bugün

Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında.
Aşklarım, inançlarım işgal altındadır
tabutumun üstünde zar atıyorlar
cebimdeki adreslerden umut kalmamıştır
toprağa sokulduğum zaman çapa vuran adamlar
denize yaklaşınca kumlar ve çakıltaşları
geçmiş günlerimi aşağılamaktadır.

Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında.
Ve rüzgar buruşturuyor polis raporlarını
kadınlar fazlasıyla günaha giriyorlar
bazı solgun gömleklerin çözük düğmelerinden
çelik tırpan gibi silkiniyor çocuklar
denizin satırları arasında.
Gece arsızca kükrüyor paslı beyninde şehrin
küfre yaklaştıkça inancım artıyor.

Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında
öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan
saçiarım çok yoruldu gençlik uykularımda
acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman
acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim.
Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın
başından başlayabilirim.
Belki herkesin bilip de klişe hale getirdiği fakat benim için her zaman çok kıymetli olan bir şiir gelir aklıma yalnızlık denince.

“Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana,
insan nasıl konuşur kendisiyle.
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler...,,

Orhan Veli kanık.

Artık şiir mi yalnız, yazan mı yoksa okuyan mi siz karar verin.
Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
Karanlıkta oturuyorum. ışıkları yakmıyorum.
Bakakalırım giden geminin ardından; atamam kendimi denize, dünya güzel;
serde erkeklik var, ağlayamam.

bir sigara içmeli
bir sigara yakmalı
yakıp dumanına bakmalı
giden dostların ardından
bakıp uzaklara dalmalı
bu günlük bu kadar yeter
saat: 21.14