bugün

dünya dinamikleri bilimi ve teknolojiyi aynı şey sanan bir dönemde geldiğimiz noktada bombok kirlenmiş eşitliksiz saçma sapan bir dünya. çok küçük bir kitleye yığılmış dev bir sermaye ve bunlara karşı hiç bir şey yapamayan güya bilim dünyası. soruyoruz kapitalizme ve bu dünyanın geldiği hale bilim dünyası ne yapmış ve ne yapıyor. kendi önünü zor aydınlatan güya kendini aydın sanan kampüs münevverleri. dergilerde yayın yayınlatmayı bir marifet sayan bir takım tuhaf tiplerin biraz üstünü kazıyınca dünya dergi makale yayın liginde intihalciliğiyle meşhur türk bilim şahikaları. dünyada da her şeyin tadı tuzu kaçmışken dünya hala geçen yuzyıllarda bulunan ve kendileri böyle resmi akademik falan da olmayan bilim adamlarının buldukları ile dönüyor hala. tesla,edison, ,marconi, fermi bunların üstüne koyulmuş çok fazla şey yok. elektriğin keşfi ve bu gücün dünyaya yansıtılmasının üstüne çok şey koyulamadı. doğanın içine edilmiş bi dünyanın bu halinden de bilim dünyası çıkarmış falan da değil.
yeterlilik sınavını verdim, danışman ve konu belirledik ve üzerine tez izleme komitesini de kurduk. sonra bir hal geldi bana ve her şeyi bırakıp yurt dışına yerleştim. böyle interesan bir ferahlama geldi yav. daha 30 olmamış bir insanın 3-4 kronik hastalığı olur mu? oluyor işte. ne gerek var amq, biz mi kurtaracağız memleketi. neyse, ben mb ve 5 aydır temizim. s.kerler.
Uludağ Üniversitesinde yapılmamalıdır. Kıytırık bir ortaokula benzeyen üniversitelerden de uzak durulmalıdır. Adam gibi okullarda yapmak çok iyi olur. (iiBF için konuştum)
üstteki yazarın dediği üzere kolaylaşmıştır. Özellikle üniversitenin veri tabanlarından güzel kaynaklara ulaşabiliyorsunuz. 15-20 yıl öncesinde böyle imkanlar ya mevcut değildi, ya da çok sınırlıydı.
Bundan 15-20 sene önce şimdikinden çok daha kolaymıştır. Dikkat dağıtacak hiçbişey yok. Al kitaplarını oku saatlerce. Oh ne keyif. Oysa şimdi dersten eve gelsen telefonu bi alsan zaten uyuyana kadar orda takılıyor insan. Bi kere bu tadı aldı mı kitap okumak yavan geliyor.
git tuvalete yap doktorun ne suçu var.
Düşünüyorum insan bunu kendine niye yapar diye, bir cevap bulamıyorum. Bakınız şuan dizimde notlar var çalışmam gereken ama ben napiyorum, sözlükte dünyayı kurtariyorum. işiniz gücünüz varsa bulaşmayın gençler. Ben resmen suruklendim. Aklım başıma geldiğinde çok geçti. Yalnız şunu farkettim bugün, bolumumu hiç ama hiç bir zaman sevmedim. işin bir de bu boyutu vardı. Yeni yeni ısınmaya başladım. Baktı beyin bundan kaçış yok bari seveyim dedi. Neyse, kisaca doktora gerçekten acılı bir süreç. Öyle pembe akademisyenlik hayalleriyle yola çıkmayın dostlar. icerisi toz duman benden söylemesi. Hadi ablaniza dua edin de bitsin su süreç.
çelik gibi sinirlere, peygamber sabrına ve insan üstü bir motivasyona sahip olmayı gerektirir.
akıl işi olmayan eylemdir. araştırma görevlisi olduğum için yapmak zorunda olduğumdur. zorunlu olmasa bir saniye bile düşünmeden bırakacağımdır. zira (başka okullarda nasıl bilmiyorum ama) benim yaptığım okulda ve bölümde hocalar sadece egolarını tatmin etmek için gözünün yaşına bakmadan her türlü zulüm ve işkence yöntemlerini mübah görmekteler. tez dönemini son derece rahat geçirip, literatüre yaptığın katkıyı hiç önemsemeyip, tezine doğru düzgün geri dönüş bile yapmayıp, ders döneminde ve yeterlik sınavında her türlü zorluğa maruz kalmak bunun en güzel kanıtıdır.

zorunda değilseniz yapmayın. hayatınızın en güzel yıllarını heba etmeyin.
ferdi tayfur'un bir şarkısı vardı bana sor işte sizde bunu bana sorun. sıratı dünyada geçmektir. zor değil çok zordur.
Finlandiya doktora yapanlarina şovalye yani tanrinin kilici unvanini verip kiliç kuşandirmaktadir. Bu eski bir tapinak şovalyesi adetidir.
Ölümlerden ölüm beğen sürecidir.
Ateşten gömlektir!
Uykusuz gecelerde, kağıt yığınları arasında can çekişmektir.
Bu donem kayıt yaptırmanın farz olduğu ikinci basamak işkence dönemidir. Dil puanimin ölmeden önceki son donemecteyim. Umarım istediğim bölüm olur.
görsel
bu motivasyonla (!) hayallerimde kalmaya devam edecek sanırım...

