bugün

çoğunluğunun nüfus cüzdanında islam yazan bi ülkede; hristiyan rahatca kendini ifade edebilirken, yahudi museviyim derken arkasına bir güç alırken hatta ataistlik çokca prim yaparken, bir müslüman rahatca ben müslümanım yada dinime baglı biriyim diyemiyor. neden çünkü son zamanlarda toplum üzerinde din baskısı artırılıyor ve sanki müslüman olan laik olamaz atatürk ü sevemez, cumhuriyeti temsil edemez gibi gösterilmeye calışıyor. müslümanlık sanki sosyal statünün alt tabakasıymış gibi ve bizden önce yobaz kusakların kültürel mirası gibi anlasılması için çokca caba sarfediliyor. asıl şimdi tehlikenin farkında mısınız..
gencliğimiz o kadar iyi uyutluyor ki porno filmde kameraya bakan kadın kendi dininden daha cok dikkatini çekiyor ve konuşulmaya değer buluyor. buda bu din düşmalarının işlerini ne kadar iyi yaptığının şekil 1 a örneği.
post-modern gericiliktir.
turkiye'de olmayan dusmanliktir. ya da ben rastlamadim diyim en azindan. mesela ben istedigim zaman, istedigim yerde muslumanim diyebiliyorum, pek aram olmasa da en azindan bayramlarda namaz kilmaya gidiyorum, ramazan ayinda bir kac gun de olsa oruc tutuyorum, kurban bayramindan once babamin verdigi harcliklari biriktirip kurban bedeli olarak mehmetcik vakfina gonderebiliyorum vs.. kimse de ramazan ayi'nda oruc tutamazsin deyip agzima lahmacun tikmaya kalkmiyor, namaza giderken yolumu kesip dur gidemezsin demiyor, postane kurban icin ayirdigim parayi gondermemezlik yapmiyor. dusmanlik simdi bunun neresinde ?
yanlis baslik dogrusu (bkz: islam dusmanligi)
hiristiyanlik ve musevilik din degil mi kardesim?
"bre zındık", "bre kefere", "seni kahrolası münafık" diyerek yaftalanan insanların da aralarında bulunduğu düşünülen güruhtur. bazı kendini bilmez hocaların peşinden gidip, dini kendi bildikleri ile sınırlı zanneden denyoların en sevdiği yaftalama çeşididir.
(bkz: mazlum-der ziriltisi)
(bkz: demogoji)
(bkz: adam yakip inanca saygi isteyen yobaz yuzsuzlugu)
(bkz: hukumetten kumandali pilli bebek yobazlar)
* türkiye için oldukça değişken bir kavramdır. eğer bir siyasi partiyi türkiye'ye din olarak atarsanız evet din düşmanlığı vardır, ama biraz kafanız çalışıyorsa ıq sıfırın biraz üstündeyse dinin bir siyasi partiden ibaret olmadığını idrak eder ve din düşmanlığı olmadığını da anlarsınız. böylece ne güzel benim de kafam çalışıyor diye sevinerek mutlu mesut yaşarsanız. artık hangi grupta olduğunuza siz karar verin.
maalesef türkiye de inancını belli etmek, din hakkında konuşmak tabu haline geliyor.
dine inanmak şeriat gelsin demek değildir.
hem laik hem dindar olunabilir.
ama bazı kesimler ikisinden birini seçmemizi istiyor.
bunca zaman hem laik hem müslüman olabildik.
şimdi ne değişti?
kime göre neye göre? herkesin inancı kendine göredir, özelidir ve kimsenin bunu kendi değer ve derecelerine göre kıyaslamaya hakkı yoktur.
(bkz: din bezirganlığı)
din üzerinden siyaset yapan, rant ve mevki elde eden, dini olguları çıkarına göre yorumlayan ve yaptıkları ile bir hoşgörü dini olan islamdan, kitleleri soğutanların yaptığı olaydır.
tanım : dini bir düşmanlık aracı olarak kullanmaktır.*

size en basitinden bir örnek : bir grup arkadaş, namaz vaktini kaçırmadan camiye gidiyor.

