bugün

Sevgiler, ilişkiler hangi anlamda olursa olsun bir tatmin aracı olmaktan öteye gitmiyor.

Çıkarlarımız uğruna geçici ilişkiler kuruyoruz, egomuzu geliştirecek başka bir şey bulamadığımız için edindiğimiz sevgililer var. Dürüst olmak karşıdaki insanı metalaştırmadan onun mutluluğu için çaba gösterebilmek, vicdan, empati duyguları kimbilir ne zaman kaybolmuş...

Özeleştiri yapmaktan yoksun, sözde eleştirdiği insana dönüştüğünü görmeyenler var yine bizden bunlar belki biz.
Küçük bir çocuk gibi kendimiz dışındakini suçlamaktan uzaklaşıp gerçekliğe bir An olsun ulaşmaya çalışsak ne iyi olurdu.
dünyanın her yerinde bir aymazlık almıs basını gidiyor. küresellik, sömürge, globalizm, emperyalizm, kapitalizm, marxisizm, siyonizm... vb gibi sacma ve akıl dısı, çürütülmüs tüm düsüncelerin, tarih boyu insanların beyinlerine yerlestirilmis bir idame ve bir yasam bicimi mantıgında ortaya atılan felsefi terimlerle büyümüs tüm insanlık.

dünyanın varoldugu günden bugüne, ilk insanlar adem ile havva'dan günümüze yansıyan insani duyguların erozyona ugraması, ortaya atılan ''izm''ler ve ''idol'' ler cercevesinde yasayan bir insanlık bilinci olusturulmus tarihe yön verenler tarafından. kendi ideoloji'sini ilahlastıran zihniyet!!, diger tüm insanlıgı yok sayarak savas acmıs yüzyıllar boyunca, bizden olanlar ve bizden olmayanlar diye ikiye ayrılmıs yasam. burcuva ve varos terimleri yerlesmis beyinlere, insanlar sınıflara bölünmüs. din, dil, ırk, siyah, beyaz gibi bölünmeler olmus yada olusmasını saglayan bir sistem yaratılmıs, ve bu sistem; 1. dünya, 2. dünya, 3. dünya ülkeleri diye dünyayı üç sınıfa bölmüs. 3. dünya ülkeleri bilinçli bir sekilde aç ve zayıf bırakılmıs yada öyle olması için gerekli hersey yapılmıs (ekonmik çöküntü ve iç savas), 2. dünya ülkeleri ise basamak olarak kullanılmıs (sömürgecilik mantıgında kullanılabilir güç), 1. dünya ülkeleri olarakta kendilerini veya kurmus oldukları halkayı gören sistem planını yüzyıllar öncesinden yaparak, dünya'nın gidisatını tepeden seyreder hale gelmistir. geçmis tarihe kısa bir göz atacak olursak, tüm bu yazılanların hakikatlerden olustugunu rahatlıkla görebiliriz.

tüm bu yazılanlardan sonra akla gelen tek soru dünya nereye gidiyor olucaktır. sorunun cevabı aslında basit, dünyanın herhangi bir yere gittigi filan yok!!!. evrenin sahibi (allah c.c) bir dünya yarattı biz tüm canlılar için. sonra bizleri, hayvanları ve bitkileri yarattı ve dünya içinde bir yasam olusturdu. nefes almak gibi sonsuz bir niimet'i sundu tüm canlılara. insanı esrefi mahlukat olarak, hayvanları ve bitkileri ise tabiat'ın dengesinin olusması ve insan'lıgın idamesi için yarattı. iyiyi ve kötüyü ayırma özelligini akıl ile sundu bizlere, yaratılmıs herseyin bir görevi oldugunu ve bu dünyanın sonu gelene kadarki sürecte nasıl yasanması gerektigini algılamak için. tıpkı sonucuna müthis bir mükafat konmus yarısma gibi. malumunuz her yarısmanında kendi içinde kuralları vardır. kurallar manzumesinin olusturdugu bu yarısmayı her yarısmacı kazanabilir. bitis cizgisine, kurallara uyarak gelen her yarısmacı mükafatlandırılacaktır sıralamasına göre.
evet tüm insanlık bu yarısmanın içerisindedir kabul edilsin edilmesin, bir dogru var genel olarak kabul edilen, bu dogrunun üzerine yeni bir dogru bulma gayreti aptallıktan öteye gitmeyecek bir gercektir.

biz insan'ların en büyük özelligi ise aklımız ve kalbimizdir. akıl ile dogruları buluruz, kalp ile sevgiyi merhameti ve sefkati kesfederiz. bu unsurları tasımamak bizleri insanlık sınıfından dıslar. her insan istedigi seye inanır (allah'a) yada inanmaz, istedigi gibi yasar yada yasamaz, sahip oldugu özlük haklarını kullanmak kendi insiyatifindedir. fakat, bu insiyatif; bir baskasının haklarına saldırmak, yasamını zorlastırmak ve zarar vermek gibi bir hakka sahip degildir. insan'ın dogasında varolan iyimserlik(merhamet ve sefkat) geregi yapılan yanlıslara, zulme, haksızlıklara karsı çıkma ve baskaldırma duygusu olusur. haksızlıga ve zulme bir sekilde tepki verene 'asil', haksızlıga ve zulme boyun egene ise 'zelil'(asalet ve zillet) denir.

dünyanın heryerinden gökyüzüne ulasan feryadlar ve yardım cıglıkları var, kahrolası sistemin kendi emellerine ulasmak için actıgı savaslarda yetim ve öksüz kalmıs cocuklar, sakat kalmıs, aclıga terkedilmis, kendi topraklarından sürülmüs insanlar... vb gibi okadar cok vahim ve içler acısı durum varki dünyada göremedigimiz yada aymazlıgımızdan dolayı görmezden geldigimiz insanlık dramları!!!
herkesin kendi kapısının önünü temizlemesi ile dünya tertemiz olur anlayısından yola cıkarak kendi cevremize dahi bir gözatsak aynı feryatlardan burnumuzun dibin oldugunuda görücez.(ah bi bakabilsek ve baktıgımızı görebilsek). bizden uzaklarda olan bölgelerde yapılan haksızlık zulüm bizi ilgilendirmez düsüncesi yerlesmis yüreklerimize. ama kendi kanımızdan biri oldumu iste bizden büyük horoz olmaz, gerci o duygumuzda yokolmak üzere!! yapılan bir zulme haksızlıga içimizde bir sızı hissedemiyorsak, hastalıktan yada baska bir dertten yardıma muhtac birine gücümüz nispetinde yardım edemiyorsak, ve bas kaldıramıyorsak haksızlıga, filistinde (tüm dünya basınında saniye saniye yayınlandı bu görüntü) israil asker'leri nin silahlarından cıkan mavzer mermilerinin yüregine saplanmasıyla feryad eden muhammed isimli o yavrunun babasının kucagında can verme sızısını hissedemiyorsak yüreklerde insanlıgımızı yitirmeye başladık demektir. iste duyguların yitirilmesi ve bencilligin herseye hakim oldugunun göstergesidir tüm bunlar!!!.
iyi insan olmanın, sevmenin, merhametin, acıma duygusunun, haksılıga ve zulme tepki göstermenin yokolmaya baslamasıdır