bugün

emre kongar in remzi kitabevi nden cikan kitabi.

--spoiler--
demokrasimizle nicin yuzlesmeliyiz?
demkorasimizin celiskileri nelerdir?
demokrasi ile turk ve kurt milliyetcilerin iliskisi nedir?
kemalizm, ataturkculuk ne kadar demokratiktir?
turkiye bir gun malezya ya da iran olur mu?
biz demokrasiyi gelistirmek icin neler yapabiliriz?
--spoiler--
kitapta;
demokrasi nedir, nasıl kurulur, nasıl işler, nasıl gelişir?
demokrasimiz küreselleşmeden nasıl etkileniyor?
meşhur konu: türkiye malezya olur mu?
medyamızın yapısı demokrasimizi geliştirmeye uygun mu?...gibi demokrasiyle ilintili olan pek çok konuya değiniliyor.

emre kongar, demokratik rejimin temel kuruluş ilkelerini şöyle sıralıyor:

'' 1. aydınlanma sürecini yaşamamış, yani dinsel dogmatizmin tutsaklığından kurtulamamış toplumlarda demokrasi gelişemez.

2. demokrasi gökten zembille inmez, endüstri devrimini yaşamış toplumlarda ortaya çıkar.

3. bir toplumda demokrasinin kurulabilmesi için sermaye sınıfı ile işçi sınıfının oluşması ve iktidara ortak olacak güce erişmesi gerekir.

4. avrupa kıtasında bu süreçlerin tek istisnası türkiye'dir. türkiye'de demokrasinin temelleri, meşruiyetini pratik olarak kurtuluş savaşı nı kazanmanın gücünde , kuramsal olarak da tbmm'nin temsil ettiği halktan, milletten alan mustafa kemal atatürk'ün devrimleriyle atılmıştır.

5. türkiye'de demokrasi yukarıdan aşağıya doğru dünyadaki süreçlere ters olarak kurulduğundan, hem toplum hem de bireyler demokrasiye hazır olmadıkları için, gerek kuruluş(tek parti), gerekse işleyiş(çok parti) dönemlerinde pek çok sorunla karşılaşılmıştır.

6. ülkemizde gerek toplumsal yapı, gerekse bireyler demokrasiyi yaşatacak düzeye gelmediği sürece bu sorunlar sürecektir.''

demokrasinin genel işleyiş ilkeleri ise:

'' 1. demokrasi bir çoğunluş rejimidir ama temel hak ve özgürlüklerin çoğunluğa karşı da güvence olduğu bir çoğunluk rejimidir.

2. başta dinci rejimler olmak üzere , pek çok diktatörlük de çoğunluğa dayalı olarak işletilebildiğinden, demokrasinin ayırıcı niteliği çoğunluk yönetimi değil, güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlüklerdir.

3. demokrasileri bekleyen iki büyük tehlike vardır: birinci tehlike çoğunluğun temel hak ve özgürlükleri tahrip etmesi, ikinci tehlike din, ırk, sınıf gibi bazı ölçütleri kullananan bir takım grupların temel hak ve özgürlükleri istismar ederek demokratik işleyişi olanıksız kılmasıdır.

4. demokrasinin en büyük düşmanı çoğunluktur. çünkü onun demokrasiyi tahrip edecek gücü vardır. demokratik rejimler , çoğunluğun bu gücünü kötüye kullanmasını engellemek için ikinci meclis(senato), anayasa mahkemesi, yargı bağımsızlığı, özerk üniversiteler ve bağımsız-özgür medya gibi kurumlara sahiptirler.

5. demokratik hak ve özgürlükler demokrasiyi yok etmek için kullanılamaz. bu nedenle pek çok ileri demokrasi ülkesinde faşist partiler yasaktır.

6. demokratik rejimin doğru işleyebilmesi için , dürüst ve şeffaf rejim esasına göre oluşturulan yasama meclislerinin toplumsal yapı açısından adaletli bir temsili yansıtması gerekir.

7. seçimler, propoganda açısından muhalefetin de iktidarla eşit haklara ve olanaklara sahip olduğu bir ortam içinde ve periyodik olarak yapılmalıdır.''diyor.

''türkiye niçin dışarıdan yönetiliyor?''sorusuna verdiği yanıt şu:
''içerden yönetilemediği için.''
tabi akabinde şu soru geliyor:
''türkiye niçin içerden yönetilemiyor?
1. azgelişmişlikten veya gelişmeyi tamamlayamamış olmaktan kaynaklanan iç nedenler.
2. türkiye üzerindeki toprak beklentilerinden, bunun için oynanan oyunlardan, egemenlik kurma ilişkilerinden ve jeopolitik dengelerden kaynaklanan kısaca emperyalist emeller diyebileceğimiz dış nedenler.''

yabancı sermaye hakkında şunları söylüyor kongar:''yabancı sermaye, yatırım yapmak yerine ulusal servetlerimizi satın alıyor, aynı zamanda sıcak para ve borsa oyunlarıyla gelir transferi de yaparak iyice yoksullaşmamıza yol açıyor.''
bu noktada yeni birşey söylemiyor. e herhalde yani, elin adamı senin memleketinin kalkınmasını neden istesin ki. zaten ondan böyle bir beklenti içine girmek bile başlı başına alçalmak demek.