kafanızda ilk çağrışan şey nedir? bunların "yobaz" olması mı, yoksa "vakti gelince camiye giden müslüman insanlar" olması mı?

bir de şöyle bir örnek : on kişilik bir grup arkadaşın içinden birkaç kişi camiye gidiyor.

camiye gidenlerin arasında tek bir kişi var. arkasına bakıp, "bunlar niye camiye gelmiyor bizimle? vay kafirler!" diyor. on kişi içinden tek bir kişi mesela.

camiye gitmeyenler arasında da tek bir kişi var. gidenlere bakıp, "bunlar her vakti geldiğinde camiye gidiyor. hiç de sektirmiyorlar. yoksa bir durum mu var bunlarda? şimdi bize de 'camiye gelin' demesinler!" aynı şekilde. on kişiden tek bir kişi.

işte din düşmanlığı, bu iki kişi yüzünden diğer sekiz kişinin zorla taraf belirlemesidir.

işte bu din düşmanlığı, dinden bahsedince başörtüsünden ileri gitmeyen tartışmaları, "hem türbanlı hem tangalı", "atatürk düşmanları sözlüğe girmesin", "atatürk'e göre banyo yapmak" gibi başlıkları doğuruyor. sürekli bahsettiğimiz ve her görüşten yazarla birlikte karşı durduğumuz "kamplaşma" da burada başlıyor.

verdiğim örnekte, camiye gidenlerin içindeki diğer dört kız başörtülü olduğu için, o "laikçi" karakter tarafından -artık neredeyse küfür gibi kullanılan- "türbanlı" muamelesi görüyor. camiye gitmeyenlerin içindeki diğer dört kız, o "yobaz" karakter tarafından "o..." muamelesi görüyor. ikisi de yanlış.

din düşmanlığı, hem dini yaşamaya karşı olmaktır, hem de dini çevresine zorla yaşattırmaktır. şunu unutmayın ki, islam'da zorlama yoktur.

