bugün

dua bir ibadet şeklidir, alış-veriş listesi sunar gibi istek belirtme aracı değildir.

hem, duâ bir ubûdiyettir(ibadet); ubûdiyet ise, semerâtı uhreviyedir(ahiret meyvesi). dünyevî maksadlar ise, o nevi duâ ve ibâdetin vakitleridir; o maksadlar, gâyeleri değil. meselâ, yağmur namazı ve duâsı bir ibâdettir. yağmursuzluk, o ibâdetin vaktidir; yoksa, o ibâdet ve o duâ, yağmuru getirmek için değildir. eğer sırf o niyet ile olsa, o duâ, o ibâdet hâlis olmadığından, kabule lâyık olmaz.
dua, Kulun Allah(c.c.) ile kurduğu iletişimdir. kimileri ilim, kimileri para, kimileri de iman ister.
dua bir ibadettir. abd, kendi aczini ve fakrını dua ile ilan eder.

dua edileceği vakit, istiğfar ile manevi temizlenmeli; sonra, makbul bir dua olan salavat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve ahirde yine salavat getirmeli. çünkü, iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur.
dua bir alış-veriş listesi hazırlar gibi istekleri belirtme aracı değil, bir mükemmelşme aracı, allah'a iltica vasıtası, aczini ve fakrını belirtme yoludur.
iman, insanı insan eder; belki, insanı sultan eder. öyle ise, insanın asıl vazifesi iman ve duadır.

zikir ve duadan maksat sevaptır ve merhamet-i ilahiyeyi kazanmak istemektir.