bugün

evet efendim...

iftarımı yapmış, namazımı kılmış, tam da kur'an-ı kerimimi okur iken ansızın kapı çalıverdi. gelen ev arkadaşım rezzan ablaydı. yanında beyaz tenli, siyah saçlı, tıpkı peygamber efendimizin tasvirine uyan; ancak yürüme ve konuşma engelli bir bey var idi.içeri buyur ettim her ikisini ve hemen bol köpüklü bir türk kahvesi yapıverdim. hoş sohbetler eşliğinde * * kahvelerimizi yudumlar iken, rezzan abla akşam ve yatsı namazlarını kılmadığını belirterek banyoya, abdest almaya yöneliverdi. o sırada rezzan abla için seccade ve gül kokulu tesbih ayarlamak için odama gittim. birden, tekerlekli sandalyeli, peygamber efendimizin tasvirine uyan, gül kokulu, nur yüzlü bey yanıma geldi. sandalyesinden kalkmaya çalıştı, kalkamadı. yardım etmek münasebeti ile beyefendinin elini tuttum. beni kendine doğru çekiverdi ve kucağına düşüverdim. oturduğum yerde sert bir şey var idi. ne olduğunu anlamaya çalışır iken beyefendi kulağıma "bismillahirrahmanirrahim!" diyiverdi. şaşkınlıktan ağzım açık kalmış idi. bu beyefendi dilsiz idi güya. neler olduğu hakkında hiçbir fikrim yok idi henüz. açık kalan ağzıma parmaklarını soktu, baş örtümü açtı. o sırada kucağından kalkmak isteyiverdim; ancak beyefendi çok güçlüydü. kalkamadım kucağından. o sırada gözgöze geldik. yaklaşık 10 sn. öpüştükten sonra göğüslerimi elleyiverdi. bütün bu münasebetlerin sonunda, beyefendiyi çırılçıplak bir vaziyette yatağıma yatırmış, ellerini baş örtümle, yatağın başlığına bağlamış idim. tam işimi görecek iken, rezzan abla içeri girdi ve
+utanmıyor musun sen engelli adamı kötü emellerine alet etmeye? orospu! şıllık! senin gibi müslüman olmaz olsun. yuva yıkan fahişe!
-açıklayabilirim rezzan ablaa aaah!
beyefendinin rezzan ablanın kocası olduğunu anlamıştım nihayet ve utanmıştım. çıplak vücuduma inen her tesbih darbesinde tövbe ediyordum yüce rabbime. saatler sonra, beyefendi yattığında, rezzan abla sessizce odama geldi. yatağımın yanına oturdu. kocasının benim odama gelme sebebini açıklamaya çalışıyor, saflığımdan faydalanarak kirli palavralarını atmaya devam ediyor, konuşmama izin vermiyordu.konuşmama izin verse beyefendinin yalancı olduğunu, ona değil de bana aşık olduğunu, benimle cinsel ilişkiye girmek için defalarca bana yaklaştığını söyleyecek idim; ancak bunlar mümkün olmadı. rezzan abla, konuşmasını yaptıktan sonra odamı terk ediverdi. gözyaşlarım eşliğinde tüm eşyalarımı toplayıverdim. sonra da evden kaçtım. sokakta defalarca tinerciler tarafından tecavüze uğrayıverdim. bunların tek sebebi rezzan abla idi. ondan nefret ediyordum. ahirette karşıma çıkarsa onu asla affetmeyecek idim.

buradan da anlayacağımız gibi doğru bir ev arkadaşı seçse idim, bakire kalacak, dinim-imanım sarsılmayacak idi.
Universiteyi sehir disinda okuyacak arkadaslar icin bilhassa onem tasimaktadir.
Turlu turlu insanlar var gormedigimiz. Hirsizlik hastaligi olan mi, takintilisi, huysuzu mu binbir cesit...

Birkac senelik arkadasliginiz olsun. Onun huyunu suyunu bilin oyle ev arkadasi olun valla.
ev arkadaşiyla disari arkadaşıni ayirt etmektir. cunku en iyi arkadaşınızla bile aynii evde yasayamayip kavgayla ayrilabilirsiniz. ev hayatı baskadir lan.