bugün
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı15
- nervio'ya aşık olmak9
- kent lokantası niye bedava değil demek19
- escort fiyatlarının güncellenmesi11
- icardi1905 silik olsun kampanyası25
- karınıza range rover alır mısınız23
- evlilik13
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi13
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır17
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu38
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi10
- anın görüntüsü16
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- ilk buluşmada çorumlu olduğunu ağzından kaçırmak8
- icardi190518
- ali erbaş18
- türkiye işçi partisi11
- futbolcu ismiyle nick almak15
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- xdearm9
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss21
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi15
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
Çok fazla evlilik teklifi almış biri olarak aynı kişiden aldığım ikinci teklif en büyük örnektir. - nolur evlen benimle nedir senin derdin tak şu yüzüğü herşeyi çözelim diye arkadaşlarımın önünde aldığım rezil tekliftir.
Dünyanın en boktan evliliğine var misin amk.
kilometrelerce yol giderek, kızın çalıştığı bina önüne üzeri 'evet' yazılarıyla donatılmış son model bir bmw çekip teklif etmek buna örnek olabilir. sonuç tabi ki hüsran.
http://www.youtube.com/watch?v=5hVyWvIFbio
http://www.youtube.com/watch?v=5hVyWvIFbio
Anladığım kadarıyla en sonda hepsi uşağa.
+ "benimle evlenir misin seher?"
- "tabii ki de hayır!"
+ "evlenmezsen evlenme! sana mı kaldık?! hıh..."
- "tabii ki de hayır!"
+ "evlenmezsen evlenme! sana mı kaldık?! hıh..."
sen de benimle evlenecek göt var mı ? 'dır.
sevgiliye uçan tekme atıp ''benimle evlenir misin amına kodumun evladı''diyerek evlenme teklifi etmektir heralde.
Bu ne tür bir işsizliktir veya bu nasıl bir klavye aşkıdır diye insanı düşündüren yazı.
baltanın tam manasıyla taşa vurulduğu tekliftir.
güzel bir hafta sonuydu. arkadaşın evinde uzun bir masa kuruldu. liste kalabalık, baş loser benim ama, o konudaki tahtımı kimseye yar etmeme konusundaki istikrarımı sürdürüyorum.
4 sene mükemmel bir ilişki yaşadım ben. 19 yaşında tanıdım o adamı. çok sevdim, çok sevildim, çok mutlu edildim. en uzun ayrılık yaz tatillerinde, yalnızca 1 haftaydı. onun harici haftanın 7 günü görüşüyorduk. sanırım biz onunla dünyanın en iyi anlaşan çiftiydik. 4 sene boyunca ne bi tartışma yaşandı, ne bir saygısızlık. hani lan demeyi bırak, ses yükseltmedik birbirimize. belki de biri beni yalnızca bu sebepten kıskanmalı. kiminin hayalini dahi kuramadığı güzellikler yaşandı.
o kimseyi benim kadar sevmeyecek. ben kimseye onun kadar temiz olmayacağım. kimse onun saçını okşadığı gibi saçımı okşamayacak. çok sevdi beni, en son o sevdi işte. ilk tartışmada bitti bu ilişki, gururdan bitti. hala aklım almıyor, hala nasıl oldu da bitti kimse konduramıyor. o kadar çok ortak arkadaşımız var ki; her dost sohbetinde ister istemez adı geçiyor.asla birbirimizi unutmamıza müsade etmiyorlar. 4 senelik bi dostluğun sonunda, yanında dünyanın en güzel kadınını da gezdirse, ben gibi olmaz. dünyanın en akıllı adamını taksam da koluma, onun olmaz. olmuyor da sahi, düğünü varmış haziranda, aydın söyledi geçen. dünyanın en güzel eşi, dünyanın en güzel babası yalnızca o adam olacak...
