bugün

görsel
Güzeldir. Özellikle yağmurlu ve karlı günlerde.
görsel
denizi gören balkonunda ya da cam kenarında yavaş bir parça eşliğinde bir kitap okumanın karşı konmaz bir zevk verebileceğini tahmin ettiğim sakinleştirici ortam.
11 yıldır yaşamadığım için beni kahreden durum. özledim evden denizi görmeyi sadece yazları yetmiyor. kış depresyonunda içimi afakanlar basıyor. egede olmak istiyorum. akdenizde değil. tekrar 16 yaşında olmak ya da 6 fark etmez. palmiyelerden kılıç yapmak kendime takma adlar bulmak kaleci olmak. bakkala giderken büyük taşın altına bozukluk saklamak. günde 2 kere dondurma yemek. ayağıma nerde çivi varsa batırmak tetenoz aşısı olmak. geceleri elektiriğin sıklıkla kesilmesi. egeyi özlüyorum. evimi. yazları yetmiyor zaten yaşım büyüdü. deniz eskisi gibi gelmiyor.bilmiyorum. yine de buna şükür. ya hiç deniz olmayan bir şehre mahkum olsaydım. akdeniz yine iyi. yaşadım o karasallığı hem de hala yaşıyorum arada. sen karlı günlerimin tek dostuydun gökyüzüm. senin renginde maviydi. ondan senle olmak egede olmak gibiydi. özlerdim gene egeyi ama sen vardın. sana dönerdim. sen bana ege şarkıları söylerdin. beraber mandalina yerdik. çam dağlarının kokusunda.

deniz manzarali bir evde yasamak; çocuk olmaktır.
hele akşamları güzel bir çilingir sofrasında, dostlarla sohbetin dibine vurup demlenmek var ya..işte insanın ömrüne ömür katar.
ömrü uzatan evdir. hele ki evin bir yanı da ormanlık alana bakıyorsa değmeyin keyfinizedir. ama yalnız hiçbir tadı tuzu çıkmayan evdir, balkonda okey oynanmadıkça, yemeklerde sataşmalar yaşanmadıkça cab sıkıntısına mahkum evdir.
tahmin edildiği kadar ayrıcalıklı olmayan durum.
bir kadının tek hayali. ama manzaralı değil, direkt kıyısında olacak, iyot kokusuyla sarhoş olup, iyot kokusuyla uyanacak kadın. üzüm bağlarıda alacak kadın ege de ve deniz kıyısında evi olacak.

(bkz: bağbozumu)
çok güzeldir gerçekten. hele gece geç saatlerde denizin kokusunu, sesini duyabiliyorsanız ışıklar sönükken oturup bir sigara yakıp, yanında koyu-acı kahvenizi içebiliyorsanız balkonunuzdan uzaklara bakarak. sabah kahvaltısı da ayrı güzeldir akşam yemeği de. hatta hiç bir şey yapmamak. ama nankör insanoğlu için bu güzellik bile bir süre sonra sıradanlaşır. ta ki uzun süredir görmediğin bir dostun gelip te o güzelliği sana hatırlatana dek.*
eviniz denize nazir ise , sabah kahvaltilarinizi yaparken perde acarsiniz , yunus baliklarinin oyunlarini izlersiniz kisin. okulunuzda herhangi bir siniftan bile gorebilyorsaniz denizi , denize girme sezonunu nisanda acip kasimda kapatiyorsaniz , kis sabahlari evden cikarken denizin uzerinden esen sert ruzgar icinize isleyip yuzunuzu yaliyorsa , hele bir de benim gibi sahil cocuguysaniz eger * denizsiz bir yerde nefes alma imkaniniz yoktur artik. istanbul' a "oh , deniz var yine de " deyip geldiyseniz , ama kahvaltida manzaraniz yuksek apartmanlarsa artik, hic birsey eskisi gibi olmaz.
oturmayanların istediği oturanların bak bak aynı ssu işte diyerek önemsemedikleri bir ikamet şeklidir.
gerçekten de ferahlatan huzur veren bir evde yaşamaktır.

ancak eviniz sahile fazla yakınsa dalgaların gidip gelen düzenli sesi, bir süre sonra beyinde, musluktan düzenli olarak gelen "şıp.. şıp.. şıp.." sesi kadar sinir bozucu oluyor ve sabahı uykusuz bir halde karşılıyorsunuz.
trafik, korna sesleri,şehrin bünyesine dahil edip bunalttığı insan kalabalıkları arasında kafayı yeme noktasına gelen insan için, doğayla içiçe bulunarak, deniden gelen rüzgarın yüze vurmasını bekleyerek rahatlamayı ifade edendir.
saptırılmış normlardan ve tüm abartılardan uzakta, bir nefes özgürlük vaat edendir. ruhu doyuran, dinlendirendir.
tanım : penceresinden, balkonundan veya " karşıdaki apartmanı kenara çek abla " şeklinde, oturduğunuz yerden denizi görebilme ihtimalinizin olduğu bir evde yaşamaktır.

kimi zaman güzel, kimi zaman ise iğrenç bir şeydir efendim. hele, tanım, insanın bebekliğinden beri, annesinin, babasının deniz manzaralı evinde yaşaması durumunu teşkil ediyorsa..

hiç deniz görmemiş insanlar için bir efsane olmasına rağmen, bu kişi için deniz manzaralı ev, bir hayal değil, aksine, bir yaşama biçimidir. böyle insanlar için söylenilenleri duyarsınız :

"ulan, adama bak, şanslı hergele.. "
"var ya, bir gün ben de o evden alacağım.. "
"beni evine davet etmeyecek misin ? "

ama onun için bu ev, sıradan bir şey olduğundan, şu son söylenilen seksi teklifin haricindekilere kulak asmaz.

öte taraftan can sıkıcıdır böyle bir hayat. çünkü, bal yiyen baldan bıkar haliyle. sabah perdeyi açar : " ıyy, ulan yine mi deniz !" bu insan için artık günlerden denizertesi'dir, saat ya deniz'i beş geçiyordur, ya da "med" geçiyordur. ayrıca, saati sorduğunuzda böyle cevap verirse, bilin ki sizinle resmen t***** geçiyordur.

velhasıl, deniz manzaralı, bir evde yaşamak bazen iyidir, bazen de kötüdür.

ben mi ?

biz, meslek uğruna, göçebe kültürü devam ettiren bir aileyiz. şimdilerde, perdeyi açtığımda "ıyy, ulan yine mi beton duvar" demekteyim. ama benim hiç deniz manzaralı evim olmadı abi. ( var ya, bir gün ben de o evden alacağım.. )

..

bu arada;

bundan böyle dünyada,
aşkın adı deniz olsun.