eğitimde teknoloji üzerine yapabilseydim fena olmazdı ama...

ben bu hayalimi gerçekleştiremeyeceğim büyük ihtimalle ama inşallah ilerde evladım/evlatlarım olursa tüm hayallerini o/onlar gerçekleştirir.
Az bir zaman sonra sonuçlandıracağım eylemdir. Hele bir bitse de tadını çıkarsam.
Üniversitede öğretim görevlisi olmanın tadına varmak adına önemli hamledir. Bazı sığırlar doktora yapmayı doktorlukla karıştırır. Doktor mu oldun sen gibi soru soruyor adam. Cehalet zor iş.
akademik kariyer peşindekiler için yurtdışında vuku bulanı en makbül olandır. hatta sonra akademik uğraşlar için dönmeyiniz, oralarda kalınız, bilim dünyasına bir katkınız olsun. bu şekilde ülkeye de katkınız olur, reklam yaparsınız. yaptıktan sonra dön diyenleri dinlemeyiniz.

tıpta uzmanlığı doktora kabul eden rezillik abidesi sistemimizin bu saçmalığından çıkar sağlayaraktan üniversitelere kapak atan, kendini iki case study yayınlayıp bir ders verince bilim adamı sanan cahil ve götü kalkmış hekimlerimizin uzak durduğudur bir de. (bkz: içim şişti sözlük)

en yüksek akademik ünvana götüren eylemdir. (sınavının akademik olmadığı) doçentlik, doçentlikten sonra beklenerek alınan profesörlük akademik ünvanlar değildir, aslen kadro türleridir.

yurtdışında doktora yapmak isteyenler:

öyle gidip bilmem ne yurtdışında eğitim falan diye ortalıkta dolaşan firmalara gitmeyin kendi araştırmanızı kendiniz yapıp öyle başvurun (bkz: madem doktor olacan)

yurtdışında (amerika'da avrupa'da neredeyse orada) yapmak isteyenlerin, kabul edilmek için istedikleri program hangi dildeyse o dilin üni. tarafından istenen yeterlilik belgesine, lisans yüksek lisans vs. transkriptlerine ve tev gibi kurumlardan ve/veya gidilecek yerde (üniversitelerin sitelerinde yazar) doktorandlara burs veren yerlerden bir burs temin edilerekten başlayabilecekleridir. istenen notlar genelde üniversitenin sitesinde yazar, ama bazen motivasyon ve eğer zorunluysa mülakat notlardan daha etkili olabilir. genelde hangi konu, hangi hoca gibi sorularla karşılaşılır, motivasyon yazısı verilmesi gerekir (başvurduğunuz yerin akademik kadrosunu, çalışmalarını vs. iyi okuyun). hocalarınızdan alabildiğiniz kadar referans alın, gerekiyorsa çevirtin, onları da isterler.

çoğu avrupa ülkesinde doktora programlarının çok çok büyük kısmı size üniversitede yarım kadro vererekten güzel para da kazandırır. türkiye'de genelde böyle bir sistem olmadığından bilmenizde fayda var.

hekim arkadaşlar:

buradaki uzmanlığınız yurtdışında akademik bir ünvan olarak görülmemektedir. siz burada doçentliğinizi profesörlüğünüzü almış olabilirsiniz/alıp sonra yurtdışında akarım diye düşünüyor olabilirsiniz, ama doktoranız yoksa siz dünyanın geri kalanında akademik anlamda sadece bir lisans mezunusunuz. lütfen doktora yapın. md phd'nin havasından geçilmez. yoksa haddinizi bilin ve hastanenizde paranızı kazanmaya devam edin. ilginç vakaların yayınını yapın. saygılar sevgiler.
akademisyen olacaklar için gerekli bir eylemdir.
(bkz: üstüne yapmak)
yüksek lisans kıvamında olmayan, gerçekten bir amacınız yoksa yapılmaması gerekendir.
mühendis bir şahsiyet olarak önümüzdeki sene başlayacağımdır ayrıca.
çok çalışma, sağlam sinir sistemi gerektiren bir süreçtir.
özellikle emek-yoğun bir süreçtir. gerekli emeği koyacak ve azmini uzun süre koruyacak herkes bu süreci başarıyla tamamlayabilir. sosyal bilimlerde doktora yapanlara tavsiyem sevdikleri veya sevecekleri bir konuyu seçmeleri olur.
yoksa üç-dört yıl boyunca işkence çekerler.
ismimin önüne sırf dr.yazdırmak için ileride mutlaka yapacağım ve kısa zamanda başaracağıma inandığım çalışma. aşırı zorlu ve stres yaratan bir süreçtir.
kısacası vücudunuzun uykusuzluğa alışmasını gerektiren, hafta sonlarınızı makaleler, kitaplar, ödevler ve bilimum fotokopi kağıdı arasında geçirmenize neden olan bir süreçtir. asosyalliğin başlangıcıdır, kimileri için ilaçlara sarılmaktır. dahası öğrencilerin en zavallısı olduğunuzu her fırsatta size hatırlatır.
önüne sunulan farklı şekillerdeki işkenceyi kabul etmek.
(bkz: bu da yapılmaz ki)