bugün

Yani. Hindistan' da pakistan' da doğanla ingiltere ' de italya da doğanın kaderi bir olur mu hiç? Japonya' da insan ömrü ortalaması 90 iken pakistan ' da 45. Kader mi şimdi bu yoksa coğrafik kader mi?
bu sadece bir mazarettir.
Italya ' da pakistanlı genclere kucağını açmış bekliyor zaten. Japonya işçi olarak türkleri bile istemedi. Hâlâ çabala, çalış edebiyatını bırakın. Zaten bir şeyleri başarmak için uğraşırken stresten kanser oluyor insanlar. Bizim gibi gelişmekte olan ülke insanlarına hiç-bir şey hazır gelmiyor ve dünyada ırkçılık var.
Kaderimizi doğduğumuz yer belirlemez.
Nice insanlar vardır ki imkânsızlıklar içinden sıyrılıp bir yerlere gelmiştir, nice insanlar vardır ailesinin bulunduğu görüşü ideolojiyi değiştirmiştir.( iyi ya da kötü bilemem)

iş insanın kendisinde biter. istersen hindistana bile gidip bir düzen kurabilir, hindu gibi yaşayabilir, budist olup tapınakta keltoşlarla tapabilirsin. Hindistanda doğmaman hindu olmaman kaderini değiştirmez. Kader kavramı bundan farklıdır.
Hindistan örneği verip cehaletinizi belli etmeyin.
Örn: hintli insanları ABD den alın, Amerika'da inovasyon yazılım bilişim çöker. Silikon Vadisi'nin (san jose-san Francisco-california) kapısına tadilat dolayısıyla kapalıyız yazılır.

Coğrafya kader ise şu an Balkanlar'da neden bir iskender yok?
Asya da neden bir cengiz han yok.
Coğrafya kader ise şu an evinde diriliş Ertuğrul mu ne ise bu diziyi elinde döner bıçağı ile seyredip acınası hareketler yapan insanlar ve osmanlıyız diyen insanlar bir Fatih bir yavuz bir kanuni çıkaramıyor?
Neden Ortadoğu da bir Selahattin Eyyubi çıkarıp Kudüs'ü almıyor?

Coğrafya kader değildir.
Avrupa medeniyetini gelişmesini Yahudi çevirmenlerin sayesinde kurmuştur. Arapça'dan Latince'ye, daha sonra ibranice ve castilace bask Portekizce gibi dillere daha sonra italyanca Fransızca ingilizceye çevrilen eserlerle şu an Avrupa medeniyeti kültürü ortaya çıkmıştır.

Avrupa, platon Aristo Sokrat parmenides Pisagor'u Arapçadan çevrilen eserler ile öğrendi okudu anladı.

1000'li yıllardan itibaren Constantin africanus, dominicus gundissalinus, gerard de cironeme, michel scot, Jean avandauth, Juan hispona, moses ben Samuel ibn tibbon vb insanlar 1000-1300 yılları arasında bu çevirileri yapmasaydı (felsefe matematik astronomi tıp) Avrupa'da aydınlanma çağı başlayabilir mi?
ibn rüşd tarafından Aristo için yazılan şerhler olmasaydı Avrupa Aristo'yu anlayabilir mi sanıyorsunuz o yıllarda?
Unutmadan; akla atıf yapıyor, akıl ön planda tanrının hikmetini sorguluyor diye de ibn Rüşd ve Aristo yasaklanmıştı.

Neyse, konu uzamasın.
Coğrafya kader ise; bilimde Avrupa'ya medeniyet kültür için köprü olmuş bir coğrafyada iken, kendi dilinde soruyu anlamada son sırada olan bir nesil yetiştiren,
Kendi kendine yeten dünyada 7 ülkeden biriyken, Samanı bile ithal eden ülke olan,
Bilim de hakimiyet de yerlerde sürünen bir coğrafyada kalkıp "coğrafya kader" demek aptallık olur.
Kusura bakmayın, mantık olarak bunun başka bir izahı yok.
Boşuna aptallığınızı gizleyecek kılıf aramayın.

Hem kader de insanın eline verilmiştir. Aptal olup suçu kader diye inandığımız tanrı üzerine atmak inandığımız tanrıya hakaret olur.
Belirler. Tanrı'nın adaletsiz olduğu konulardan sadece biri.
kim ne derse desin cevabı '' evet '' olan sorudur.
kimse yalan söylemesin, isteyenin hayatını olumlu yönde değiştirmesi herkes için geçerli değildir. bazen ne kadar uğraşırsan uğraş, doğduğun topraklarda istediğin hedeflere, hayallere ulaşamazsın. ulaşamadığın gibi depresyona girersin. kalmak istediğinde '' bana uyacaksan kal '', gitmek istediğinde '' elbette gelebilirsin de gelmesen de eksikliğini hissetmeyiz '' cevabını aldıkça da ruhun sıkışır.
yani insan bazen ne yaparsa yapsın, kaderinde yazan gerçeğin ötesine geçemeyeceğinin farkına varmanın ötesine geçemez.
(bkz: coğrafya kaderdir)

Kesin olmasa da kuvvetle muhtemel ibni haldun'a ait olduğu düşünülen bu söz beni araplar ve yahudiler konusunda çelişkiye düşürüyor. Şöyle ki;

"Asabiyet" kavramı adı altında uzun uzun anlattığı coğrafyanın toplumların, hepimizin kabul ettiği şekilde kültürel yapılarını nasıl etkilediğini düşünürsek, -ki ibni haldun coğrafyayı daha da ileri götürerek, psikolojik ve sosyolojik bir tabana oturtur ve bireysel davranış farklılıklarına kadar götürür işi.- Peki nasıl oluyor da, aşağı yukarı benzer coğrafyada yaşamalarına rağmen arap ve yahudi toplumları birbirinden bu kadar farklı davranış özellikleri sergileyebiliyorlar?