bu 4 senenin sonunda, artık çevrelerimiz ortak oldu. 3 sene hastanede çalıştığım zaman, 10 kişilik bi grubumuz vardı. 5 erkek, 5 kız. hepsi onun en az 10 senelik arkadaşıydı, ben sonradan dahil olmuştum ortamlarına. o adamla ben ilişkimizin en parlak günlerini yaşarken, sultanla aydının 6. yıl dönümlerini, nusretle sedanın 2. yıl dönümlerini, sadıkla duygunun 1. yıl dönümlerini, uğurla tuğbanın hamilelik haberlerini kutluyorduk sene içinde, belli periyotlarla. uğurların evine kafamıza göre girip çıkıyor, kızlarla alış verişler yapılıyor, her hafta sonuna bir şeyler sığdırıyorduk.
sonra ben o adamdan ayrıldım, aydın sultanla nikah günü almaya giderken ayrıldı, nusret sedadan ayrılalı zaten çok olmuştu, sadık duyguyla evlendikten sonra bizimle görüşmeme kararı aldı, duygu zaten garip bi kızdı. uğur eşinden hamileyken ayrıldı. şimdi tuğba ailesinin yanında büyütüyor yeğenimizi. ve biz hala belli zamanlarda uğurun evini talan ediyoruz. tuğbanın bir zamanlar güle oynaya çeyizinden çıkardığı fincan takımlarıyla, sarhoş kahvesi yapmayı içim almıyor. sedanın gülerken fırlattığı yastığa da yaslanamıyorum mesela. sultanla ayakkabı sığdırmaya çalıştığımız ayakkabılık bile bomboş.
en son geçen akşam; ben, nusret, uğur, aydın ve aydının yeni kız arkadaşı toplandık aynı evde. aydın çok ısrar etti sürprizim var, yanımda olman lazım. dedi, yoksa kızı hiç göresim yoktu. masa tam loser masasıydı. başlarda kahkahalarla yad edilen eski günler, rakılar azaldıkça hüzne, belki kine, nefrete bıraktı yerini. neyse ki aydının sürprizi vardı, kurtaracaktı geceyi. aydın bi cd çıkardı çantasından, taktı bilgisayara, ışıkları da kapatmamızı istedi. allah biliyor ya; o an içimden geçen, eski gittiğimiz konserlerden falan kayıtlar olmasıydı. ne bileyim, belki sultanlı kareler olması hoş olmazdı tamam ama olsun, ben sultanı görmeliydim eski piknik fotoğraflarımızda, aydının kolunun altına bi o yakışıyordu.
şu yeni moda evlilik teklifleri var, belki bilirsiniz. istiklal caddesinde bi kamera, bir mikrofon dayıyorlar burnunuza ve ayşe ali seni çooook seviyor, murat burçin sana tapıyooo. gibi soytarılıklar yaptırıyorlar insana. evet belli ki bu da o cd lerden biriydi.
kalpler içinde aydınla kızın adı çıktı önce, yazılar akmaya başladı. arkada mustafa ceceliden saçma sapan sevgilim şarkısı. evet işte, aydın açık açık sibele evlenme teklif ediyordu gözlerimin önünde. böyle berbat bir olaya beni dahil ettiği için sövüyordum içimden aydına. bile bile gözlerini kaçırıyordu benden. saniyeler içinde sarhoş olduğumu hissettim, kollarım ağırlaştı. belli etmemeye çalışıyordum. kızamıyordum da, hepimiz bir yerlerinden tutunmak zorundaydık şu hayata. sibelde anlayışlı bir kızdı, onların bileceği işti. suratlar değişiyordu, saçları fönlü kızların biri gelip, biri geçiyordu monitörün önünden. hepsi aynıydı ama benim için. kızların hepsi sarışın, oğlanların hepsi kısa saçlıydı. o kadar ilgisizdim olaya. biten bardağımı doldurmak için şişeye doğru yöneldim. gözüm şişedeyken, hoparlörden tanıdık bir ses değdi kulağıma. sibel aydına bi he desen varyaaaa diyordu. kim mi diyordu? sultan
hani 13 katlı o bina, çöktü üzerimize. sibel büyük ihtimalle görmemişti sultanın yüzünü. gözleri dolu dolu, elleri ağzında monitöre bakıyordu. 5 saniye, o 5 saniye ömür gibiydi, geçiverdi. hepimiz birbirimizin gözünün içine baktık, oturuş pozisyonlarımızı değiştirdik, boğazımızı temizledik. aydın ah be. aydın o 5 saniye de, 5 kişinin ömrünü yaşadı gözümüzün önünde. insan hiç mi açıp bakmaz bu cd nin içinde ne var diye. geri zekalı arkadaşım aydın, o siktimin cd sinin içinde ne var diye 1 kere açıp bakmamış. o kadar gönüllü demek sibelle evlenmeye.
