bugün

tolgahan bostan'dan güzel bir çalı$ma.

Buruk bir masal gibidir kentim, şirazesinden çıkmış yaşamlar için, sensizliğe inat damarlarına yolalıp yalanla geçenler için...

Aklımda zemheri gülüşün var.içimde idamlık hüznüyle büyüyen bir çocuk. Kentim siyahın bütün pastel renkleriyle boyanmış... isyanlara kışkırtan bir-çift gözü içinde saklıyor...

Gri, paslı ve dölek yüzümün yarısı ağlak. Dudağımda uçuk tebessümler var.Erken bastırılmış sevinçlerim -miş'li geçmiş zamanlara özenti...

Tüm aynalarımı çalan kentimdi... Şimdi elimden, yüzümden ve gözümden düşüyor. Ara-sıra diyorum; bilebilseydin keşke... içimde koyulaşan tüm mavliklerini kentimin.Olmadık sokaklarından geçiyorum kendimin ve kentimin.En işlek kaldırımlarından yürüyorum aşka... Üstelik yalın ayak, üstelik arayarak, üstelik bulamadan...

Bir düşte bitiyor, bir kentte yitiyor...
Yeni bilet, yeni yolculuk, yeni yorgunluk, yeni yılgınlık ve yeni boşluk...
Elimde iki soru kalıyor. Kısacık geçmiş nasıl da ağır geliyor üzerime? Yaşadıkça mı tükeniyor insan? Cevapsızlığına, cevapsızlığıma kanıyorum! ...
Güneş ağır ağır dağların arasında ufalanıyor. Ardıma dönüp bakamıyorum.

Bir düşte bitiyor, bir kentte yitiyor...
Avucumda şiirimden dört satır...

Herşeyimdi
Hiçbirşeyimdi
Düşümdeydi
Düş - ü - verdi...

2008