boşalttırtmasıyla yoğun bir sıvının tüm yolcuları koruması şeklinde herkesin kurtulmasına yol açmak. ayrıca çok humanist bir tekniktir. tek kendini değil de tüm yolcuları kurtarmaya yönelik bir çabadır.
kitabın birinci maddesi, uçak düşüyor diye siz de düşmek zorunda mısınız, durumu kabullenmemekle başlayın.
sazan avi dir. düşen uçaktan sağ çıkmak tamamen şanstır. yanınızda paraşüt olsa da işe yaramaz, sanki kapısı açık uçaktan serbest atlayış yapacaksınız o hengamede. ya uçağın en önündeyseniz? jet motorunun içine vakumlanmak istemiyorsanız atlamanızı tavsiye etmem. tavsiyem şu olur, herkesin panik içinde sağa sola savrulduğu uçağın içinde arka kapıya ilerlemeniz olacaktır. bu sırada müsaade istemeyide unutmayın. hem kaç kişi uçak kapısı açmayı biliyor? hadi kapı üzerindeki yönergeleri okuyup uygulayacak kadar iceman sınız diyelim, o sırada bagaj kısmından fırlayan bi el valiziyle nakavt olabilirsiniz ve paraşütünüzde işe yaramaz.
Uçağa hiç binmemektir .
(bkz: wtf)