bugün

bir dilbilim terimi. sözcüğün nesnesine yaklaşırken onu nesneye daha evvel yönelmiş olan sözcükler, değer yargıları ve dünya görüşleri ile çevrilmiş, bir nevi bulanıklaşmış olarak gördüğünden bahseder bakhtin. böylece sözcük nesnenin tarihi ile yüzleşecek, ve onlara bir yanıt niteliğinde doğacaktır. tam bu yönüyle de mutlaka diyalojik olacaktır. sözcüğün nesnesi ile ilişkisinde belirleyici olan bu ilkeye diyalojik ilke der bakhtin.

(bkz: mikhail bakhtin)