bugün

freud'u psikanalizin babası yapan eserlerindendir. psikanaliz meraklılarının kesinlikle okuması gerekir. kitapta cinsel bastırmaların insanların yaşamlarının üzerindeki etkileri anlatılır. kitapta cinsel sapkınlıklar, içe tıkma sonucu oluşan nevrotik bozukluklar, eşcinsellik, çocuk cinselliği gibi konular ele alınır.
özellikle bizim toplumumuzun okuması gereken kitaptır. "yaşam yolunu bulur" görüşü bu zamanda (cinselliğin ifşa edildiği, kadının pazarlandığı, erkek egemenliğinin olduğu zaman) pek de geçerli değil bana göre. ya eğitimli bir anne-baba tarafından çocuk cinselliğie hazırlanacak ya da bunu yapamamış bir anne-babadan yetişmiş bir genç eline bu kitabı alacak ve daha çok zihinsel karmaşa yaşamadan cinselliğe en azından bir bakış açısı, bir giysi edindirecek. ha freud allah mıdır da bu kitabı okuyanın cinselliğe bakış açısı hizaya girecek diye sorabilirsiniz. allah değildir ama bu konuda ele alınabilecek her noktayı ele almış deli bir bilim adamıdır. delilikten dehanın doğduğunun kanıtıdır freud.
insan doğasını tanıyamamış Sigmund Freud eseridir.
insanı Freud dan çok daha iyi kavramış kişiler için bkz: Arno Gruen, Eric Fromm.
sigmund freud'un kitabı.

-eski yunan'da, erkeklerin isteğini kamçılayan şeyin genç oğlanlardaki erkeklik olmadığı; fakat vücutlarının kadınsı nitelikleri, ürkeklikleri, çekingenlikleri, bilgisizlikleri, güçsüzlükleri olduğu apaçıktır. oğlan, bir erkek olur olmaz, erkeklerin gözünde cinsel nesne olmaktan hemen çıkıyor ve artık oğlan arama sırası ona geliyordu. bu durumda, daha birçok durumlarda olduğu gibi, dönük erkek, kendi cinsine ait bir nesne ardında değil, fakat kendinde her iki cinsi birleştiren nesne ardında koşuyordu; bu biri erkeğe, öteki kadına yönelen iki eğilim arasında bir uzlaşmadır; ama şu açık koşulla ki, cinselliğin nesnesi erkeğin anatomik karakterlerini (erkek üreme aygıtı) taşımaktadır; bu denilebilir ki, çifte cinsliliğe sahip doğanın bir tasviridir.
****alıntı****

-ağız mukozasının cinsel kullanılışı — cinsel organ olarak ağzın, dudakların (ya da dilin) cinsel eşlik edenin üreme organları ile temasa getirilmesi sapıklık olarak kabul edilir, fakat iki kişinin ağız mukozasını birbirine dokundurması öyle sayılmaz. öpmek lehinde kurduğumuz bu ayrı tutuş, normal eyleme doğru giden zincirin bir halkasıdır: insanlığın başlangıcından beri kullanıla gelen böyle yöntemlerden korkan, bunları sapıklık sayan bir kimse, bu tür cinsel amaçlara yönelmesini engelleyen bir iğrenme duygusuna kapılıyor demektir. fakat bu iğrenme duygusuna ayrılan sınırlar çok zaman kişiye göre değişir. güzel bir kızın dudaklarını hararetle öpen bir kimse, kızın diş fırçasını kullanmaktan tiksinti duyar; oysa kendini hiç iğrendirmeyen kendi ağzının genç kızınkinden daha iç açıcı olduğunu sanmasının yeri yoktur. burada iğrenmenin oynadığı role dikkati çekelim: bu, cinsel nesneye libido bakımından verilen değere aykırı düşmektedir, fakat bu aykırılık fazla değer verme tarafından yenilebilir de. iğrenme cinsel amaçları sınırlayan güçlerden biridir. genellikle iğrenme yüzünden uyuşmazlıklar üreme organını içine almazlar. bununla birlikte şundan kuşku duyulamaz, öbür cinsin üreme organları, haliyle iğrenme esinler ve bu oluş bütün isteriklerde, özellikle kadın isteriklerde karakteristiktir. cinsel dürtünün kuvveti bu iğrenmenin ötesine geçmekten hoşlanır.