bugün

Anamalcı üretim düzeninde üretim araçlarını ellerinde bulunduranlarla çıkarları bunlara bağlı olanların oluşturduğu sınıf.
Bu sözcük kentlerde "el işi yapmadan yaşayan ve hali vaktı yerinde olan"ları dile getirir.
genel anlamda emekçi olmayanların tümü burjuvadır.
kapitalizmin ortaya çıkmasıyla ortaya çıkan 2 ana sınıftan biridir. kapitalist üretim sistemine göre işçiler fabrikada üretimi gerçekleştirir, işçilerin artı değeri ile ellerinde sermayeyi bulundururlar. bu sayede işçileri sömürerek dahada zenginleşirler.

başlangıçta burjuvazi devrimci bir konuma sahipti. feodalizme karşı olan ilerici bir ekonomik sistemi savunuyorlardı. feodalizmin sahip olduğu skolastik düşünceye karşı özgür düşüncenin yayılmasına çabalayan bir sınıftı. üretim ilişkilerini değiştirecek olan bu sınıf zamanla feodalizmi yenerek egemen hale geçmiştir. bu egemenle birlikte kendisi de karşı devrimci, gerici bir sınıf havasına bürünmüştür. kapitalizmde yeni yükselen sınıf işçilerdir. bu nedenle burjuvazi ile işçi sınıfları arasında bir antoganizma(karşıtlık) doğmuştur.

saf bir sınıf değildir burjuvazi. çeşitli katmanlara sahiptir ve gericilikleri bu katmanlara göre değişir. küçük burjuvazi; elinde sınırlı bir sermaye bulunduran ve yarı işçi havasında bulunan geçici ilerici bir sınıftır. genelde büyük burjuvazi ve orta burjuvazi tarafından ezilirler ve sistem onları giderek yok eder ve işçileştirir.ayrıca öğrenciler de bu sınıf içindedir. orta burjuvazi ise elinde daha büyük bir sermayeyi bulunuduran sınıftır. daha eğitimlidir ve okumuşlardır. kısmen gericilerdir. bazı aydınlar bu sınıf içinde yer alır. bu nedenle kısmen gericidir. asıl gerçek burjuvazi büyük burjuvazidir. ellerinde sermayenin büyük bir kısmını bulundururlar. işçilerin oluşturduğu artı değer sayesinde sermayelerini geliştirirler. egemen sınıflardır. mevcut düzeni korumaya çalışarak, en gerici sınıf içinde bulunurlar.

günümüzde kapitalizmin devam etmesiyle bu sınıf kendini korumaktadır. bitmemiştir, bitmeycektirde. eğer mevcut sistem yıkılırsa ancak o zaman biter.
"burjuvazi, üstünlüğü ele geçirdiği her yerde, bütün feodal ataerkil, romantik ilişkilere son verdi. insanı 'doğal efendiler'ine bağlayan çok çeşitli feodal bağları acımasızca kopardı, ve insan ile insan arasında, çıplak öz-çıkardan, katı 'nakit ödeme'den başka hiçbir bağ bırakmadı. dinsel tutkuların, şövalyece coşkunun, darkafalı duygusallığın en ilahi vecde gelmelerini, bencil hesapların buzlu sularında boğdu. kişisel değeri, değişim değerine indirgedi ve sayısız yok edilemez ayrıcalıklı özgürlüklerin yerine, o tek insafsız özgürlüğü, ticaret özgürlüğünü koydu.

burjuvazi, üretim araçlarını, ve böylelikle üretim ilişkilerini ve onlarla birlikte, toplumsal ilişkilerin tümünü sürekli devrimcileştirmeksizin var olamaz. daha önceki bütün sanayici sınıfların ilk varoluş koşulu, bunun tersine, eski üretim biçimlerinin değişmeksizin korunmasıydı. üretimin sürekli altüst oluşu, bütün toplumsal koşullardaki düzenin kesintisiz bozuluşu, sonu gelmez belirsizlik ve hareketlilik, burjuva çağını bütün daha öncekilerden ayırt eder."

