bugün

Caz anlaşılması zor bir müzik türüdür. ilk dinleyişte hiçbir Caz parçası zevk vermez taki iyi bir Caz dinleyicisi olunana kadar. Piyasadaki bir sürü şarkı ilk dinleyişte kulağa yerleşir ve ilk dinleyişte sizi etkileyebilir ama süresi uzun olmaz. Fakat Caz müzikte sevilen bir eser yıllarca bıkılmadan dinlenebilir. Aynı zamanda herkes caz sevmek zorunda değildir. Sonucta biz türküz, caz kulturumuz ne kadar gelişmiş olabilirki.
hep bitter çikolata yemiş kişidir. halbuki bi denese sütlü çikolatayı *... fıstıklı çikolata ise etnik müziklerdir tabii ki, hani tadından yenmez!
onceden kalma bir klasik caz surekliliginden kaynaklanan "caz cızdır" dusuncesi modern caz'ın 80' den sonra devreye girmesiyle biraz daha yon değiştirmiştir. ancak "her farklılıga bir muzik tarzı bulalım baba" dusuncesinden modern caz isim değiştirmiştir ve caz adı pek anılmaz olmustur. oysa spyro gyra, fourplay dinleyen bunye caza hemen merak salacak ve "caz cazdır" dusuncesi hakim olacaktır er kişide.
alt yapı olarak dolu dolu bir müzik tarzıdır. her insan dinlemez dinleyemez çünkü anlaşılması zordur ama imkansız değil.
ben insana insan demem caz müzik sevmedikçe diyilesi insanlardır.*
yaşanmışlıklarla, yaşla, çevreyle değişebilen olgudur. 13 yaşında bir çocuktan sarah vaughan sevmesi beklenemez, aynı zamanda batı müziği olan caz doğu kültüründen birisinde empatiye yol açmayabilir gayet doğaldır ya da doğu kültüründen birisi batı kültüründe yetişen kişiden daha iyi bir caz dinleyicisi olabilir ki en iyi örnek azerbaycan'dır.. ama şahsi görüşümdür ki; gençken, ergenlikte rock/ metal dinleyip heyecan duyan insanlar huzur bulmak için ilerki yaşlarında bir şekilde caz'a yöneliyorlar. *
yaşaması anlamsız olan insandır. kaldırımlara tükürmüşlüğü, sokak kedilerini tekmelemişliği bile vardır. banaldır. ıyyydır...
hayatında ciddi olarak jazz müzik dinlememiş insandır. yoksa normal bir insan duygusu olması zor.
sürekli jazz dinlemek zorunda kalmış insandır* yoksa neden sevmesindir.

(bkz: bayılajazz)
jazz dediğimiz olgu sadece davul, bass, piyano, saksafon, klarinet ve trompetle icra edilen bir müzik türü değildir. çoğunlukla insanların jazz diyerek sevmedikleri bir çok şarkı aslında blues ya da siyahların kendine has müziğidir. jazz, dünyanın her yerindeki toplulukların modernizmden uzak, etnik köklerine bağlı ve yüzeysellikten arınmış olarak ortaya koyduğu müziği ifade eder. o sebeple kübalıların salsası da brezilyalıların sambası da anadolu'nun bozlağı da arap yarım adasının ya lellisi de jazz'dır.

jazz çoğu zaman tek başına karşımıza çıkmaz ve modernist müzik türleri ile füzyon oluşturur genelde. techno, oryantal, latin ve bir çok müzik türü jazz'ın içinde erir gider. doğal olarak blues ve soul da tabii ki.

işte bu jazz sevmediğini sanan insanlar aslında siyahların icra ettiği blues alaşımlı jazz müziği sevmiyordur.

bu kadar lafla kafanızı şişirdikten sonra sizleri belki de jazza ısındıracak bir isimle başbaşa bırakmak istiyorum
(bkz: lena chamamyan)
Dinlemeye kimle başladığı sorulmalıdır. Caz "louis Armstrong" ile başlar. Başlayan bırakamaz o ayrıca bir konu.
güncel Önemli Başlıklar