bugün

dayanılmaz, geçmek-bitmek bilmeyen yolculuklardır.

geçenlerde istanbul'a gideceğim. trene baktım 2-3 gün yer yok(halbuki olsa çekmeyeceğim bunları) sonra doğru bi otobüs firmasına...

neyse efendim yerleştik otobüsümüze varan 1; hemen önümde 2 ispanyol çift(ve şunu anladım ki kadın hangi milletten olursa olsun çenesi düşüktür, aha tespit yaptım kullanırsınız.)
(bkz: hanım koş tespitimi kullanıyorlar)

neyse geçelim kafa skme olimpiyatlarında ikinci güne...
yanımda bir adam önce gazetenin anasını skti haşur huşur. (lan bi insan gazeteyi 6'ya katlar mı ya? abartısız!) sonra uyudu rahatladım oh dedim "horr" dedi kafa skmeye devam...

birde istenilip de yolculuk sonunda gelen sular var ki onları anlatmak istemiyorum. herkes yaşamıştır sanırım... en son mola yerinde büfeye kadar dayanamadım da otobüs yıkanırken hortuma saldırdım allah allah deyu...

ya peki radyoda sevgilisini koluna takan demet akalın'a ne diyeceksiniz? işte asıl olay bu. ahmet çakar'la şansa bak ki kulaklığımı da unutmuşum o gün çıkarken. {tak opeth'ini dinle dediğinizi duyar gibiyim. o yüzden verdim bu gereksiz ayrıntıyı(bu gereksiz ayrıntıyı da "öyle dediğimizi nerden biliyosun lan?" dediğinizi duyduğum için verdim. allah vergisi kurcalamayın...)} sağolsun(!) şoför abimiz sıkılmayalım diye açtı demet'ciğimizi(!), hemen sarıldım tabi üstteki sesi kapatma düğmesine... "allah'ım nolur bi akıllı ben olmayayım, herkes kapamış olsun." diye geçirdim içimden. tek kapatan benmişim radyoyu, ahmet çakar'la göte bak!

işte yabancı çift olsun,(yerli malı yurdun malı herkes bunu kullanmalı demişlerdi çocukken. şimdi anladım...) radyoda koluna sevgili takan demet olsun, gazetenin mn sken, horul horul horlayan acımasız kel olsun kafamı sktiler efendim. susuzlukta cabası(memlekette su yok demişlerdi de inanmamıştım!)

sonra bi arkadaşımdan mesaj geldi. "yolculuk nasıl geçti?"
"kafamı sktiler!" dedim...
moskova - vladivostok yolculugu bu silsilenin en guzel ornegidir. 4 gun tingir mingir raylarin uzerinde gitmek kadar berbat birsey yoktur bu dunyada. hele de yenilecek adam gibi yemek yoksa, yaniniza aldiginiz biskuvilerle karninizi doyurmaya calisiyorsaniz. hele de kicinizi sigdiramadiginiz yerde uyumak zorundaysaniz. neler neler. tek rahatlatici yani sibirya ormanlarini izleyebiliyor olusunuzdur. yemisim ormanini, olmayiversin dedirtir ama adama. * *
izmit istanbul arası tatil dönüşü. köprüyü görünce direklerini öpesi gelir insanın.
yanınıza yaşlı bir amca yada teyzenin oturmasıyla zulme dönen yolculuklardır.

tavsiye : otobüse binmeden ipod'u kulağınıza takıp son sese getirin.