(bkz: karl marx)
marx'a göre toplumlar evrim geçirir. ilkelden başlayarak, köleci,feodal,kapitalist ve en son komünist olarak. burjuvazi, feodal toplumlarda ortaya çıkmıştır. mülkiyete düşkün insanların kendilerini düşük gelirli insanlardan ayırma bir sınıflama tarzı olmuştur.
üreten ve karşılığını alamayan büyük çoğunluğa karşı ekonomik, politik ve kültürel hegemonyasını kurmuş azınlık guruptur. baskı araçlarını ve rant düzeneklerini (devlet ve rejim, seçim oyunu) korumak için her türlü muhafazar gerici ve milliyetçi (kendi içlerinde çatışmalı olarak din, töre ve statükocu düşünceler kemalizim, türkçülük,şeriat) ideolojiyi "mutlak" birer olgu gibi halka dayatmak suretiyle toplumu tarihsizleştirme ve bilinçsizleştirme gibi manüplasyonlara başvuran egemen sınıftır. işçi sınıflı merkezli halk hareketinin yok etmesi gereken sınıftır.
1- Ortaçağın serflerinden ilk kentlerin imtiyazlı köylüleri, imtiyazlı köylülükten de burjuvazinin ilk unsurları oluştu.

2- Amerika'nın keşfi, Afrika'nın gemiyle dolanılması, yükselen burjuvaziye yeni bir alan yarattı.

3- Sanayide o zamana kadarki feodal veya lonca yapılı işletme tarzı, yeni pazarlarla büyüyen talebi karşılamaz oldu. O yapıların yerini manüfaktür aldı.

4- Ama pazarlar sürekli büyüyor, talep sürekli yükseliyordu. Manüfaktür de yetmez oldu. işte bu noktada buhar ve makineleşme, sanayi üretimine devrim getirdi .

5- Manüfaktürün yerini modern büyük sanayi alırken, sanayi orta kesiminin yerini de endüstri milyonerleri, tüm sanayi ordularının patronları, modern burjuvazi aldı.

6- Büyük sanayi, Amerika'nın keşfinin hazırladığı dünya pazarını oluşturdu.

7- Burjuvazinin bu gelişim basamaklarının her birini, ona uyan bir politik ilerleme izliyordu. Modern devlet gücü, tüm burjuva sınıfının ortak işlerini yürüten bir komiteden ibarettir.

8- Kısacası burjuvazi, dinsel ve siyasal gözbağlarıyla üstü örtülü sömürünün yerine, apaçık, utanmaz, dolaysız, çıplak sömürüyü geçirmişti .

Komünist parti manifestosu - Karl Marx , Friedrich Engels (1848) alıntıdır .
fransiz ihtilali'nden sonra ortaya cikan bir kavramdir. ihtilalden once fransa'da halk 3 sinifa ayrilmisti. sengin, ruhban ve halk. halka 3. sinif da denilirdi. burjuvazi bu 3. sinifin en seckin, en zengin ve en suurlu kesimiydi.
Bir bakış açısı; burjuvaziyi, işçilere istihdam sağlayan, ülkeleri ekonomik olarak geliştiren bir sınıf olarak değerlendirir. Bir diğer bakış açısı ise; burjuvaziyi, işçilerin emeğini sömürerek yaşayan asalak bir sınıf olarak tanımlar.

Yukarıdaki iki bakış açısı, iki ayrı sınıfa; birincisi burjuvaziye, ikincisi ise proletaryaya aittir.

Gerçekte burjuvazi hangisidir? Sömürücü gerici bir sınıf mıdır? Yoksa bir halkın yaşaması için gereken koşulları sağlayan, toplumu ve halkı geliştiren ilerici bir sınıf mıdır?

Burjuvazi ve proletarya, birisi egemen birisi ezilen olmak üzere, kapitalist toplumun temel sınıflarını oluştururlar. Fakat tarih sahnesine bir anda kapitalist toplumla birlikte çıkmış değillerdir. Her ikisi de feodal toplum içinde gelişmeye başlamış, feodal üretim sistemine karşı mücadele içinde yer almış, kapitalist toplumda ise temel sınıfları oluşturmuşlardır.

