bugün

insanların inançları konusunda serbest olduğunu, hiçbir dış müdahele ve zorlamaya tabi tutulamayacağını belirten tamlama. Din insanların kendi dünyasında yaşamış olduğu bir inançtır. Aynı şekilde herhangi bir dine inanmak veya inanmamak insanın vicdanına kalmıştır. Hiçbir kimse insanların dini yaşamını kısıtlayıcı kurallar koyamacağı gibi, zorla bir inancı dikte etme hakkı da yoktur. Bu yüzden din ve vicdan özgürlüğü kişilerin sahip olması gereken insani bir haktır. Bu hakkı üzerinde yaşamış olduğumuz ülke bir güvenceyle sağlamalıdır. Bu yüzden sistemine bazı kurallar koymalıdır. Bu kurallar din ve vicdan özgürlüğünün bir sigortası olmalıdır.
Türkiye'miz adına laiklik gibi bir sistemle sağlanmak istenmiştir. Atatürk'ün getirmiş olduğu laiklik anlayışı tam da din ve vicdan özgürlüğüne hitap etmekteyken, ilerleyen yıllarda bu laiklik anlayışı özünden saparak dini baskı altına alma şekline dönmüştür. Tabi bu gelen yönetimlerin(özellikle de darbelerin)hatasıdır. Günümüz laiklik anlayışı gerçek laiklik anlayışından bir hayli uzaktadır. Din ve vicdan özgürlüğünü sağlayamamaktadır.
Din ve vicdan özgürlüğü toplumların huzur içinde yaşamasını sağlayan bir hak olmasının yanında, devletin bu hakkı gözetmesi ve koyduğu kanunlarla bunu desteklemesi insanoğlunun en büyük ihtiyacıdır.
(bkz: inanca saygı düşünceye özgürlük)
uygulamada rastlanması zor, sadece kitaplarda gördüğümüz tanımlama. açılımı ise , başkalarının özgürlüklerine dokunulmadığı ve kamu düzenini tehdit etmediği sürece, herkesin inancında ve kanaatlarında özgür olmasıdır.
laiklik ilkesinin en temel değeridir. herkesin, dilediği şekilde inancını yaşama ya da yaşamama hakkına sahip olmasıdır.
Türkiye de laiklik ilkesiyle beraber en çok sömürülen, belli ideolojilerin maşa olarak kullandığı istismar malzemelerinden biridir. ülkemizde kırıntısı bile yoktur.
doğduğumuz anda kimliğimize yazılan din kısmıyla aslında hiç var olmadığını kabullendiğimiz durumdur..
çünkü dinimiz de ortak vicdanımız da babadan oğula geçer..
kişini ne tek başına hür bi vicdanı olabilir ne de kendi seçtiği dini..
nitekim Türkiye Cumhuriyetinin %99 müslüman değil midir..
öyledir ya da değildir..
beni ırgalamaz..herkes istediği dini de benimser ona da sözüm yok..
sonsuz saygı duyarım..
ama maalesef sözde kalan bir uygulamadır..
nitekim aksini iddia etmeniz toplumdan dışlanmanıza, hor görülmenize ve hatta abartıyorum linç edilmenize sebebiyet verebilir..

güzel ülkemde bütün özgürlükler gibi cümle içinde kullanılmaktan öteye gidemez..
(bkz: anlamlı sozler)
kur-an'da da olan özgürlüktür. bzılarının ısrarla yanlış yorumladığı "senin dinin sana, benimki bana" ayeti din seçimi ile alakalıdır. din seçiminde zorlama yoktur, başka dini yaşayan insanların kendi dinini yaşama şekillerine de karışma hakkı yoktur kişinin. herşey tamamen saygı ve hoşgörü çerçevesinde hallolmalı.
kim ne derse desin türkiyeye uğramamıs olan hede...
"din, bir vicdan meselesidir. herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. biz dine saygı gösteririz. düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz. biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamağa çalışıyor; kaste ve fiile dayanan taassupkâr hareketlerden sakınıyoruz. gericilere asla fırsat vermeyeceğiz."

