bugün

aldanmıyorsam bir zamanlar hayatım, önüne bütün gönüllerin açıldığı, yoluna bütün şarapların döküldüğü bir şölendi.
bir akşamdı dizime oturttum güzelliği -terslik edecek oldu- iler tutar yerini bırakmadım ben de.
bayrak açtım adalete karşı.
aldım başımı kaçtım. ey büyücüler, size ey bahtsızlık, ey nefret, hazinem, size emanet.
azmettim, söndürdüm içimde insan ümidi adına ne varsa. bir yırtıcı hayvan amansızlığıyla atıldım üzerlerine boğayım diye cümle sevinci.
cellatlara seslendim, ısırayım diye ölürken mavzerlerin kabzalarını. seslendim salgınlara, boğsunlar istedim, kan içinde, kum içinde beni. tanrı bildim musibeti. gırtlağıma kadar battım çamurlara. cürmün ayazında kurundum. hop oturup hop kaldırdım çılgınlığı.
bana baharın getirdiği iğrenç bir budala kahkahasıydı.
derken az önce işte, bir de baktım ki kıkırdamak üzereyim; aklıma eski şölenin anahtarlarını aramak geldi, dedim belki de yeniden heveslenirim.
hayr'mış meğer o anahtarın adı- anlaşıldı ben bir düşteymişim.
"sen canavar kalacaksın..." falan filan ... atıp tutmaya başladı başıma bu şirin hasırları ören şeytan. "ölümüne sürsün cümle iştahın, bencilliğin, cümle bağışlanmaz günahın."

ah, canıma yetti arttı- kuzum şeytan, nolur daha bir öfkesiz bakıver de benden yana ufak tefek, yolda kalmış alçaklıklar varadursun, sen ki yazarda tasvir, öğreticilik vergilerinin yokluğuna vurgunsun, senin için kopardım lanetli gün defterimden bu uğursuz yaprakları.

arthur rimbaud, 1873.
arthur rimbaud' un paul verlaine ile yaşadığı aykırı ilişki sonrasında, doğduğu köydeki ahıla kapanarak verdiği başyapıtı.
(bkz: une saison en enfer)*