bugün

sözlük yazarı olma sebebi
her seyin üstüste gelmesi hali.
yapacak bir şey bulamamak,bulunsa da zevk alamamak,kendinden bile sıkılmak.
çukurova üniversitesinde illegal olarak elden satılan bir dergidir.tamamı öz ve öz fotokopidir.yanında bir de korsan kısa film verirler.ne kadar abi dediğimizde ise abi ne verirsen derler.
nası geçer bu bir bilsem dediğim şeydir.
insanın eve, sokaklara sığamaması durumudur. evin duvarları üstüne üstüne gelir insanın ve sokağa çıkılır. fakat dışarda da durum pek parlak değildir. ne yapılırsa yapılsın geçmez bu sıkıntı bir türlü. gece uyutmaz da insanı.
hiç sebebi yoktur bazen ama peşini bırakmaz bir türlü. bu da yetmezmiş gibi bir de saplanır başına bir ağrı, bütün gününü sana zehir bile edebilir. böyle bir durum da annem:sıkıcan iyidir çabuk çıkmaz der.
parmak degistirmemize neden olan duygu.
ileri dereresi sözlükten bile soğuma sebebidir.*
(bkz: beni affet)
hele bir de havalar da cehhennemi sıcaksa, lanet olsun dedirtir. insanda güneye kaçma isteği uyandırır
(bkz: yapacak bir şey bulamamak)
çikolata ve çekirdekle arttırılmaktan sivilce oluşumuna meyil veren hal.
mal mal uğraşmayı peşinden getirir. salak salak takılırsınız. içki içersiniz, başka bir içki içersiniz... yoğurdun içine karabiber dökersiniz içine yeşil biber doğrarsınız, üzüm atarsınız. ekmek banıp yersiniz. ağzınız yanar, şarapla dindirmeye çalışırsınız. sigaradan fırt çekersiniz ağzınız körelir. bu entrynin girilme sebebidir.
büyüklerin 'sıkı can iyidir,kolay çıkmaz' tabiriyle çocuklarını kandırmaya çalıştığı ve insanın canıyla beraber boğazını da sıkası gelen bir duygu oluşturan durumdur...
içinde bulunulduğunda "sıkı can kolay çıkmaz" türünden bok bir espriyi yapana kafa atma hissi uyandıran durum.
şu an bende var olan sendrom...

"canım hiç bir şey yazmak istemiyor, off.."....demek için bu entryi yazmış oldum, bu da başka bir sikici durum yani.
(bkz: can sıkıntısından komplo teorileri kurmak)
(bkz: sokaktaki adam)*
şu an içinde bulunulan durum. *
sözlüğe girince geçen durum.
--spoiler--
"tarihin kaynağı ne ilerlemede, ne biyolojik gelişmede, ne ekonomik olaylarda, ne de çeşitli okullardan tarihçilerin genellikle ileri sürdükleri nedenlerin hiçbirinde değildi ve sıkıntıda idi sadece. işin başında sıkıntı geliyordu. tanrı'nın canı sıkıldı, yerle göğü, suyu, hayvanları, bitkileri, sonra da adem ile havva'yı yarattı; bunların da cennette canları sıkıldı, yasak yemişi yediler. böylece tanrı'nın canını sıktılar, o da onları cennetten kovdu. habil canını sıktığı için, kabil onu öldürdü. tanrının insanlara yine canı sıkıldığından tufanla dünyayı yıkıp yok etti. ama, bu felaketler de onun canını sıktı, o kadar ki, havayı yine düzeltti. bu da böylece sürüp gitti. büyük mısır, babil, pers, yunan ve roma imparatorlukları can sıkıntısı içinde ortaya çıkıyor, can sıkıntısı içinde yıkılıp gidiyorlardı. puta tapanların sıkıntısı içinde hristiyanlık doğuyordu..."
--spoiler--

kısmen de olsa en ince ayrıntısıyla anlatılmış, tekdüzelikten bıkma durumu. bu öyle bir tek düzeliktir ki yukarda yazıldığı gibi gün gelir kardeş öldürülür, gün gelir 17 aylık bebeğe tecavüz edilir, gün gelir, olmamalı dediğimiz her şey olur.. tek nedeni sıkıntıdır. kurtulmak için mi ne yapmalıyız...
bilsem bunları yazmazdım sanırım. ama gene de boş durmayın zorla da olsa kendinizi meşgul edin.
neredeyse günü birliğine geldiğimiz şu dünyada canımızın sıkılması tuhaf değil midir? italyan romancısı alberto moravia'nın kıskançlık isimli romanında, romanın baş kişisi şöyle diyor: "tarihin kaynağı ne ilerlemede, ne biyolojik gelişmede, ne ekonomik olaylarda, ne de çeşitli okullardan tarihçilerin genellikle ileri sürdükleri nedenlerin hiçbirinde değildi ve sıkıntıda idi sadece. işin başında sıkıntı geliyordu. tanrı'nın canı sıkıldı, yerle göğü, suyu, hayvanları, bitkileri, sonra da adem ile havva'yı yarattı; bunların da cennette canları sıkıldı, yasak yemişi yediler. böylece tanrı'nın canını sıktılar, o da onları cennetten kovdu. habil canını sıktığı için, kabil onu öldürdü. tanrının insanlara yine canı sıkıldığından tufanla dünyayı yıkıp yok etti. ama, bu felaketler de onun canını sıktı, o kadar ki, havayı yine düzeltti. bu da böylece sürüp gitti. büyük mısır, babil, pers, yunan ve roma imparatorlukları can sıkıntısı içinde ortaya çıkıyor, can sıkıntısı içinde yıkılıp gidiyorlardı. puta tapanların sıkıntısı içinde hristiyanlık doğuyordu..."

özetlersek, bir sıkıntı bir sıkıntı ki, yaşamdan ölüme dek sürüp baştan alıyor. bir saçmalığın, bir tutarsızlığın ürünü değil de nedir bu sanki? yo... bundan ötürü her şeyi küçük görelim, bu dünyadan bir an önce geçip gitmeye bakalım dediğim yok, sakın yanlış anlamayın. nasıl olsa bir gün çekip gidecek değil miyiz, hiç canınızı sıkmayın!
(bkz: can sıkıntısı sonucu yapılan icatlar)
tek dersten ya okuluna kalmanın yarattığı etkidir.
sigara yaktırandır.. *