bugün

masonluk ve bu akımın üyeleri olan masonlar, kökenlerinin protestanlığa dayanmasından ötürü; katolik ve ortodoks kiliseleri tarafından kınandığı ve hatta üyeleri aforoz edildiği gibi museviler tarafından da ilk dönemlerde tepki ile karşılanmıştır. 1860 ve 1870 yıllarında avrupa'da etkisini büyük ölçüde yitirmeye başlayan akımın osmanlı'daki yükseliş dönemi de aynı tarihlere rastlar.

iskoç locasının denetiminde kurulan, kahire ve iskenderun localarınca tekris edilerek mason olan; tanzimat dönemi'nin önemli şahsiyetleri, mustafa reşit paşa, fuat paşa ve prens halim paşa ile osmanlı devleti üst yönetimine adım atan akım, 20 ekim 1872'de osmanlı saltanat ve hilafetinin veliahtı, Şehzade Murad'ın proodos locasında tekris edilerek mason oluşuyla en üst etki alanına yani, osmanlı saltanatına girişi gerçekleştirmiştir. Böylece, Osmanlı devlet politikasını etkilemek için masonluk'tan doğrudan yararlanma girişimleri çağı da başlamış oldu.

ingiliz ve fransız localarının karşı durmalarına rağmen, ittihat ve terakki cemiyeti yöneticileri, 'bağımsız osmanlı masonluğu' kurma fikrine yöneldiler. italyan locaları da başlangıçta bu fikre sıcak bakmamakla birlikte sonraları, 'hasta adam'dan kimi imtiyazlar alabilme ümidiyle kabul ettiler. büyük doğu'nun üstatlığına, ittihat ve terakki'nin ön safında yer alan yöneticilerinden talat paşa getirildi.

1908 yılında, kahire locası'nın da katkıları ile mısırlı milliyetçilerin 'bağımsız osmanlı masonluğu' ile birleşme talebi ingilizleri fena halde kızdırdı. ittihat ve terakki'nin 1909 yılında gerçekleşen ikinci kongresi; ingilizlerin de aktif desteği ile masonluk karşıtı eylemlere sahne oldu. dernek üyelerinden mustafa kemal'in; ittihat ve terakki'nin masonluk ile tüm bağlarını koparması, siyasi bir parti haline getirilmesi ve üyelerinin de askerlikten ayrılması talebi, bardağı taşıran son damla oldu ve o bu isteği ile mürteci ilan edilerek cemiyetten dışlandı.

özellikle, libya ve balkan savaşları ile ciddi ölçüde yıpranan osmanlı devlet yönetiminde ciddi etki ve yetkilerle donanmış enver paşa'nın 1913 yılında ittihat ve terakki cemiyeti'nin başına getirilmesi, cemiyet içerisindeki masonlara büyük bir darbe oldu. zira, enver paşa; kendisi mason olmadığı gibi mason olanlara da sempati ile bakmıyordu. osmanlı'yı savaşa sokma kararını bizzat kendisi vermiş olmasına ve buna; ittihat ve terakki'nin önde gelen liderleri konumundaki; sadrazam sait halim paşa, bahriye nazırı; cemal paşa, maliye nazırı; cemal bey ve dahiliye nazırı; talat paşa şiddetle karşı çıkmalarına rağmen, savaş galibi ingilizlerin de desteğini alarak; birinci dünya savaşı malubiyetinin sorumluluğunu mason olan bu kişilerin üzerine yıkmasını sağladı. aynı destekle, aslen mason olan rıza tevfik'i osmanlı büyük maşrık'ının başına getirerek, devletin çeşitli kademelerinde görev alan masonların listesinin deşifre edilmesini, polislerce sorgulanmalarını ve sürgün edilmelerini sağladı.

ingilizlerin, başta siyonizm olmak üzere, mosanluk akımının dünyadaki en büyük destekçileri iken, osmanlı devletinde ittihat ve terakki cemiyeti önderliğinde gelişimine neden bu denli tepkili oldukları yönünde bir soru akla gelebilir. bunun yanıtı ise, bir çok tarihçinin üzerinde mutabık oldukları; hasta adam osmanlı'nın eski sağlığına kavuşabilmesi için bu cemiyetin aşı olarak kullanma olasılığıdır. ancak, ingilizler bu aşıyı yok etmenin yollarını araya dursun, mustafa kemal; yepyeni bir aşının buluşunu gerçekleştirmiş ve anadolu insanı'na enjekte etmeye başlamıştır bile.
görsel