bugün

deplasmanda bulunan bir insanın içinde bulunduğu psikolojidir. özgüveni ne kadar yüksek olsa da insan kendine yabancı olan bir bölge içinde ve o bölge dahilinde bulunan yabancı insanlar arasında kendini yanlız, korunmasız ve aciz hisseder ki aslında bu insanın kendi kendine yaptığı bir baskıdır.

üniversite sınavına giren öğrencilere öncelikli söylenen şudur; 'senin geçmen gereken bir buçuk milyon kişi değil, sadece şu puan'. yani aslında savaşılan, karşı konulan, önüne geçilen diğer insanlar değildir, başka bölgelerde, başkalarının alanında olmak ile kendi alanımızda olmak arasında hiç bir fark yoktur, önemli olan sahip olunanı ortaya çıkarmaktır, nerede ve nasıl olursa olsun.

birgün kurbağalar arasında bir dağa tırmanma yarış düzenlenmiş, bu yarışa bir çok kurbağa katılmış. yarış başlamış ve kurbağalar tırmanmaya başlamışlar. yarışın favorisi herkesin sevdiği kurbağa yarış esnasında sakatlanmış ve devam edememiş. bu duruma sinirlenen seyirciler diğer yarışmacıları yuhalamaya başlamışlar, yarışı bitiremeyeceklerini, güçlü olmadıklarını, yukarıya varmalarının imkansız olduğunu haykırmışlar. çıkış esnasında demoralize olan yarışmacılar yavaş yavaş yarışı bırakmaya başlamışlar, içlerinde en sıska en çelimsiz olanı kalmış sadece. ve yarışta sona ulaşan bir tek bu kurbağa olmuş. yarıştan sonra öğrenilmiş ki, kazanan kurbağa sağırmış. *
başka sınıfta sınava girince yaşanılan sebebsiz tedirginlik gibi bir şeydir...
işini iyi yapan adama problem değildir...

(bkz: ayvaz kasap hep bir hesap)
güncel Önemli Başlıklar