Burjuva kelimesi Cermen dilinde "zengin şatosu" anlamına gelen "bourg" sözcüğünden türemiştir. Burg "kent", burjuvazi ise "kent soylu" anlamında kullanılmıştır.

Burjuvazi, kapitalist toplumda üretim araçlarına sahip olup, üretim araçlarından işçilerin emeğini sömürmek için yararlanan, dolayısıyla üretim sürecine emeğiyle değil, sahip olduğu üretim araçları ile katılan asalak bir sınıftır.

Feodalizmin son dönemlerinde, üretici güçlerin (üretim aletleri, üretim deneyimi ve üretimde rol alan insan) gelişimi öyle bir düzeye vardı ki, kapitalist üretim ilişkileri, feodal üretim ilişkilerinin bağrında, bütün toplum ölçüsünde gelişmeye başladı. Bu gelişim süreci zanaatçıların kentlerde toplanması, loncalarda örgütlenmeleri, bir sınıf olarak varlıklarını göstermeleri ile sürdü.

Feodal toplum içinde kentlerin oluşması, zanaatçıların da daha önceleri feodal beylerin denetiminde iken, giderek kentlerde toplanmasını sağladı. Kentlerde toplanan zanaatçılar, süreç içinde üretimi toplumsallaştırarak, işçi emeğinin daha fazla üretmesini sağlayarak, daha büyük kar elde etmeye başladılar. Bir yandan elde ettikleri büyük karlar sayesinde sermaye birikimi sağlayan zanaatçılar, ellerindeki sermayeyi değerlendirmek için, yasalarda da değişiklik yapma ihtiyacı duydular.

Bu durum, zanaatçıları örgütlenmeye ve devlet yönetiminde etkili olmaya zorladı. Loncalarda örgütlenen zanaatçılar, giderek daha fazla sınıfsal tavır almaya, kendi sınıfsal çıkarlarını hakim kılma mücadelesi, yani iktidar mücadelesi yürütmeye başladılar.

Üretimin toplumsallaşması ve sermaye birikimi, zanaatçıların burjuvazi olarak tarih sahnesinde yerlerini almalarını getirdi. Burjuvazi ve proletaryanın doğuşu aynı zamanda, kapitalist üretim biçiminin, feodal üretim biçiminin yerini almasını da getiriyordu.

Feodal toplum içinde giderek daha fazla etkili hale gelmeye başlayan kapitalist üretim biçimi, burjuvazinin önderliğindeki devrimlerle feodalizmi yıkarak, onun yerini aldı.

Burjuvazi, kapitalizmin ilk süreçlerinde, feodalizme karşı daha ileri bir üretim biçimini savunarak, tarihte ilerici bir rol oynadı. Aynı zamanda, feodalizme karşı mücadelesinde başta köylüler olmak üzere, işçilerin, diğer ezilen halk kesimlerinin desteğini almak için, ilerici düşüncelerin savunuculuğunu da yaptı. Bu dönem burjuvazinin sloganı, eşitlik, özgürlük, kardeşlik idi.

Fakat bu sloganları kullanarak iktidara gelen burjuvazi, kurduğu egemenlik sistemi tarihsel olarak feodal mutlakiyetten daha ileri olmasına karşın, iktidarının daha ilk dönemlerinde, sözünü ettiği "özgürlük" ve "eşitlik"in yalnızca kendisi için olduğunu gösterdi.

Burjuvazi için esas olan, sermayenin özgürce gelişeceği ve yaşayacağı bir sistemdi. Sermayenin özgürce gelişmesi demek, işçi ve emekçilerin "özgürce" yani sınırsızca sömürülmesi demekti.

Burjuvazi, işçi emeğinin sömürüsü üzerine kurduğu düzeniyle hızla gericileşmeye başladı. iktidarının sonsuza kadar sürmesi için, deyim yerindeyse tarihi kapitalist sistemde durdurmak istiyordu. Tarihin sürekli ileriye doğru akışına karşı burjuvazinin direnişi, onu gerici bir konuma sürükledi.

Artık, tarihsel olarak dünyadaki gericiliğin odağı, feodalizm değil, kapitalizm, en gerici sınıf ise burjuvazi olmuştu. Burjuvazinin bu gerici konumu, dünya halkları için sömürü, baskı ve zulüm, açlık, yoksulluk, gıdasızlıktan, hastalıklardan, savaşlardan kitlesel ölümler getirdi.

