bugün

4 üncü sanayi devrimi ve 4 sanayi devrimi ama gereken ilgiyi görmemiştir.

sağlıklı ve istikrarlı kalkınma ile eğitim, üniversite ve teknoloji arasındaki ilişkiye dikkat çekmek istiyorum.

iktisatçı Prof. Güven Sak’ta okumuştum. 1990 ile 2015 arasındaki çeyrek yüzyılda ihracatımızda yüksek teknoloji ürünlerinin oranı yüzde 3’ten ancak yüzde 5’e çıkmış.

Çin’in ihracatında ise yüksek teknoloji ürünlerinin payı aynı dönemde yüzde 9’dan yüzde 33’e yükselmiş.

israil’in ihracatında yüzde 19’dan yüzde 35’e... Güney Kore için de rakamlar bu civarda.

iktisatçı Özcan Kadıoğlu’na göre, biz ihracatımızdan 1 dolar gelir elde ediyorsak, aynı miktar ihracatla Japonya 2.81 dolar, Almanya 2.69 dolar, Kore 1.97 dolar gelir elde ediyor.

Onun için o ülkelerde kişi başına gelir 30 bin dolar civarında...

Bizde dört yıl önce Ali Babacan “10.000 dolar gelire ulaştık, 11.000 dolara çıkmakta zorlanıyoruz” demişti. (22 Nisan 2014)

TL’nin değer kaybı yüzünden bugün hâlâ 11.000 doları bulamadık.

“Orta gelir tuzağı” budur; bir noktaya kadar geliyorsunuz. Ötesine geçmeniz kaliteli eğitime ve teknoloji gibi faktörlere bağlı...

Türkiye elbette kalkınıyor ama yüksek katma değer sağlayan teknolojik ürünlerin üretim ve ihracatında yetersiz kalıyoruz.

Tabii ‘teknoloji’ deyince eğitim, üniversite, PISA sonuçları, indekslere giren bilimsel yayın sayısı, inovasyon ve patent verileri çok belirleyici oluyor.

Boğaziçi, iTÜ, ODTÜ gibi çok iyi üniversitelerimiz var.

Üniversitelerimizin sayısı 193’e yükseldi. Bunlar güzel gelişmeler.

Fakat bilimsel indekslere giren yayın sayısında geriden gelen iran 2011 yılında bizi geçti.

Tabii ‘emsal’ almamız gereken ülke, iran değildir, gelişmiş ülkelerdir.

Gelişmişlik açısından patent, girişimcilik ve yaratıcı düşünce gibi faktörler çok önemli verilerdir. Patent başvuru sayısı Güney Kore için 233 bin, iran için 15 bin, Türkiye için 8 bin civarındadır.

Dünyada küreselleşme dinamikleri ve bunlara karşı oluşan tepkiler güç dengelerini değiştirip bazı yerlerde sınırları bile tehdit ederken büyük bir ‘evrim’ ilerliyor:

endüstri 4 0 diyorlar.

4. nesil üniversiteler, Yapay zekâ ve nanoteknoloji bunun en çarpıcı alanları.

Matbaanın, buharın, elektriğin, petrolün tarihte yaptığı devrimler gibi.

Büyük bir tarih düşünürü olan şair Yahya Kemal, ‘Edebiyata Dair’ adlı eserinde, bizde matbaanın 270 yıl gecikerek açılmasından sonra tekrar kapanmasını, imparatorluğun en büyük toprak kayıplarından daha ağır bir kayıp olarak niteler.

Sadece matbaa mı, buhar ve elektriği de çok gecikerek kullanmaya başladık.

Çağımızdaki bilim ve teknoloji devrimini aman kaçırmayalım, gençlere bilim ve teknoloji heyecanını kazandıralım.

Kaynak: taha akyol