Mustafa Kemal Atatürk, 1922 yılında ortaya koyduğu bu tanımlamalarla, günümüze ışık saçmış, fakat kimi kesmin gözlerini korkutan bu ışık, onları karanlık bir körlüğe hapsetmiştir.

günümüzde de bu hapisliğin meyveleri olan ifrid ne yazık ki her yere yayılma eğilimi göstermektedir.
(bkz: komplekslerinden kurtulamayan sözde laikler)
laikliğin ülkemizdeki en büyük getirilerinden biridir. düşünün arkadaşlar bu ülke de hiçbir arap ülkesinde olmayan kadar cami var, hiç kimse oruç tuttuğu için hor görülmüyor, hacca gitmek için yarışıyorlar zaten, zekat vermek için onlarca stk var.

hangi biriniz ben dinimde emredilen şu özgürlüğümü yaamıyorum diyebilir, türban mı kim takmıyor bugün, başbakan eşi mi, cumhurbaşkanı eşi mi, bakan eşi mi, milletvekili eşi mi? üniversiteye mi gidemiyor, işte o da oluyor hem de din ve vicdan özgürlüğü bahane edilerek laikliğe rağmenç

şu anda yayınlanmakta olan cevzikabuğu programında konuşan bir zat var, mazlumder başkanı, anlatıyor, "izmitte 147 haftadır türban eylemi yapılıyor, bu bir rekordur" diye. hangi ülkede böyle bir eylem yapılabilir, iran da başı açıkar aynı eylemi yapabilir mi, ya da arabistan da, yapamaz... neden? din ve vicdan özgürlüğü yok da ondan, neden yok, islam hoşgörü dini değil mi, öyle...

ama bu adamların elinde değil, arap zihniyetini ülkemize yereştirmeye çalışan bu insanların elindeki islam dini hoşgörü dini değildir...
kemalistlerin karşı çıktığı şakirtlerin abarttığı özgürlük.
herkesin kendini mehdi ilan etmesi sonucu karmaşıklaşan kavramlar.

(bkz: kavram kayması)
var olandır.

din bir devletin veya topluluğun değildir.her insanın kendisine ait bir inancı vardır.din insan içindir! ve inançların hesabını da sadece allah sorabilir. hiç kimse de allah olmadığı için konu kapanmıştır.kendini allah sanan varsa cehennemde en önden bilet almıştır.
istisnasız herkes için geçerlidir.
isteyen istediğine tapar. budraya tapanla allaha yapan arasında fark yoktur.
kısacası laikliktir.

(bkz: laiklik)

edit: oha eksileyen çıktı vay 'cahal'
belirtisiz isim tamlamaması... ya da sıfat... ama belirtisiz sözlük, anladın sen onu...
şeriat ile yönetilen ülkelerde en güzel şekliyle yaşanandır:
orada bir kişi ailesi müslüman olduğundan müslüman muamelesi görür. bunu değiştirmeye kalkarsa kuran-ı kerim'de yazıldığı gibi mürted olur ve öldürülmesi gerekir.

alın size en güzel ahlâk.
kimse bilmez hatta reddeder ancak güvencesi (sigortası) laiklik ilkesidir.
Laiklige aykiri bir kavramdir. Hem de herkesin cok iyi bildigi gibi.
http://liberalgelecek.blo...nden-ckmak-ve-devlet.html
müslümanların baskı gördüğü bu ülkede bu kavramdan bahsetmek havanda su dövmeye benzer.

kızlarımız, ablalarımız üniversitelere başları kapalı diye alınmıyorlar ve kamu alanlarında çalışamıyorlar, bu nasıl özgürlük, kimse kendini kandırmasın.
ateistlerin baskı gördüğü bu ülkede bu kavramdan bahsetmek havanda su dövmeye benzer.

kızlarımız, ablalarımız üniversitelere kıçları açık diye alınmıyorlar ve kamu alanlarında çalışamıyorlar, bu nasıl özgürlük, kimse kendini kandırmasın.
Sadece inanmak ibadet etmek dininin gerekleri yerine getirmek değil, aynı zamanda inanmama özgürlüğüdür, inanmayanlara baskı yapılmaması, kimsenin inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanmamasıdır.
güncel Önemli Başlıklar