çok doğru olarak şöyle bir tespitte bulunuyor:

''bizim politikacılarımız demokratik kurumları ve kuralları kendi çıkarları için yozlaştırmakta çok deneyimlidir. örn, anayasa mahkemesi'ni kaldırmak yerine , üyelerinin siyasal organlarca seçimini sağlayarak, mahkemeyi siyasal bir partinin emrine vermek, üniversite yöneticilerinin atanmasını hükümete vererek özerklikleri yok etmek,medyayı bağımlı hale getirecek pek çok kararı gündeme sokmak vb işlemlerle demokrasiyi yozlaştırmak bizim politikacılarımız için çocuk oyuncağıdır.''

türban konusunda söylediklerine ise katılamayacağım açıkçası:

''toplum ve siyaset sahnesine siyasal ve dinsel simge olarak giren, üstelik de din-tarım toplumlarının mirası olarak kadını ikinci sınıf bir vatandaş derecesine indiren türban, bireysel özgürlük ve vicadn özgürlüğü adına savunuluyor.''neresinden tutsam elimde kalacak bir cümle.

yalnız, kongar'ın bu konudaki şu yorumunu da belirteyim,sonra toptan bir çift laf edeyim de ikisi de aradan çıksın:

''gazinolarda içki içilmesi konusunda kamu alanı gerekçesine sığınarak yasak getirir, öte yandan doğrudan kamu alanı olan devlet dairelerinde, hizmet verenler açısından türbanı serbest bırakmak istersiniz.''bu cümlenin sonuna bir de şunu ekliyor ki acı acı gülüyorum:
''bu kadar cehalet, ancak cehalet konusunda özel eğitim görmekle olanaklı olur!''

türban toplum ve siyaset sahnesine siyasal simge olarak girmedi. gayet dinsel bir öğe olarak doğmuş iken , siyasal erkin elinde siyasal simge haline dönüştürülüverildi. hatta esasında siyasal simge olup olmadığı bile tartışılır. çünkü nitekim, inanç gereği takanlar var. ancak hani birşeyi kırk defa söylersen zamanla ona inanılır ya, bu da öyle birşey oldu sanki. siyasal simge, siyasal simge deyip deyip siyasal simgeye dönüştürdük türbanı elbirliğiyle. bir de sayın kongar ın türbanın kadını ikinci sınıf vatandaş haline getirdiği iddiası var ki, katılmam mükün değil. sanki kadınlar, ülkemizde genel anlamda bir eşitliğe sahipken, bunların türban takanları ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyormuş gibi.

diğer yorumunda, içki yasağı ile türban yasağı arasındaki bağlantıyı çözemediğim için sağlıklı yorum yapamayacağım. tıpkı üniversitelerde 'türban yasak olsun' görüşü karşısına , 'o zaman mini etek de yasak olsun' argümanı ile çıkmanın ne anlama geldiğini, türban ve mini etek arasındaki bağlantıyı çözemediğim gibi.

son olarak kitap,basit bir dille yazılmış. bu kitapta emre kongar, pekçok yazardan alıntılar yapmış.
bir de kendisinin önceki kitaplarına göndermeler çok.''bu konuya şu kitabımda değindiğim için burada fazla üzerinde durmuyorum.'',''ayrıntılı bilgi için şu kitabıma bakabilirisiniz.'',''şu şu kitabımda belirttiğim için daha fazla detaya girmiyorum.''...gibi.

bir de bu kitabın türkiye malezya olur mu? sorusuna cevabı: olur olur olur, bal gibi olur.
piyasada günümüz türkiyesi ni en iyi anlatan kitap. akp nin nasıl bu duruma geldiği aşama aşama anlatılmış.
gündemde olan ve geçmişten günümüze ülkemizde demokrasi adı altında gerçekleştirilen siyasal ve toplumsal durum ve faaliyetleri, objektif ve vatansever bir çerçevede değerlendirip okura sunan, gerçek demokrasinin sağlanması ve ülkenin bu yönde ilerlemesi için çözüm yollarının nasıl gerektiğini irdeleyen, toplumsal farkındalık yaratma yolunda önemli bir emre kongar eseri.

demokrasi yönetiminin cumhuriyetin kurulduğu ilk bir kaç yıl içinde uygulanabildiği, daha sonra gerçekleşen çok partili sistemin iyi kullanılamaması, halın demokrasi bilincine sahip olmaması ve iktidara gelen partilerle yönetimin liderler oligaşisi haline geldiğini ve günümüzde ise bunun dinci oligaşiye kaydığını ve tehlikenin ne derece büyük boyutlarda olduğunu kuşkuya mahal vermeyecek biçimde anlatıyor.

kitabın içeriğiyle ilgili daha da iyi fikir sahibi olunması için içindeki ana başlıkları yazıyorum:

01) niçin demokrasimizle yüzleşmeliyiz?
02) mevcut demokrasimizdeki traji-komik yasal ve teknik çelişkiler
03) çok partili sistem yağma düzenine nasıl dönüştü?
04) demokrasinin tanımı ve işleyişi üzerine bazı kuramsal anımsatmalar
05) demokrasimiz neden dışarıdan yönetiliyor?
06) demokrat birey, eğitim ve kadın
07) demokrasi için büyük bir tehdit: laiklik karşıtlığı
08) demokrasi ve küreselleşme
09) demokrasi ve milliyetçilik: türkçülük, kürtçülük ve azınlıklar
10) demokrasi ve siyasal islam
11) demokrasi ve milli egemenlik
12) demokrasi ve atatürkçülük
13) demokrasi ve askerler
14) demokrasi ve medya
15) kafakarıştırolojik vecizeler
16) demokrasi denilen yağmacı liderler oligaşisi'nden dinci oligaşi'ye doğru
17) ne yapmalı: dinci oligaşiye doğru kayışın diyalektiği

mutlaka okunmalı!
güncel Önemli Başlıklar