bugün

ölüm konuşmacıları üzerine, kitaptan bir bölüm.

copy paste değil, alın teri. buyurun:

ölüm konuşmacıları vardır. artık hayatı bırakıp gitmesi gerekenlerle doludur yeryüzü.

gereksizlerle doludur yeryüzü. sayılarının kabarıklığı bozmuştur hayatı. "sonsuz hayat"la ayartılıp çekip gitsinler hayattan!

"sarı" deniyor ölüm konuşmacılarına ya da "kara". ama ben onları başka renklerde de göstermek isterim.

içlerinde vahşi bir hayvan taşıyan, şehvet ya da kendini kemirip bitirmekten başka seçeneği olmayan korkunç kişiler örneğin. onların arzuları bile kendini yeyip bitirmedir.

insan olmayı bile başaramamış bu ürkütücü kişiler: hayatı bırakıp gitmeyi önerip, kendileri göçsünler.

kalbi verem olanlar örneğin; yaşamadan ölmeye başlarlar, yorgunluk, el çekme öğretilerini özlerler.

ölmek için çok isteklilerdir. onların bu isteğini uygun görmeliyiz. bu ölüleri uyandırmaktan, bu canlı tabutlara hasar vermekten uzak duralım!

yollarına bir hasta, bir ihtiyar, ya da bir ceset çıktı mı, "dünya fani" derler.

aslında kendileridir varlığın bir yüzünü gören, gözleri boş bakan.

bir melankoliye kapılmış, ölüm içirecek küçük tesadüfe açlar, öylece beklerler işte, dişlerini sıkıp sıkıp.

ya da uzanıverirler uykularına, kendileriyle alay ederler: hayatın saman çöpüne tutunurlar, böylece bununla da alay ederler.

şöyle dile gelir onların bilgeliği: "delidir sağ olan, onlar kadar deliyiz biz de! yaşanabilecek en büyük deliliktir bu!"

"sadece acıdır hayat," der diğerleri de, bir yalan değildir bu: kendiniz bitirmeye bakın öyleyse onu! sadece acı olan hayatı bitirin!

erdeminiz şunu bilsin: "kendi kendini öldüreceksin! kendinden uzağa düşeceksin!"

"günahtır şehvet," der ölüm konuşmacılarından bazıları, "bir kenara çekilip çocuk yapmayalım!"

"doğurmak zordur," der birileri, "niye doğurmalı ki? doğuranların hepsi üzüntülü!" onlar dahi ölüm konuşmacıları.

"merhamet gerektir," der diğer bölümü de, "her şeyimi alın! hayata fazla bağlanmam böylece!"

merhametleri tam olsaydı, komşularını hayattan bıktırırlardı. kötü olmak, onların gerçek iyiliği bu olurdu işte.

ama onlar hayattan uzaklaşmak isterler, armağanları, zincileri başkalarını bağlıyormuş sağlamca hayata, dert mi onlara?

peki, sizler, olanca hayatları zorlu bir çalışma, huzursuzluk olanlar, usanmadınız mı hayattan? ölüm söylevine hazır değil misiniz?

en zorlu çalışmaları, hızı, yeniyi, yabancıyı sevenler, katlandığınız söylenemez kendinize. çalışmak kaçıştır, kendini unutmak iradesidir.

yaşama olan inancınız biraz daha sağlam olsaydı, an'a daha az bağlanırdınız, oysa gücünüz yok beklemeye, tembellik etmeye dahi gücünüz yok!

ortalık ölüm konuşmacılarının sesleri ile çınlıyor ve yeryüzü, kendilerine ölüm söylevi verilmesi gerekenlerle dolu.

ya da "sonrasız hayat" söylevi verilmesi gerekenlerle: bence hepsi aynı: bir an önce göçüp gitsinler de!

ve böyle buyurdu zerdüşt.
okumakta güçlük çekenlerin zeka değil, ruh eksikleri olduğunu düşündüğüm başyapıt.

"yazılmış şeyler arasında en çok kanla yazılanları severim. kanla yaz; çünkü kanın ruhu olduğunu göreceksin."

diye öğüt etmiştir kendisini okuyacaklara. her cümlesi yatağa uzanıp üzerine saatlerce düşünülecek yoğunluktadır.

"kanla ve özdeyişlerle yazan, okunmak değil, ezberlenmek bekler."

dediğinde ise bana yeni bir dünyanın kapılarını açmıştır.
Friedrich nietzsche'nin baş ucu kitabım.
Kitabın içinde; " siz bana ne derseniz deyin, sizin tabir ettiğiniz kişi değilim" tarzında bir yazısı vardı. Tam olarak hatırlarsam yazacağım.
Okuyup birşey anlayamadığım hatta şuan 81. Sayfasına kadar 2-3 hikayesini beğendiğim, düşünce yapıma fazla uymadığı için Okumayı Bıraktığım ( bu kitabı okumaya devam edersem, okumaktan soğuyacağım) saçmalayan tanrıyı bazen red edip bazen savunan, düşünce yapısı bu memlekette yaşayan Çoğu insana uymayacak kitaptır. Benim için şuan hiç bir Önem ifade etmiyor.
Değişik,güzel bir kitap'dır. Bazı yerleri anlamak için dört,beş kere okursunus ve anlamazsınız.o yüzden niçe'nin başka kitaplarini okuyup bu kitaba başlamanız daha çok anlamanizi sağlar.
Ben yiğit kişileri severim:
ama iyi kılıç kullanmak yetmez,
kime karşı kullanacağını da bilmeli!
Çoğu kez, sesini çıkarmadan geçip gitmek
daha büyük yiğitliktir;
kendini daha değerli bir düşmana saklamış olursun böylece!

