bugün

mardin e çok kısa bir mesafede bulunan 365 odalı, tam 1600 yıllık manastırdır. süryanilerin patriklik merkezi olarak kullanılmıştır.
3 ytl'lik ücretle hergün yüzlerce insanın ziyaret ettiği süryani manastırıdır.
1937 yılında süryani patrikliğinin taşınmış olmasına rağman halen süryanilerin hac merkezi olarak kabul edilen ve içinde güneşe tapanlarında tapınağı olan manastır.
cidden çok güzel bir yer.

tarihin kendisine bizzat şahitlik edebiliyoruz.

süryani'lere özel olarak manastırda bir kaç hafta konaklanılabiliyor.
hristiyanlığın kutsal bir mekanı. içerisinde huzur bulur insan...
Süryani Kilisesi'nin önemli merkezlerinden biridir.

içindeki güneş tapınağı mutlaka görülmeli. farklı bir mimariyle herhangi bir harç malzemesi olmadan taşların birbirini tutmasıyla oluşturulmış bir tavan var. 500 ton imiş tavanın ağırlığı. (bkz: mühendislik harikası)

400 yıllık ve halen kullanılan ceviz taht ve kapılar görülmeye değer. manastırın mimarisi ise yöreden etkilenmiş. içinde küçük bir hayat çeşmesi de var.
terasından şahane bir mezopotamya manzarası seyredilebiliyormuş. ben seyretmedim hiç. ama isterdim.
mor gabriel manastırından sonra mardin-midyat ilçesinin en eski manastırlarındandır.

içinde çoğu papazın mezarı bulunur.
toplu mezarlarda var.
Gidip gormeyi dusunen arkadaslar icin ipucu: belediyeden ozel izin alin ve catidaki avlusuna cikin.
görsel
Manastırda 70 yıldır annesini bekleyen Bahe

Mardin’in 14 km uzaklıktaki Bine-bil köyünde, Vedia ve tren istasyonunda hamallık yapan Hanna Süryani çiftinin 1928 doğumlu çocuğudur Circis Kaplan.
Annesi Circis’e “Bahe” lakabını takar. Mardinliler de Süryanice bülbül manasına gelen ve doğduğu köyün ismi olan “Binebil” lakabını eklerler. Böylece “Bahe Binebil” olarak bilinir.
Bahe’nin ailesinin durumu pek iyi olmasa da ilk yıllarında ailesi tarafından sevilir. Özellikle ablaları tarafından sevilir. Bir buçuk yaşındayken annesi onu bir kuyunun yanındaki yatağa yatırır. Uyurken yanına yanaşan horozun saldırısına uğrar. Çığlığına annesi yetişir. Yüzü gözü yara bere içinde kalır. Kalıcı izler bırakır bu olay. Dört yaşına kadar pek bir şey belli etmez ancak daha sonra zihinsel olarak da izler kaldığı ortaya çıkar. Çocuk gibi kalır; saf kalır. Konuşma ve anlama güçlüğü çeker yaşadıklarından dolayı.
Altı yaşında babasını kaybeder ve annesi çaresiz kalır. Anne Vedia, baba evine dönmek ister ama Bahe’yi götüremeyeceğini bilir. Bahe’yi manastıra bırakır. Annesi son defa sarılır ve “biz geleceğiz” der. Kapıya kadar tekrar eder: “Biz geleceğiz Bahe”. Kız kardeşi, “hem çocuk hem de saf biriydi ve onu manastıra bıraktı. Manastır onun hem annesi hem de babası oldu” diyor.
Manastırda çobanlık, bahçıvanlık gibi çeşitli işlerde çalışır. Manastırın kapısı her açıldığında koşar, ilk o açar. Uzun yıllar manastırda kalır.
Manastırdakiler de ona alışır. “Bahe amca bu manastırın bir taşı haline geldi. Allah etmesin Bahe amca ölürse manastırda bir taş eksilecek” diyecek kadar çok alışmışlardır.
Ama Bahe hep annesini bekler, annesinin öğrettiği Arapça’yı konuşur. Yaklaşık 70 yıl manastırda kalmasına rağmen Süryanice konuşamaz. Annesinin öğrettiği dili bilir ve annesinin yolunu gözler. Çocuk gibi kalır, hep annesinin geleceğine inanır.
Mardin Kırklar Kilisesi başpapazı Gabriel Akyüz, “Annesi 6 yaşında iken kendisini Delrulzafaran Manastırı’na bırakıp gitti. Bugün, yani 76 yaşına bastığı bugünlerde bile annesini bekliyordu.“
Tam 70 yıl annesini bekler. Kalbi dayanamaz ve 2014 yılında Deyrulzafaran’da bir taş eksik kalır.
güncel Önemli Başlıklar