aydın çıktı gitti odadan, kız ne olduğunu anlamadı. önce sarılacak sandı, bi doğrulur gibi oldu ama aydın banyoya kapattı kendini. ben kadehime yeni doldurduğum rakıyı bir nefeste içtim. uğur bi sigara yaktı. nusret gözlüklerini çıkardı. sibel hala mutluluk sarhoşu tabi
sultan, cd de aydın derken tek renk vermemişti. yanındaki çocuk sevgilisiydi büyük ihtimalle. aydını da biliyorsa, isim denk gelince sövmüştür içinden çocuk.
beynimiz uyuştu. aydın yarım saat çıkmadı tuvaletten. rakımız bitince nusreti, tekele yolladık yenisini alsın diye. belliydi, o gece bitmeyecekti. tüm loser lar saniyesinde lanetlenmiştik, mundar olmuştu güzelim masa. kızın evet lafıyla yerine oturdu kafalarımız. o saniye uyandık ki; aydın sikee sike evlenecekti artık bu kızla. evlenme teklifini, bilmeden sultana yaptırdığı bu kızla evlenecekti.
o 5 saniye aklımdan neler neler geçti. nusreti, uğuru siktir ettim de, aydının o halini görmek çok üzdü beni. keşke ah etmek üzerine bu kadar anlamlı şarkılar yazılmasaydı, o sözcükler tüketilmeseydi. belki şimdi söylerdim birazını da rahatlardım.
kızı evine uğur bıraktı. aydın bırakamazdı. aydın başka başka şeyleri bıraktı masaya, oturdu bir güzel karşısına, bir kere daha afiyetle yüzleştik geçmişimizle. hayat bir kere daha, sikip sikip bırakmıştı işte hepimizi.
sonra zaten hiç konuşmadan içtik. durmadan içtik, sabah hoca ezan okuyana kadar içtik. hem ne konuşacaktık? ne anlatılırdı böyle durumlarda? hangi söz kardeşimin gönlünü tamir ederdi? bilemediğimden sustum. sabahta erkenden kalkıp, kocaman ayakkabılığın en üst katında tek kalan ayakkabılarımı da, alıp siktir olup gittim o evden.
nusret'le konuştum, aydın tatile çıkmış. çıksın tabi, keşke bizi de götürseydi...
güzel bir hafta sonuydu. arkadaşın evinde uzun bir masa kuruldu. liste kalabalık, baş loser benim ama, o konudaki tahtımı kimseye yar etmeme konusundaki istikrarımı sürdürüyorum.
4 sene mükemmel bir ilişki yaşadım ben. 19 yaşında tanıdım o adamı. çok sevdim, çok sevildim, çok mutlu edildim. en uzun ayrılık yaz tatillerinde, yalnızca 1 haftaydı. onun harici haftanın 7 günü görüşüyorduk. sanırım biz onunla dünyanın en iyi anlaşan çiftiydik. 4 sene boyunca ne bi tartışma yaşandı, ne bir saygısızlık. hani lan demeyi bırak, ses yükseltmedik birbirimize. belki de biri beni yalnızca bu sebepten kıskanmalı. kiminin hayalini dahi kuramadığı güzellikler yaşandı.
