bugün

kitap okuyanların fethullah gülenin sevenleri olması gibi basit bir sonuç çıkarabiliriz.
d&r'ı bir kenara bırakırsak, fethullah gülen gerçekten de "en çok satan"dır.
onun dışında, elif şafak'ın en çok sattığı bir ülkede, normaldir.
(#8142691) başlık zaten mevcut.
fethullah gülen in dünyanın en entelektüel kişisi seçilmesini hatırlattı. sorgulamaktan aciz, muti müntesibler, gözleri torbalı zavallılar kervanı, efendi perestişkarları. daha aristonun metafiziğinden; yani metafizik kavramının teessüs ettiği, bina edildiği eserlerden haberleri yokken, fethullah ın varlığın metafizik boyutu isimli kitaplarını okurlar. risale i nurların içinden alınıp ambalajnamış cümlelerle loblarını felç ederler. sonra koşulsuz itaat. bütün kitaplarını al, bütün vaazlarını dinle.

git risale i nur oku. git kant oku. git aristo oku. bu adamın öykündüğü bütün adamları oku ama bu adamı okuma kardeşim. tebasından o kadar insanla tartıştım ettim. bir kişi de bana fethullahtan çıkmış orjinal bir sav veya vecize sunmadılar. bütün kaynakları risale i nur. e hal buyken, sen ne diye bütün risale külliyatına vakıf olmadan fethullah kitaplarına yumulursun. tenzih edilecekler vardır elbette ama genel böyle, genel şaşkaloz. risaleyi anlamıyor musun? anlamadığın doktrinlere neden intisab ediyosun o zaman. yoksa sosyal yaşamda hiç bir pozitif dala tutunamadın mı? yoksa hidayeti cemaat halinde kitleleşmede mi buldun? evet öyle oldu. ne okunduğu çok az ilgilendiriyor seni. o kalabalığın içinde kaybolup, kobay gibi bir yüz ifadesiyle afyonlanmak hoşuna gidiyor. sohbetler güzel, çaylar sıcak. hem bir çok esnaf tanıdın çevren genişledi dimi? bıyık da bıraktık, artık bütün güleryüzler bana. hep gülüyoruz, hep mutluyuz. neden? çünkü düşünmüyoruz abi. herşey hazır. esprilerimiz klasik, münkirlere karşı savlarımız sabit, çevremiz geniş, dayanışma güzel. sağ olsun hocaefendi ve çekirdek çevresi herşeyi hazırlamış, bize düşünmeye gerek kalmıyor. hizmet ediyoruz ama onun da ayrı bir feyzi var. hem onun bedeli ahirette kat be kat geri denecek bize. ne de olsa islam adına çalışıyoruz. anlayacağın hayat böyle güzel abi.

araya nazımı sokmakk istemezdim ama; midye gibisin kardeşim
midye gibi kapalı, rahat.

sartre nin bulantı kitabı şöyle başlıyor: toplumsal önemi olmayan birisi bu, bir birey ancak."kilise"

evet siz kitle oluşturmuş dindarlar; hristiyan, musevi farketmez. siz münferit bireyleri sevmezsiniz. çünkü tekil halde yaşayan birini afyonlamak zordur. kişi yığın içine karışmamışsa hala rasyonel kararlar alıyordur ve bu birey kolay kolay yönlendirilmez. fethullah müntesibleri de böyle işte. dayanışma çerçevelerinin dışında kalan insanları sevmezler, haz etmezler. ve buralardan azalan sevgi cemaate yönelir, fethullaha yönelir. hal böyle olunca kitaplar da bol bol satar tabi.

ve teba içi profosörler, doktorlar, avukatlar, mühendisler... siz toplumun üst tabaka sayılacak okumuş adamları, bir bok değilsiniz. sadece üniversitenin gerektirdiklerini yerine getirmiş, diploma için sabahlara kadar çalışmış, mesleki hüviyetinizi kazanmışsınız. bu kazandığınız ilmi ve mesleki hüviyetler cemaatin yapısına ve disiplinlerine rasyonalite kazandırmaz. eşşeğe sabah akşam integral çalıştırsam o da öğrenir. sadece efor sarfetmişsiniz ölay bu. sonra hayat boşluğunda tefekkürden sıkılıp, ölümü düşünmekten korkup manevi payandalar aradınız. yağlıyı seven cemaat sizin gibileri çok sever. hem o rasyonalize edilmiş bir çok mit ve batıl da gözünüze hoş göründü. artık kendinizi böyle uhrevi bir oluşuma bağlayıp manevi huzura kavuştunuz. biz de dışarıdan bakıp aa şu avukat da nurcuymuş, o kadar da mutahassıp kurumlar değil demek ki dedik. cemaat de sizin sayeniz de bir güzel cilalandı. solcuyum diyen bazı ahmaklar ile kandı bu cilaya. şu anda ak partide aktif siyasettelerdir herhal. helal olsun.

dershanede tanıyıp koşulsuz bağlanan elemanlara ne demeli? polislik sınavı sorularını alıp teşekkürlerini bir ömür hizmetle ödeyenler... hiç düşünmediniz mi, bunların yaptığı şey düpedüz haksızlık diye? ben alem i islamın bakiyesi için çalışacam ama temelim haksızlık üzerine bina edilmiş diye. nerde o kafa. kimbilir nasıl bir kisveye soktular çocuklara sınav sorularını verirken. islamın geleceği için gerekliydi dimi? evet evet... söz konusu din olunca her şey mübah tabi.

ya dershane öğretmenleri! türbanlıya, akşam sohbete gelen yakışıklıya özel bir ihtimam. diğerleri tu kaka. halbuki diğer çocuk ne bilsin sizin böyle yapacağınızı. hasbelkader yazılmış dershaneye. okuma derdinde eleman. ama dershane içi cahil çocuklara haksızlık yapmak bile mübah oluyor söz konusu islam olunca. pardon, pardon.

sonra işçi kesimi var tabi. hani bu ehli cemaat ekseriyetle esnaf olur ya. elemanlarını da cemaate davet edecekler haliyle. e bizim ali, mehmet, cemal cemaatteki o kadar taşşaklı adamı görür de girmez mi içlerine. böylece kendini önemli hissetmez mi. hem muti bir adam olursa bir gün risale i nurları, hocaefendnin kitaplarını anlayabilir bile. ilk baş ali gider. ee alinin patronun gözünde imtiyazı oluşur tabi. mehmet napsın? o da gitsin. hem dünyalık hem ahretlik oluşum. hem patron sevecek hem allah sevecek.

tihhh be tihh dedim sizin bu insanları cemaatleşmeye mahkum kılan sisteminizden. o kadar yazarı bile paranızla gazetenizde yazdırdınız. ne geldiyse cemaate tabi olan bu kendinden menkul aydınlar yüzünden geldi zaten başımıza. alın; ejderhanızı yarattınız, oturup ateşli bir sirk gösterisi bekliyorsunuz. umarım sabah sersemce kalktığınızda akşam ki sarhoşluğunuzdan eser kalmaz.

allah belanızı versin.

edit: imla hatası kesinlike vardır, affedin.
(bkz: engellenemeyen nüfuz)