Burjuvazi, türdeş bir sınıf değildir. Tekelci burjuvazi, orta burjuvazi, ticaret burjuvazisi, sanayi burjuvazisi gibi kategorileri içinde barındırmaktadır. Fakat, bu kategoriler burjuvazinin üretim araçlarının özel mülkiyetine sahip olma düzeyine ve biçimine göre belirlenmiş kategorilerdir. Burjuvazinin niteliklerini bugün en üst düzede ve en yalın halde temsil eden kesim, burjuvazinin üst tabakasını oluşturan tekelci burjuvazidir. Çünkü, tekelci burjuvazi, kapitalist dünyanın siyasetine ve ekonomisine egemen olan sınıftır.

Kapitalist toplumda, proleterler ile burjuvazi, adeta birbirinin varlık şartıdır; burjuvazi, ancak işçiyi sömürerek yaşayabilir. Burjuvazi ile proletarya kapitalist toplumun temel sınıfları, Burjuvazi ile proletarya arasındaki çelişkiler de kapitalist toplumun temel çelişkileridir.
tarihin rastladığı ve şahit olduğu en terörist ve gerici sınıftır. anti-tezi için;
(bkz: proletarya)
fransızca terim. 16. yüzyıla özgü bir kavram. şehirli özgür insanları ve toplulukları anlatmak için kullanılır.
terim zamanla, özellikle marxist görüşü savunanlarca kapitalist sınıf terimini yerine kullanılmıştır. bugünkü kullanımı ise, üretim araçlarına sahip olan kişilere yöneliktir. onlar adına kullanılır. hatta günlük dile de inmiştir ama o kullanım çok da doğru değildir. yani öyle her cebi dolu olana burjuva demek çok akla yatkın değildir.
Kent soylularıdır. toprak soyluları için (bkz: aristokrat)
türkiye'de modern anlamda oluşturulmaya çalışılmış ama oluşturulamamış sınıf. seksenlerde çeşitli ticari ve yasal düzenlemelerle türk burjuvazisinin oluşturulması planlanmış ve bu yönde çalışmalar gerçekleşmiştir. şimdi buraya bir virgül koyalım. burada komünist arkadaşlar bundan sonra yazdıklarıma tepki gösterebilir. bir şeyin farkına varmak lazım ki 1800 küsürlerdeki kapitalizm ile şu anki kapitalizm aynı değildir. üretim yönünden bakıldığında üretim araçlarını elinde bulunduran sınıfın elde ettiği parayı yeni yatırımlara yöneltmesi istihdamı artırır ve güçlü bir ülke olmak için gerekli olan şeyin yani üretimin devamlılığını sağlar. neyse bu çok farklı bir konu. bizde neden burjuvazi oluşmadı onu anlatmak lazım.

şu anda yapıldığı gibi zamanında da burjuva sınıfının oluşturulması için çeşitli düzenlemeler yapılmış ama bu düzenlemeler elde patlamıştır. neden elde patlamıştır. şu yüzden abi: yine şu anda olduğu gibi millet para kazanmış cebini doldurmuştur. yani bir kısım adamlar zenginleşmişlerdir. ancak zengin kültürünü edinemediklerinden, elinde olan parayı değerlendirememekten dolayı yalnızca zengin olarak kalmış; burjuva olamamışlardır. parayı alan adam istanbul'da yalılar katlar almış, ege sahillerinin marinalarında yat bağlayacak yer bırakmamıştır.
burjuvaziyi yalnızca zengin olarak tanımlamak avamlıktır. burjuva yatırımdan kazandığı parayı yeni yatırımlara yönelterek yeni işler kurmaya, var olan işleri büyütmeye, daha fazla insanı istihdam etmeye çalışır. elbet halvet halinde değildir. ama mesela yat alacaksa 60 milyon dolarlık bir yat almaz da gider 10 20 milyon dolarlık bir yat alır (rakam uçuk tabi ama örnek olarak verdim)
millet ihtiyacı olandan, hadi ihtiyaç demeyelim onlara çünkü yat bir toplumun %99.99999'u için bir ihtiyaç değildir, isteğinin, arzusunun da makul olanında karar kılmadığı için bu kazanılan paranın geri dönüşümü olmamıştır.