ülkemiz siyasetçilerinin hesapları, elbette bizim üzerimizedir. çünkü bu ülkeyi yönetmektedirler. fakat, esas egemenlik milletindir. kendi aramızda bu sorunlar normalde yokken, hararetli tartışmalara kanmadan bu tür ayrımcılıklardan uzak durmak, hepimizin birbirimize karşı sorumluluğudur.
ekşi sözlükte her türü, her çeşiti, insanı insanlıktan soğutabilecek örnekleri gözlenebilen kavram. özgürlük adı altında, değerlere sataşmayı bir halt zanneden internet kafe çocukları, blog çocukları, seviyesizliğin dibinde birbiriyle atışmayı fikir tartışması sanıyor ya ben ona gülüyorum. biri kulaktan dolma bir laf patlatıyor dinle peygamberle ilgili, övücü ama sığ sözlerle. öteki gedikli ve din konusunda kompleksli veletler de hurraa olay mahallinde. sinekli, boklu ve yağlı bir laubalilik akıyor. ekşi mi? yok yok boklu sözlük bence. ateistsen sana ne aslanım dinden imandan peygamberden. niye hızını alamayıp tos vuruyorsun oraya buraya? herkes inandığı değeri yüceltsin. hala inananların cehenneminden mi korkuyorsun? bilinçaltında hala günahkar mısın? çöz sorunlarını, dök komplekslerini. öyle gel. alemin dalga geçicisi sen misin? herşeye bir kulp takıyorsun. herşeyden anlıyorsun. milyarlarca insan koyun. bir sen çobansın. öyle mi? vah zavallım vah. ateistsen ateist ol. ama önce efendi ol. dümbük.
laikligin faşist yorumudur.
ülkemizde din düşmanları diyenlerin yaptığı olaydır.
abd'de yaşayan elin emekli imamını peygamber olarak görürler, akp'ye oy atmayı islamın şartı gibi görürler ve sonra bu iki şeyi eleştirenlere hemen " dinsiz " diye yaftalarlar.
zira artık yolsuzlukların üstüne giderseniz, yolsuzluk yapmazsanız din düşmanısınızdır ak türkiyede.
daha iyi bir dünya için her insanın yapması gereken.
dinler başlı başına bir düşmanlıktır. fitnedir, fesattır.
dinden daha çok zanlarına, önyargılarına düşmandır. neye düşman olduğunu bilen oldukca azdır, özdür.
daha mantıklı, daha düzgün düşünen, araştırarak bulan, mantığıyla düşünen bireylerin daha fazla olması için, koyun değil bilinçli insanlar olabilmek için herkesin yapması gereken şeydir.
(bkz: allah düşmanlığı)
konuyu ülkede müslümanların baskı altında olduğu yalanına getirmek için kullanılan cümledir. bu baskıyı müslümanlara yapan başkaları varmış gibi yansıtılır. insanın aklına asıl amaç kendini herkesten fazla müslüman ya da herkesten daha iyi insan olarak gören bir grubun mazlum edebiyatı yaparak üste çıkmasımıdır diye de geliyor.
toplum üzerinde artan bir din baskısı * varsa bunu milli görüş ve o gelenekten yetişmiş akp kadrolarının destekçisi olanlar yapıyor gördüğüm kadarıyla. hatta aynen yazıldığı gibi "müslüman olan laik olamaz atatürk ü sevemez, cumhuriyeti temsil edemez " denilerek. hem bunları bahsettiğim grubun ağa babaları üstüne basa basa ifade ettiler zaten ben sadece malum olanı tekrar dile getiriyorum.
uzun lafın kısası ülkede bir din düşmanlığı yoktur. olsa olsa din baskısı vardır. bu her kesimden insanlar tarafından değişik şekillerde uygulayanların olduğu bir baskı olsa da çoğunlukla malum gruplar yapmaktadır. bu baskı hem beş vakit namaz kılana hem de içki içene yapılabilmektedir. sadece şekli farklıdır.
dindar düşmanlığı ile karşılaştırmamak gerekir. yapılması gereken, bilime destek vermek, dinlerin arkasındaki gerçekleri anlatabilmek, din sayesinde kimlerin ekmek yediği, kimlerin sömürüldüğünü ortaya koyabilmektir.
din düşmalığını ortaya çıkaran yine aşırı dinci kesimlerdir bunu sadece ülkemizde yoktur aksine bütün dünyada vardır önemli olan bu ince çizgiy ayarlamaktadır.
güzel ahlak tellaklığı yapmalarına karşın aslında ahlakı gram umursamayan, cennete gitmek arzusuyla çıkarcılığın en adisini yapan, cehennem deyince götü tutuşan gafil, darkafalı insanların barındığı din kurumlarına, özellikle islam ve hristiyanlığa beslenen düşmanlıktır. bu düşmanlığın altında, tamamiyle kendi dayatmacılıklarıyla su yüzüne çıkardıkları nefrete bir karşılık verme güdüsü yatmaktadır. düşman edinmek için çabalayan, böylelikle ayakta durabilen ve huzuru savunmayan, özgürleşmekle - ahlaksızlığı paralel olarak götüren bu kişilerin düşünce altyapısını tamamen kendilerine bu öğretiyi sunan ve din yoluyla pastadan aldığı payı büyüten, otorite ve maddi güç elde etme amacı güden âlim geçinenler oluşturmaktadır. cihad sünnettir diyenleri mevcuttur, şeriat gelsin diye çığırtkanlık yapanları mevcuttur. barındıkları kurum nazarında bunlar gayet normal taleplerdir. ve tabii, kendileri kurum dışı düşünemedikleri için dillerinden düşürmedikleri ifadeleri sorgulama kapasitesine sahip değillerdir. sorgulayabilenler ise korku ile görmezden gelmektedirler. özgürlüğü savunanlara, kendi savundukları yasaklarla karşılık verip dünyanın faniliğinden dem vursalar da, dünyanın faniliğine her türlü müdahaleyi kendilerinin hakkı olarak görmekten çekinmemektedirler.