bugün

aslında meseleyi biraz daha irdelersek demokrasinin kusurlu bir sistem olduğu sonucuna ulaşmış oluruz.
kendi değer yargılarının ve zekasının tartışılamazlığı ön kabulü varılmış ve muhteşem bir genelleme içeren ve bir o kadar da zorlama bir akıl ile varılabilecek algılama şeklinin dışa vurumu.
dağdaki çoban geniş bir yelpazenin minik bir parçasıdır. yüzde elliden bahsediyoruz. nasıl bir araştırma metodu benimsendi ve zeka üzerine nasıl bir çalışma yapıldı merak ediyorum. ben misal yüksek lisans sahibi ve doktora yapan bir kimseyim. bir sürü chp li köylü gördüm. tez falan yazmamış olabilir bu çıkarımı yapan arkadaş bilimsel bir tez öne sürebilmen için ciddi çalışmalar yapman gerekir demek istiyorum. işkembe-i kübranın her ifrazatı gerçeklik değil çok zaman işe yaramaz birer savdır.
acımasız, acı bir durum ancak bana göre de doğruluğu vardır. bir ülke geleceğine eğitimsiz kişilerin karar vermesi yanlıştır. yukarıda söylendiği gibi eğitimsizlik onların suçu değil (gençliğini kahvede veya serserilikle harcamamış ama çalışmak zorunda kalmış olan kişiler için söylüyorum, diğerlerini siktir et) ama hayatında 1 tane kitap bitirmemiş(bitirememiş) adamın o kitabı bitirmiş adama hükmetmesi çok saçma geliyor.

not; bu arada eğitim okulu bitirmiş olmanla değil nasıl bitirdiğin ile alakalıdır. okul yıllarında her gece barda takılan kişi cahildir benim gözümde. evet dar görüşlüyüm ben!
(#20046320 ) başka konuya yazdığım entryi biraz uyuşuyor.
zaten demokrasi kusurlu bir sistemdir. sosyalizmin bir önceki aşamasıdır.
düşünün araziniz var, deniz kenarı. çadır kurdunuz paranız yok. çadırın küçük olduğunu gördünüz.ev yaptınız.kusurlar azaldı e son kominizm onada sosyalizmden 300 yıl sonra sıra gelir.
Eşit oy ilkesinden habersiz yazar başlığı.
bir avuç, tuzu kuru burjuvanın oyuyla kaderi değişmeyecek millettir.
türk milleti'dir. atatürk'ün başlatmış olduğu hareketin merkezinde de o figür olan "dağdaki çoban" vardı. ha tarih kitaplarında onların esamesi okunmaz. ancak "türk - kürt kardeştir, bakın çanakkale'de koyun koyun yatıyorlar" cümlesinde geçer adları. dağdaki çobanın işi bitince yani canını, malını ve geleceğini kaybedince elitist olan tabaka onların yerini aldı. inkılaplar yapıldı, devrim kanunları yürürlüğe girdi. halk mutlu ve mesuttu. arada bu mutlu halk ayaklandı ama önemli değildi. devrim kanunları ile hepsi halloldu. tek partiden çok partili sisteme de geçildi. halk daha da mutlu oldu. hele ki dağdaki çobanın değmeyin keyfine.
adam yerine alındığı tek yer olan sandık bile ona çok görülmeye başlandı.
peki o ne yaptı?
kendini dikkate almayanlara sırtını döndü ve kendisinden taraf olduğuna inandığına oy verdi. sırtını döndükleri bu kez onun cahilliğinden, eğitimsizliğinden dem vurmaya başladı. oysa 1951 yılından bu yana eğitim sistemini düzenleyenlerin suçunu hep o çekmek zorunda kaldı bunu da kimse hatırlamadı.
hayatımızda hep o dağdaki çobanlar vardı ama biz yeni fark etmeye başladık onları.
bu milletin hayatını hep onlar belirleyecek haberimiz ola.