Nefret edilecek düşmanlarınız olmalı sizin,
hor görülecek düşmanlarınız değil:
düşmanlarınızla övünmelisiniz.

Daha değerli düşmana saklayacaksınız kendinizi, kardeşlerim:
nice düşmanın yanından geçip gitmelisiniz bunun için.

Hele halk ve halklar üstüne
gürültü patırtıyla kafanızı şişiren ayaktakımının yanından!

Onların ‘yana’ olma ve ‘karşı’ olmalarından sakının gözlerinizi!
Çok doğruluk, çok haksızlık vardır,
seyreden öfkelenir..
Böyle buyurdu berduş diyerek dalga geçilen ufuk açıcı kitap.
(bkz: nietzche nin hayalleri).
(bkz: bunlar daha önce oldu ve tekrar edecek).
(bkz: kafan güzelmiş nietzche kardeş güle güle kullan).
(bkz: biz yemedik yiyenlere afiyet olsun).
sindire sindire okunması gereken kitap. öyle roman okur gibi değil de özellikle zaman ayırıp kafa yormak lazım. tam olarak içselleştirseniz de yarım yamalak anlasanız da tekrar okumak isteyeceksiniz.
Türkçe çevirisi çok sıkıntılı olan kitaptır.

2 sene önce okudum ve okurken bitirmek için dua ettiğim kitaptır. (belkide bendeki yayın oldukça hatalıydı.)
lisede okumaya yeltenip felsefe hocasına sorduğum boşver derine inme okuma dediği eser.
(bkz: anlatın anlatın heyecanlı oluyor)
alman filozof friedrich nietzsche'nin son kitabı. bu bağlamda tüm fikirlerini topladığı, gayet net bir şekilde dile getirdiği eseri diyebiliriz. salt bir felsefi eser olmaktan ziyade felsefe ve edebiyatı birleştiren kült bir ara geçiş örneği olduğunu söyleyebiliriz.

kitaptan birkaç alıntı;

''ama yurt bulamadım hiçbir yerde: bütün kentlerde tedirginim ben, ve bütün kapılarda ayrılış. son zamanlarda yüreğimin beni yönelttiği bugünün kişileri, yabancı ve alay gibi geliyor bana; bense sürülmüşüm ana yurtlarıyla baba yurtlarından''

''yalan söyleyemeyen, gerçeğin ne olduğunu bilemez''

''onlara göre erdem, alçak gönüllü ve uysal yapan şeydir; böylelikle kurdu köpeğe, insanı da insanın en evcil hayvanına çevirdiler''

''her şey gider, her şey geri gelir, sonrasızca döner varlık çarkı. her şey ölür, her şey yine çiçeklenir; sonrasızca sürer varlık yılı''

''her bilgi, tedirgin bir vicdanın dibinde yeşermiştir şimdiye dek! parçalayın, ey gören kişiler parçalayın eski levhaları!''
Çok pis beyin yakar.aforizmalarına hiç girmiyorum bile.gece gece düşünceler sardı,yaşasın nihilizm.
Yıllar önce okuduğum ve harika cümlelerle karşılaştığım icin de tekrar mutlaka okumalısın bu basto dediğim bir kitaptır. Niçe abimizin ve nihilist felsefesinin başyapıtıdır.
Böyle buyurdu berduş.
Bi adamın ben böyleyim diyip durduğu kitap. Kanuni'nin Fransız kralına yazdığı mektup gibi. Bırak küçük dağları dünyayı yaratmış. Belki sonra güzelleşirdi ilerledikçe. Ama 70-80 sayfadan sonra şans vermedim.

onu anlatan öteki yazarların Kitapları daha güzel valla.
deccal
okunması daha yeğ bir kitabıdır pos bıyıklı abimizin.
En son dr da 5 liraydı 3. Sünü aldım.
13 yasımdan beri okumaya calısıyorum. Mal mıyım neyim.
sevdiğiniz arkadaşınıza hediye edilebilecek,okuduktan sonra, kitaptır.
hazır sözlükte zerdüştlüğe bir merak varken kitap ve felsefe aşılayalım.

okuyun, seveceğinize eminim. ilk okumada felsefeden uzak olan insan anlamayabilir. o yüzden 3 kere okumanızı tavsiye ederim tam olarak anlamak için.
(bkz: friedrich nietzsche)

"Herkes ve Hiç Kimse için Bir Kitap"

friedrich nietzsche'nin son kitabı. aynı zaman da bilgeliğini harmanladığını ve bütün görüşlerinin tek bir çatı altında topladığını iddia ettiği kitabıdır. gerçekten, sindirilebilmesi zor bir kitaptır.
Anlamak istediğim biri için başlayıp aşık olduğum ve soyutlanmanın sebebine, toplum algısına ulaşmamı sağlayan ... ımm... efso kitap...
son kutsal kitap.
güncel Önemli Başlıklar