Evet arap toplumları (bedeviler dediği) için söyledikleri hala geçerli, aşağı yukarı 1000 yıllık büyük bir islam medeniyeti kurduktan sonra bile davranış şekiller değişmedi. Ama gel gör ki; bize anlatıldığı gibi "her şeyi musa ve davud peygamberden bekleyen, bir türlü tatmin olmayan, sözümona nankör israiloğulları" coğrafyalarının vermiş olduğu, üzerlerine çöken bu ataletten ve miskinlikten nasıl kurtuldular acaba?
Kaderimizde burada doğmak yazdığı için burada doğmuşuzdur.

Ve buraya göre şeyler yaşarız.

Eğer bu bilimsel bir soru olursa, çok etkilidir diyebiliriz.
Çünkü cevremiz öz kütlemiz uydularimiz ve yıldızımız çok önemlidir.
Coğrafya kaderdir evet. Ama nasıl bir kader? Mesele o. Kaderin Mübhem (gizli) olması imtihanın gereği. insanların yanıldığı nokta tam da burası. Çünkü Mukadderatta 2 ye ayrılır. Mutlak, mütehavvil (değişken). Kaderin Bir kısmı elde olmayan değişmesi asla mümkün olmayan nedenlere bağlıyken, bir kısmı gayrete şartlara diğer unsurlara bağlı olarak değişkenlik arzeder.

Konuyu Basit bir misalle izah edelim. imkanları müsait Bir insan ne kadar çalışırsa çalışsın bir peygamber olamaz. Ama iyi çalışır gayret eder ve kısmetide yaver giderse iyi bir alim bilimadamı doçent profesör dekan bakan hatta devlet başkanıda olabilir. Genel olarak, neticede elde edilen veya edilemeyenler, büyük bir oranda kişinin doğduğu büyüdüğü yetiştiği bölgenin imkanlarıyla doğrudan yada dolaylı yoldan alakalıdır. Özelde ve istisnada ise nasip ölçüsünce bu durum değişebilir ve işte burada "kader gayrete aşıktır" sözü tecelli eder. Fakat bu kadar azimli sabırlı çalışkan ve dürüst insan çok azdır. Genellikle pek çok insan cahilliğe kolaycılığa yalancılığa kaypaklığa vefasızlığa nankörlüğe bencilliğe ahmaklığa akılsızlığa düşüncesizliğe nefsine (ego) uymaya toplumun peşinden gitmeye hatalara yanlışlara entrikalı yollara meyyaldir. Pek çok insan Genellikle tericihini -bildiği idrak ettiği halde- yanlıştan yana kullanır. Bilmeyenler müstesna..

Birilerinin yiyecek ekmek bulamadığı birilerinin bugatti veyrona bindiği bu adaletsiz düzene sahip dünyanın suçunu salt kaderin üzerine atıp insanoğlunun sorumluluğunu ve zalimliğini bilmemek görmemek ve sorgulamamak işin kolayına kaçmaktır. Yeryüzünde insanlar insanlara zulmeder. Birileride onların vebalinin ceremesini çeker.

ister islam hristiyan yahudi budist mecusi olsun, ister ermeni türk arap acem süryani ezidi, her ne olursa olsun insan insandır ve herkes adaletle merhametle hükmedilmeye layıktır. Neticede herkes fıtratının gereğini yapar, yaşadığı ve yaşattığı hayatın karşılığını görür. insanoğlu irade sahibidir. Yapabileceklerinden sorumludur. Unu şekeri yağı biraraya getirip helva yapar ama bir portakal yapamaz.

Elmaslar da taştır ama taşlar elmas değildir.
kaderimiz doğduğumuz yeri belirler.
belirlemez. insanların kaderleri kendi çabaları belirler. ne kadar çok çalışırsanız bu ülkede bir sikim olamazsınız. adam kayırmacılık olduğu sürece. o bakımdan yerle falan alakası yoktur. kişinin kendi çabasıyla alakalıdır fakat bu ülkede bir boka yaramamaktadır.
Bir nevi. Misal ESC 2019'a katılan şarkıcıların neredeyse yarısı benle akran ya da küçük ve onlar ESC'de ülkelerini temsil edecek ben ise bu dönemi nasıl bitireceğim onun derdindeyim.
ibn-i Haldun’un ‘’coğrafya kaderdir’’ sözü çok doğrudur ve çok da iyi tespittir.
Aklıma hemen Yozgat Blues ile Ahlat ağacı filmlerini getiren sorunsal. Sorunsal değil de insan biraz, belki bir parça belki de bütünüyle doğduğu veya yaşadığı yere benzer. Bu da demek oluyor ki kader seni güldürmüyorsa espriyi anlayamamışsındır.
inşallah belirlemiyordur dediğim sorunsal. yoksa yandık ha yandık.