bugün

devletin ana görevlerini yapmaması üzerine vatandaşın yapmak zorunda kalmasıdır.

örneklendirelim:

ufuk günaydın kamuoyu vicdanında çok büyük bir suç işlemiştir. devlet ne yapmıştır? birkaç yüz lira cezayla salıvermiştir. suç-ceza birbirlerini tamamlar nitelikte değildir ve bu durum toplum vicdanını daha da yaralamıştır. şimdi bir vatandaş çıkıp bu psikopatı öldürse ne olacak? suç-ceza oranında bu kez ufuk günaydın mağdur olacak. üstelik öldüren kişi de suçlanarak hapse atılacak. o da mağdur...

devlet görevini yapmadığı için her şey çok daha kötü olacak.

bir başka örnek:

gittikleri her yerde olay çıkartan; arsızlık-hırsızlık yapan; yerli halkı rahatsız eden kürtler herhangi bir yaptırımla karşılaşıyorlar mı? hayır. bölgenin yerli halkını taciz etmeyi sürdürüyorlar. bir yandan saldırılar bir yandan devletin bölgedeki yöneticilerinin vurdumduymazlıkları bölge halkını daha da rencide ediyor. sonunda devletin görevlilerinden umudu kesen halk kendi güvenliğini ve haklarını kendi korumaya kalkıyor. sonuç? linç girişimleri; kalkışmalar v.s. v.s.

oysa devletin bölgedeki görevlileri bu tip durumlarda erken önlem alıp bu tür sorunlara yolaçanları bölgeden çıkartsalar bu tip sorunların hiçbiri yaşanmayacak.

son 8 yıldır bu tip girişimlerin olağan duruma gelmesinin nedeni balığın baştan kokmasıdır.

dağdan inen teröristleri sınır kapılarında düğün dernekle karşılayan, ayaklarına savcı götürüp göstermelik bir duruşmayla salıveren; bu tiplerin orada-burada "apo söyledi diye geldik" gibi söylemlerine izin veren; devlete meydan okuyan tavırlarına ses çıkartmayan hep akp iktidarıdır.

devletin asıl görevlerinden sağlık ve eğitimin içine sıçtılar. güvenlik desen yerlerde geziyor. yargıyı da ele geçirdiler... bundan böyle her şey daha beter olacak. ufak ufak biriken gerilim yıkıcı depremlere yolaçacak. kişisel ve küresel çıkarları için toplumu gerenlerin de istedikleri bu zaten. akp'ye oy verenlerin bunu görmeleri gerekir.