bugün

önceden, yani 14 15 yaşlarındayken benim rahmetli babannemin kendini iyi ifade edemediğini, dolayısıyla böyle sorunlar yaşadığını düşünüyordum devlet dairelerinde. büyüdüm hukuk okudum -hala okuyorum- mecburen işimiz düşüyor giriyorum bir resmi daireye ve muhatap bulamıyorum arkadaş.
çok kitap okumaya çalışan biriyim, kelimelerle aram fena değildir ama değil ben murat belge gelse, ilbey ortaylı gelse girse o devlet dairelerine onlar da o entellektüel birikime rağmen muhatap bulamaz bence. oranın ayrı bir jargonu ayrı bir havası var.
giriyorum daireye önce asıl mesleği güvenlik olan ama insanlar tarafından kendine danışman misyonu yüklenen ve zamanla kendisi de bunu benimseyen bir Homo Sapiens karşılıyor beni. bu zamana kadar yaşadıklarımdan yola çıkarak iddia ediyorum ki sadece iki ihtimal var onunla karşılaştığımda;

1- sanki ülkenin en sağlam gece kulübüne 3 sap arkadaşımla girmeye çalışıyormuşum gibi bakar bana ve ne vardı? der.
2- birine bir şey anlatıyordur, sıramı beklerim ama o sıra gelmez. yani nasıl oluyor bilmiyorum ama ne zaman danışacak olsam benden önce danışan kişinin danışma eylemi uzadıkça uzuyor.

danışma kısmını geçtim diyelim ki geçerken asla doyurucu bir bilgi almamışımdır. ya yönlendirdiği kişi yanlış kişidir ya da yönlendirmesinden bir bok anlamadığımdan dairenin tecrübe abidesi, her şeyi bileni, o olmasa dairenin hatta ne dairesi topyekün devletin var olamayacağına inanan şahsı bulurum. o şahıs hiç konuşmasa da belli eder kendini. bazen bir bankonun arkasında sessiz sessiz işini yapan memurdur o, bazense iş hariç her şeyi yapan, çay içen, herkese geyikle takılan adamdır o. onu buldum ve aldım bilgiyi diyelim, diyelim ama öyle hemen vermez tabii. suyunu gideceksin, ne istediğini çok belli etmeyeceksin, o daha ne olduğunu anlamadın dalgın bir anında sessizce yaklaşığ mümkünse selmınaleyküm bile demeden konuya gireceksin. çünkü bizde adettir. tanımadığınız biri size selmınalykm derse bilirsiniz ki adres soracaktır. her neyse aldın bilgiyi diyelim gittin memura. bir kere söze girmen başlı başına bir problem. acele etmeyeceksin, sıranın sana gelmesini bekleyeceksin ama öyle kafayı kaldırsın da buyrun demesini filan bekleme hiç. sen izni olursa buyrunabilir miyim demelisin. lütfederse kısa cümlelerle, fazla kafa karıştırmadan, öyle kanundan hukuktan bahsetmedim özetleyeceksin konuyu. işte zurnanın zırt dediği yer burası. bana bir ülke daha gösterin ki görevli bir memurun görevli olduğu konuda hiçbir fikri olmasın ve sürekli başka bir görevi olan memurdan yardım istesin. ya bu nasıl oluyor cidden anlamıyorum. o iki memurun görev alanlarını değiştirsen aslında devlet dairelerindeki işlem hızı iki katına çıkar. yani uğraşlar sonunda muhatap olarak karşında bulduğun kişi pratik olarak muhatap ama teorik olarak muhatabın değil. burada da şuna dikkat etmen gerek o departman içinde bilgili kişiyi buldun buldun, baktın bulamıyorsun o memuru hiç konuşturma, kafanı karıştırmasına izin vermez, allah muhafaza seni bambaşka devlet dairelerine yönlendirebilir sonra. baktın alamadın istediğini hemen çık daireden. biraz soluklan ve tekrar gir. tekrar uğra danışmaya ya da o seçilmiş amcaya. merak etme türk devlet dairelerinde bir teamüldür bu; aynı iş için asla aynı memura gidilmez! rahat ol o yüzden.

allah hiçbirinizi devlet dairesine düşürmesin dostlarım.