bugün

hiç beklenen bir durum olmadığı için çok can yakan ve acı verici bir hadisedir.
Adama fena koyan kazık. Mideye oturuyor.
herkesin en az bir kere yediğidir.

zamanla unutulur ama affedilmez.
ölümden öte durumdur. elinizden uçup giden şeylerle orantılıdır. gidenler sizin ne kadar değerli ise o kadar acı verir. çalıştığınız işyerini, mahallenizi hatta yaşadığınız şehri bile değiştirirsiniz ancak içinizdeki acının boyutu hiç bir zaman değişmiyecektir.
insanların neredeyse hepsinin yaşadığı olayın adıdır. bu dünyada kötü insanlar neden bu kadar çok sorusunun en önemli cevaplarındandır. formül şöyledir: iyi insana kötü insan kazık atar, iyi insan iyiliğe inancını kaybeder ve kötü insan olur. sonra eski iyi yeni kötü insan arkadaşına kazık atar, arkadaşı iyiliğe inancını kaybeder.....
o gün siz başkasına dostunuzla ilgili onu çok seviyorum umarım iyidir bu kırgınlığımız geçer ben niye kızdığını bile anlamadım hatta ağlayarak eline diken batsa parmağım kanar demişken akabinde o size ben hayatımda boyle mutluyum hakkını helal edersen edersin etmezsen sen bilirsin deyip dumura uğratan 20 yılı araya vermişim dedirten kişinin yaptığı eylem. *

dostluk kavramınızı da sıfırlar bunlar kimseye güvenmeyen kötücül bir insan olursunuz. *
usta, konu ile ilgili yorumunu tarihin ötesinde yapmıştır...

"insanlara, onları size nankörlük yapmaya mecbur bırakacak kadar büyük iyiliklerde bulunmayınız."

honore de balzac
dost denen kişi kazık atmaz, kazık atana da dost denmez. böyledir bu iş. dolayısıyla dost kazığı teorik olarak pek mümkün değildir ama pratikte mümkün olabiliyo anlaşılamayan bir şekilde.
öyle bir acıdır, öylesine can yakar ki; kişiyi kendine getirir. insanlara olan güveni zedeler belki; ama farkındalık yaratır.

(bkz: titre ve kendine gel)
dost sanılanların kazığıdır. dost olsa kazık atmaz.
bağımlılık ve sinir yapan bir iskambil oyunudur.
iş başka dostluk başka sözünün kabaca söylenişidir.
oyun sevlidir.
ama insanın gerçek hayatta dost bildiği insandan kazık yemesi insanın bütün insanlara olan inancının kaybolmasına sebeb olur. dost'un yakınlığğına bağlı olarak belki de insanı hayttan bile soğuta bilir.
"allah düşmanımın başına vermesin" dedirten, "hayatta herşey insanlar içindir." felsefesine inanarak zar zor atlatılabilen olay! bıraktığı derin yaranın neticesinde, insanın avucunda kalan sadece ve sadece herkese şüpheyle bakma dürtüsü ve bir basamak ilerisi, insanlara olan güvenini kaybetmek...ve tekrar inanmak, güvenmek... uzun zaman çalıyor ömürden!
ömrü hayatınızda kimseden yiyemeyeceğiniz kazıktır.

"siz siz olun dostunuzu iyi seçin."
dünyada anneden başka gerçek dost olmadığının kanıtı bir kazıktır. öyle hikayelerdeki gibi pembemsi bir dünyanın yok olduğunu insana elektrik çarpmış gibi hissettirir.
kalındır.. *
en geç farkedilen kazıktır.
beklenmez çünkü, en güvendiğinden kazık yemek. ama insan oğlu çiğ süt emmiştir, hayatta her şey olabilir.
oturulması en güç kazıktır. laakin oturdunuzmu da acısı yıllarca sürer ...
yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmez,yapabilceğiniz her türden fedakarlığı yaparsınız dostunuz için. yeri gelir sevgilinizi bile bırakmayı göze alırsınız.sonra o ne yapar sizin ona bulduğunuz sevgiliyi tercih eder.halbuki daha onlar tanışalı 3 hafta olmuştur siz dost olalı seneler.dsost kazığı yedim diye düşünürsünüz sonra içinizden dersiniz ki "bir dost bunu nasıl yapar dostuna? o benim dostum değilmiş madem" teselliyi bu cümlede bulursunuz derken aklınıza yaptığınız fedakarlıklar gelir,geçmişe dönrüp bakarsınız ondan size gelen o tekme dışında pek birşey yoktur. işte o an kendinizi kullanılmış,işi bitince sepetlenmiş gibi hissedersiniz. içiniz daha da bir acır. pişmanlık duyarsınız, hezmedemezsiniz o kazığı ama olan olmuştur.
" dost diye bir şey yoktur dostlarım. " sözünü anımsatır insana montaigne'nin.
yoktur böyle bir şey eğer biri size kazık atıyor veya atmaya kalkıyorsa bilin ki o dost değildir zaten.
insanın başına gelebilecek en kötü durum
Affetsen bile ömür boyu acısı geçmeyecek kazıktır.
insanın hayatında en az bir kez afiyetle yemiş olduğu, hayata karşı * vitamin değeri gayet yüksek olan besle(me)yici.