bugün

"geçme, dur zaman! o kadar güzelsin ki..."

johann wolfgang von goethe'nin, ömrünü yoluna adadığı, tüm entelektüel dağarcığını boşalttığı ölümsüz yapıtı faust'unda hayati rol oynayan, kritik cümle.

cümle goethe'nin faust'unda geçmektedir. iyiliğin alegorisi tanrı ile, kötücül olan ve kötünün simgesi şeytan'ın, bir ölümlü insan üzerinde yaptıkları iddaanın çözümünü yansıtır. tanrı, yarattığı kulun, insanının; uzun mesafe katetme sonrası, kendi varoluş ve tanrı inayetini kavrayabileceği görüşündedir. şeytan olan mefisto ise, beşerin tabiatı gereği egosantirik ve vurdumduymaz olduğu görüşündedir. ve insan, kendi çeperini yırtma bahsini kazanamayacaktır. işte faust, bunun deneme tahtasıdır. baba faust, şeytan gibi tanrıyı da insanın üzerinde görmemektedir.
faust, ömrünce çalışmış, ancak varoluşu anlamlandırma hususunda ortaya adam akıllı bir şey çıkaramamıştır. ömrü heba olmaktadır. ancak mefisto, hayatta "dur geçme o kadar güzelsin ki" dedirtecek minvalde devirler olduğundan, bunların tadına erişilmeden faustun canına kıymasının absürdlüğünden söz etmektedir. faust, ruhunu; karşılığında dünyevi zevkler almak kaydıyla, mefistoya pazarlayacaktır.

mefisto, dönem koşullarının en iyisini doktor faust'un önüne serecektir. faust kadın, şarap, bilgelik gibi olgularla sınamaya tabii olacaktır. tüm bunların karşılığında, şeytan mefisto'ya "geçme, dur zaman! o kadar güzelsin ki..." dediği takdirde, ruhunu teslim edecektir. şeytanın görevi, bu ortaya attıklarıyla faustun aklını çelmektedir. bu süreçte tanrı gökten tüm yaşananları izleyecektir..

ve faust, aldığı üstün yetenekleri insanları hayata döndürmek ve hakiki erdeme ulaştırmak gayesine heba etmeyi düşünecekken, birdenbire dönüş yapacak; yaşı küçük bir kadın'a gönül verip, beraber olmak için kayınvalidesini ortadan kaldıracaktır..

nihayetinde doktor faust, "geçme, dur zaman! o kadar güzelsin ki..." deyip, ihaneti nedeniyle kendisini ilk cezalandıran melek'in gözlerini kör etmesi sonrası, ruhunu kötülüğün erk'i şeytana verecektir..