bugün

profesör olmayı başarmış koskoca dekanın, bildiğin sıradan öğrenciye gıcık olmasıdır.

kelimeleri toparlamakta güçlük çekiyorum aslında, kendimi tutabilmek adına da sakız falan çiğniyorum, sigara falan içiyorum ama pek başarılı olduğum söylenemez. hani haberlerde izleriz, öğrenci okul bastı, hocasını dövdü falan filan. sonra hep birlikte kınarız bu öğrenciyi. ne çağda yaşıyoruz, eğitim ne seviyelere düştü zırvalarıyla yorum yaparız işin aslını anlamadan. olayın içine girmeden belli olmuyor dostlarım.

hak aramak. işte bu cümle ya da kelime grubunu bir gün kendin için icraata geçirmeye kalkarsan neyin ne olduğunu daha iyi anlarsın. yaklaşık iki haftadır, konunun da dışına çıkmak istemiyorum ama pasaport şube müdürlüğünden, vergi dairesine, dekanlıktan öğrenci işleri daire başkanlığına koşturan biri olaraktan ben, neler gördüm neler. türkiye'deki bürokrasi engelinden, yasa dışılığa teşviğe kadar yaşamadığım kalmadı. neyse...

şimdi gelelim dekan hazretlerine. son sınıfa gelmiş bir üniversite öğrencisi (bütün eğitim hayatında bir kere disipline gitmemiş ve doğal olarak ceza almamış, not ortalaması 2'nin üzerinde yani başarılı nitelendirilebilcek bir seviyede ve etliye sütlüye karışmamış) düşünün. Öğrenci, daha önce alıp kaldığı dersin son sınıf dersiyle çakıştığını görünce bir dilekçe yazar ve sonrasında dekan yardımcılarıyla, öğrenci işleriyle görüşür. derslerin alınabileceği hakkında bilgileri aldıktan sonra internet üzerinden ders kayıtlarını yapar ekle sil haftasında. ortada görünen bir sorun yoktur.

dilekçenin öncesinde okulun öğrenci işlerinde çalışan bir personelin hakkımı aramam gerektiği söylemiyle, üniversitenin öğrenci işleri daire başkanlığına danışılır. fakültenin yanlış uygulaması sonucu ortalık karışır. (sonra bir şekilde üstü kapatıldı ama şimdi bunu daha fazla açarsam, neyse susuyorum) adım, numaram her şeyiyle dekanlığa iletilir.

istanbul'da akşam üstü elimde çay demlenirken cuma günü 17.50 sıralarında telefonum çalar ve karşıma öğrenci işleri çıkar. "dilekçeniz kabul olmadı, biz sizin yerinize ders seçtik."

1. ulan benim yerime neyi seçiyorsun?
2. son sınıf dersim alınamadığından okulum uzadı.
3. tarih ve saate dikkat. ekle sil haftasının son günü, son 10 dakikası. (kasıt var mı yok mu?)
4. telefonda bunda bir kasıt olduğunu söylüyorum, senin gibi çok kişi var diye cevap veriliyor.
5. bugün okulda, telefonda muhattap olduğum personelle görüşüyorum imalı bir şekilde kasıt olduğunu söylüyor.

şimdi gel gelelim sessiz durmama. bu kadar iğrenç bir şekilde öğrenciye takan bir dekanı şikayet ettiğiniz zaman başınıza gelebilecekleri düşünebiliyor musunuz? onca yıl emek verdiğin üniversitenin son sınıfında bu riske girebilir misiniz? zaten bu riske girebilecek olsam emin olun akşam televizyonlarda beni görürdünüz, "öğrenci dekanlığı bastı" başlığı altında. allah belanızı versin demekten başka bir şey yapamıyorum...

Not: öyle korkutulmuşuz ki;

bu yazıdaki kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdur.
dersine girdiği ve tipine gıcık olduğu öğrencileri dersten bırakması ve bu oluşan ego ve zevkin sonucunda orgazm olmasıdır.
güncel Önemli Başlıklar