bugün

felsefe tarihinde bazı filozoflar, doğru ve kesin bilgiye ulaşılamayacağını ileri sürmüşlerdir. bu filozoflar, hiçbir bilginin kesin olmadığını, aksine kesinliğin şüpheli olduğunu iddia ederek doğru bilginin imkanına karşı şüphelerini açıklamışlardır.
ilk çağ yunan düşüncesinde elea okulunun kurucusu parmenidas (m. ö. 540- 470) ve özellikle zenon (m. ö. 490- 430), yunan şüpheciliğinin öncüsü sayılabilir.
bu bilgiyi savunan filazoflara (bkz: septik)denir.
ünlü agnostik thomas henry huxley'insanın bilme yetisinin sınırlı olduğunu ve bu nedenle,görülebilenin ardındaki hakikatın yakalanamayacağını'savunur.
(bkz: Lysis Yahut Dostluk Lakhes Yahut Cesaret)

"doğru yoktur, varsa da sadece sana göredir, en fazla bana göredir."
milattan önce bilimin yeterince gelişmediği çağlarda kendi çapında konuşan düşünürlerin kopyala yapıştırla günümüze ve uludağ sözlüğe taşınmasıdır.
Edit: (bkz: #6373382)
Gazeteler bir defasında benim öldüğümü yazmıştı ama; Kanıtları yakından inceledikten sonra bu açıklamanın yanlış olduğu sonucuna vardım...
*
Bilgi gözlem ve Deney ile elde ediliyorsa katılımlı gözlemde de gözlenen gozleyenin varlığından etkileniyor ve durumu değişiyorsa eşyanın gerçek doğası bilinebilir mi sorusunun cevabı olabilir.

(bkz: gerçek bilginin imkansızlığı)