o kimseyi benim kadar sevmeyecek. ben kimseye onun kadar temiz olmayacağım. kimse onun saçını okşadığı gibi saçımı okşamayacak. çok sevdi beni, en son o sevdi işte. ilk tartışmada bitti bu ilişki, gururdan bitti. hala aklım almıyor, hala nasıl oldu da bitti kimse konduramıyor. o kadar çok ortak arkadaşımız var ki; her dost sohbetinde ister istemez adı geçiyor.asla birbirimizi unutmamıza müsade etmiyorlar. 4 senelik bi dostluğun sonunda, yanında dünyanın en güzel kadınını da gezdirse, ben gibi olmaz. dünyanın en akıllı adamını taksam da koluma, onun olmaz. olmuyor da sahi, düğünü varmış haziranda, aydın söyledi geçen. dünyanın en güzel eşi, dünyanın en güzel babası yalnızca o adam olacak...
bu 4 senenin sonunda, artık çevrelerimiz ortak oldu. 3 sene hastanede çalıştığım zaman, 10 kişilik bi grubumuz vardı. 5 erkek, 5 kız. hepsi onun en az 10 senelik arkadaşıydı, ben sonradan dahil olmuştum ortamlarına. o adamla ben ilişkimizin en parlak günlerini yaşarken, sultanla aydının 6. yıl dönümlerini, nusretle sedanın 2. yıl dönümlerini, sadıkla duygunun 1. yıl dönümlerini, uğurla tuğbanın hamilelik haberlerini kutluyorduk sene içinde, belli periyotlarla. uğurların evine kafamıza göre girip çıkıyor, kızlarla alış verişler yapılıyor, her hafta sonuna bir şeyler sığdırıyorduk.
sonra ben o adamdan ayrıldım, aydın sultanla nikah günü almaya giderken ayrıldı, nusret sedadan ayrılalı zaten çok olmuştu, sadık duyguyla evlendikten sonra bizimle görüşmeme kararı aldı, duygu zaten garip bi kızdı. uğur eşinden hamileyken ayrıldı. şimdi tuğba ailesinin yanında büyütüyor yeğenimizi. ve biz hala belli zamanlarda uğurun evini talan ediyoruz. tuğbanın bir zamanlar güle oynaya çeyizinden çıkardığı fincan takımlarıyla, sarhoş kahvesi yapmayı içim almıyor. sedanın gülerken fırlattığı yastığa da yaslanamıyorum mesela. sultanla ayakkabı sığdırmaya çalıştığımız ayakkabılık bile bomboş.
en son geçen akşam; ben, nusret, uğur, aydın ve aydının yeni kız arkadaşı toplandık aynı evde. aydın çok ısrar etti sürprizim var, yanımda olman lazım. dedi, yoksa kızı hiç göresim yoktu. masa tam loser masasıydı. başlarda kahkahalarla yad edilen eski günler, rakılar azaldıkça hüzne, belki kine, nefrete bıraktı yerini. neyse ki aydının sürprizi vardı, kurtaracaktı geceyi. aydın bi cd çıkardı çantasından, taktı bilgisayara, ışıkları da kapatmamızı istedi. allah biliyor ya; o an içimden geçen, eski gittiğimiz konserlerden falan kayıtlar olmasıydı. ne bileyim, belki sultanlı kareler olması hoş olmazdı tamam ama olsun, ben sultanı görmeliydim eski piknik fotoğraflarımızda, aydının kolunun altına bi o yakışıyordu.
şu yeni moda evlilik teklifleri var, belki bilirsiniz. istiklal caddesinde bi kamera, bir mikrofon dayıyorlar burnunuza ve ayşe ali seni çooook seviyor, murat burçin sana tapıyooo. gibi soytarılıklar yaptırıyorlar insana. evet belli ki bu da o cd lerden biriydi.
