Tek kural.
Akıl ve bağlı bulunduğu ülke çıkarlarını koruyan biri olmak.
milletin teveccühünü kazanmak .

bakın cehape ye milletin nefretini kazanarak nasıl da sürünüyor değil mi ?

hakaret ettiğin millet sana oy verir mi geri zekalımısınız siz yoksa tipiniz mi öyle gösteriyor ?

onlar oy vermeyince seni kim iktidar yapacak ? cinler mi periler mi ?
kılışdar gibi belge peşinde koşmak .
Şu sıralar imam-hatip mezunu olmak.
40 yaşını doldurmuş olmak,
Milletvekili olmak için gerekli nitelikleri taşıyor olmak,
Lisans diplomasi,
20 mv. Onayi ..
Sanirsam bunlardır.
Eskidendi onlar.
Sağlam bir kitle desteği, hitaben yeteneği ve güçlü bir kadro. Bunların aşamayacağı yasal düzenleme olmaz.
ilkokul diploması.
Yalan söylemek ve kandırmak üzerine master yapmış olmak.
ilahiyat okumak.
mühürsüz oy pusulası, kaval, aba, çoban köpeği.
tarafsızlık
diploma
adam olmak.
din ticareti işinde becerikli olmak.
boyu ve eli uzun olsun yeter, höloğğğğğğğğğ
Universite diplomasi ve yabanci dil bilmesi bunlardan biri degildir.
kılışdar gibi bir muhalefet olsun, töbe haşa allah bile olursun bu memlekette.
erdoğan sahip olduğu her şeyi kılışdar'a borçludur.
Kimsenin aklına gelmemişiz ama ben söyleyim.
(bkz: Cumhur)
üniversite diploması üzerine 3 damla görünmezlik iksiri.
üniversite diplomasının gerekli olmadığını görmüş olduk. hani şu olduğu söylenen fakat, bir türlü açığa çıkarılmayan diploma..

Ocak ayında bakanlık bir açıklama yapmıştı durduk yere. hani hatırlarsınız belki, erdoğan'ın sarıkamış'ta şehit olan dedesine dair bir açıklamaydı bu. Mustafa oğlu Kemal’in; askerdeyken şehit olduğunun, arşivlerde "askerde meçhul" ifadeleriyle kesin olarak yer aldığını açıklıyorlar da, adamın diplomasına dair bir tane bile resmi açıklama yapmıyorlar. bu ne menem iştir anlamıyorum.

alın okuyun:

3. Yüksek Öğrenim Şartı
Anayasamıza göre Cumhurbaşkanı seçilebilmek için “yükseköğrenim yapmış” olmak gerekir. Buna göre, ilkokul, ortaokul ve lise mezunları Cumhurbaşkanı olamazlar. Acaba iki yıllık meslek yüksek okulu mezunları, yahut bir dört yıllık bir fakültenin ilk iki yılını tamamlayıp ön lisans diploması alıp ayrılanlar “yükseköğrenim yapmış” olarak kabul edilip Cumhurbaşkanı adayı olabilirler mi? Kanımızca, “yüksek öğrenim”den ne anlaşılacağını 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa göre belirlemek gerekir. Yükseköğretim Kanunu, yüksek öğretimi ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora aşamalarına ayırarak düzenlemiştir. Buna göre, iki yıllık bir programı bitirip ön lisans diploması alanları da yüksek öğrenim yapmış olarak kabul etmek gerekir. Anayasa sadece yüksek öğrenimden bahsetmekte, lisans öğreniminden bahsetmemektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı harp okulları, akademileri, emniyet teşkilâtına bağlı polis akademisi mezunlarını da “yüksek öğrenim yapmış” kişi olarak kabul etmek gerekir. Çünkü bu kurumlar da Anayasanın 132’nci maddesine göre, bir “yükseköğretim kurumu”dur.

1924 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu böyle bir öğrenim şartı aramıyordu. Bu şart ilk defa 1961 Anayasası tarafından konulmuştur. Bu şartın konulmasındaki asıl neden, 1950-60 döneminde Cumhurbaşkanlığı yapan ve yüksek öğrenim görmemiş olan Celal Bayar’a duyulan tepkidir[3]. Gerçekten de, Temsilciler Meclisi görüşmelerinde, yüksek öğretim şartının konulması yolunda önergeyi veren Ahmet Karamüftüoğlu,

“devletin reisi nasıl olur da tahsilsiz olabilir? Bunun acısını az mı çektik?[4]... Türk devletini temsil edecek adamda tahsil ve kültür seviyesinin aranması en masum ve haklı bir tekliftir”[5]

diyerek önergesini savunmuştur.

Kanımızca, Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliği için böyle bir öğrenim şartının aranması makul bir şart olarak kabul edilemez. Bu şart, seçilme hakkının demokrasiyle bağdaşmaz aşırı bir sınırlandırılması niteliğindedir. ilkokul, ortaokul ve lise mezunlarının Cumhurbaşkanlığı görevini yapamayacakları, üniversite mezunlarının bu görevi daha iyi yapabilecekleri iddiası, ispatı mümkün bir iddia değildir. Bilindiği gibi, ülkemizde, Başbakanın ve bakanların üniversite mezunu olması şart değildir. Ülkeyi yönetme yeteneği ile öğrenim arasında bir ilgi gerçekten varsa, bu öğrenim şartını, sadece Cumhurbaşkanı için değil, başbakan, bakanlar ve milletvekilleri için de aramak gerekir. Keza, eğer öğrenim ile devlet yöneticiliği arasında doğru bir orantı varsa, Cumhurbaşkanı ve başbakan, bakan adaylarından lisans diploması değil, yüksek lisans ve doktora diploması da istenmelidir.

Her halükârda bu düşünceler anti-demokratik düşüncelerden esinlenmektedir. Günümüzde Türkiye’de üniversite mezunlarının sayısı yinede nispeten artmıştır. Ancak 1960’lı yıllarda ülkemizde nüfusun çok az bir kısmının üniversite mezunu olduğu göz önünde bulundurulursa, bu şartın ne kadar sakıncalı olduğu ortaya çıkar.

sözü şu dörtlükle kapatayım:

"vakt-i istibdatta söz söylemek yasak idi;
ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı!
devr-i hürriyetteyiz şimdi, değişti kaide
söyletirler evvela, sonra sikerler ananı!"

(bkz: şair eşref)
Kandırılmak, mazlumu oynamak.
Her iki kelime arasında bir hamdolsun ve inşallah de.
türkiye için anlamsız, kolay kandırıldığını söyleyebilecek kadar ruhsuz olmak.
Universite mezunu olmak gerekiyordu ama şimdi nasıl olunuluyor bilmiyorum.
2019 yılında yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, parti üyesi olmayanlar 100 bin imza toplayarak Cumhurbaşkanı adayı olabilecek. imzalara noter şartı getirilmesi halinde her bir belgenin 150 lira olacağı, bunun da 15 milyon TL'ye kadar dev bir masraf ortaya çıkarabileceği belirtiliyor. (bkz:http://www.vatanpartisi.org.tr