kalpler içinde aydınla kızın adı çıktı önce, yazılar akmaya başladı. arkada mustafa ceceliden saçma sapan sevgilim şarkısı. evet işte, aydın açık açık sibele evlenme teklif ediyordu gözlerimin önünde. böyle berbat bir olaya beni dahil ettiği için sövüyordum içimden aydına. bile bile gözlerini kaçırıyordu benden. saniyeler içinde sarhoş olduğumu hissettim, kollarım ağırlaştı. belli etmemeye çalışıyordum. kızamıyordum da, hepimiz bir yerlerinden tutunmak zorundaydık şu hayata. sibelde anlayışlı bir kızdı, onların bileceği işti. suratlar değişiyordu, saçları fönlü kızların biri gelip, biri geçiyordu monitörün önünden. hepsi aynıydı ama benim için. kızların hepsi sarışın, oğlanların hepsi kısa saçlıydı. o kadar ilgisizdim olaya. biten bardağımı doldurmak için şişeye doğru yöneldim. gözüm şişedeyken, hoparlörden tanıdık bir ses değdi kulağıma. sibel aydına bi he desen varyaaaa diyordu. kim mi diyordu? sultan
hani 13 katlı o bina, çöktü üzerimize. sibel büyük ihtimalle görmemişti sultanın yüzünü. gözleri dolu dolu, elleri ağzında monitöre bakıyordu. 5 saniye, o 5 saniye ömür gibiydi, geçiverdi. hepimiz birbirimizin gözünün içine baktık, oturuş pozisyonlarımızı değiştirdik, boğazımızı temizledik. aydın ah be. aydın o 5 saniye de, 5 kişinin ömrünü yaşadı gözümüzün önünde. insan hiç mi açıp bakmaz bu cd nin içinde ne var diye. geri zekalı arkadaşım aydın, o siktimin cd sinin içinde ne var diye 1 kere açıp bakmamış. o kadar gönüllü demek sibelle evlenmeye.
aydın çıktı gitti odadan, kız ne olduğunu anlamadı. önce sarılacak sandı, bi doğrulur gibi oldu ama aydın banyoya kapattı kendini. ben kadehime yeni doldurduğum rakıyı bir nefeste içtim. uğur bi sigara yaktı. nusret gözlüklerini çıkardı. sibel hala mutluluk sarhoşu tabi
sultan, cd de aydın derken tek renk vermemişti. yanındaki çocuk sevgilisiydi büyük ihtimalle. aydını da biliyorsa, isim denk gelince sövmüştür içinden çocuk.
beynimiz uyuştu. aydın yarım saat çıkmadı tuvaletten. rakımız bitince nusreti, tekele yolladık yenisini alsın diye. belliydi, o gece bitmeyecekti. tüm loser lar saniyesinde lanetlenmiştik, mundar olmuştu güzelim masa. kızın evet lafıyla yerine oturdu kafalarımız. o saniye uyandık ki; aydın sikee sike evlenecekti artık bu kızla. evlenme teklifini, bilmeden sultana yaptırdığı bu kızla evlenecekti.
o 5 saniye aklımdan neler neler geçti. nusreti, uğuru siktir ettim de, aydının o halini görmek çok üzdü beni. keşke ah etmek üzerine bu kadar anlamlı şarkılar yazılmasaydı, o sözcükler tüketilmeseydi. belki şimdi söylerdim birazını da rahatlardım.
kızı evine uğur bıraktı. aydın bırakamazdı. aydın başka başka şeyleri bıraktı masaya, oturdu bir güzel karşısına, bir kere daha afiyetle yüzleştik geçmişimizle. hayat bir kere daha, sikip sikip bırakmıştı işte hepimizi.
sonra zaten hiç konuşmadan içtik. durmadan içtik, sabah hoca ezan okuyana kadar içtik. hem ne konuşacaktık? ne anlatılırdı böyle durumlarda? hangi söz kardeşimin gönlünü tamir ederdi? bilemediğimden sustum. sabahta erkenden kalkıp, kocaman ayakkabılığın en üst katında tek kalan ayakkabılarımı da, alıp siktir olup gittim o evden.
nusret'le konuştum, aydın tatile çıkmış. çıksın tabi, keşke bizi de götürseydi...
güncel Önemli Başlıklar