yani, en kaba tabirle, bu yüzden bizde burjuvazi oluşamamıştır.
kent soylu.
geçimini beden gücüyle kazanmayanların ve rahat bir yaşam düzeyinde olanları kaplayan sosyal sınıf. Sosyolojide, işçi sınıfı ile köylü sınıfının karşıtı. Burjuvazi kendi içinde üç gruba ayrılır.
1) Yüksek burjuvazi: Üretim araçlarını elinde tutanlar (Sanayi Devrimi’nden sonra bu gruba girenlere kapitalist sınıf adı verilmiştir).
2) Orta burjuvazi: Ülke ekonomisinin önemli kadrolarını oluşturanlar ya da serbest meslek sahipleri.
3) Küçük burjuvazi: Sanayi ve ticaret alanlarında orta ve küçük kadroları oluşturanlar ve kendi çıkarlarının yüksek burjuvaziyle orta burjuvazinin çıkarlarıyla bağlantılı olduğunu varsayanlar.
11. yüzyılın sonlarıyla 12. yüzyılda, Akdeniz ve Kuzey Denizi’nde ticaretin gelişmesini kentlerin yeniden doğmasına, kentten kente dolaşan “Burg”larda oturan yeni bir sınıfın (tüccar sınıfı) varlığını ortaya çıkardı. Burjuva sınıfı sermaye birikimini eie geçirerek güçlenince aristokrasi ve kilise burjuvaziye cephe aldı. Uzun çekişmelerden sonra aristokrasi ve kilise burjuvaziye zorunlu olarak bazı ödünler verdi. Burjuvalık bir vurttaslık sıfatı kabul edilerek, burjuvazi yönetime katılma hakkı elde etti. 17. yüzyılda Fransa’da aristokrasinin krallık üzerindeki baskıları karşısında krallık yönetimi burjuvazinin yanında yer aldı. Adalet, mülkiyet alanlarındaki sosyal haklar sürekli burjuvazinin lehinde gelişti. 1789’da gerçekleştirilen Büyük Fransız Devrimi burjuvazinin, aristokrasi karşısında kesin zaferiyle son buldu. 19. yüzyılda Avrupa’daki sanayi devriminden sonra burjuvaziye tepki oiarak el emeğiyle geçimini sağlayan yeni bir sınıf (proletarya) ortaya çıktı, özellikle büyük sermayeleri ve üretim araçlarını elinde bulunduran burjuva sınıfının son aşaması olan kapitalist sınıf Marx, Hngeis, Proudhon gibi sosyalist kuramcılar tarafından ağır eleştirilere uğradı. ikinci ve Üçüncü Enternasyonal, geniş halk yığınlarını burjuva karşıtı siyasal örgütlerde, düşüncelerde toplama başarısını gösterdi. Buna karşın burjuvazi toplumun sanat, edebiyat, hukuk gibi üstyapı kurumlarmda etkinliğini sürdürdü. Birinci Dünya Savaşı’na dek çeşitli ülkelerce proleter ihtilali girişimlerinde bulunuldu. Ancak ilk proleter ihtilali Birinci Dünya Savaşı’mn sonlarına doğru 1917’de Rusya’da Çarlık rejiminin yıkılmasıyla gerçekleştirildi.

Kaynak: http://www.yeniansikloped.../burjuvazi/#ixzz2ORUDN5wN
genelde bilinenin aksine, reform ve rönesans' ın insan kaynaklı temeli olmuş, 1789 fransız devrimi' nin başrol sınıfıdır.
avrupa' nın genel sınıflarının istatistiğini tutacak olursak;
1.1) soylular,
1.2) rahipler;
2) burjuvazi;
3.1) çiftçiler,
3.2) köleler olarak sınıflandırabiliriz.
1. kesim daha çok halkın her türlü emeğini sömürebilecek ve yönlendirebilecek yetkiye sahip bireylerden oluşuyordu. ( rahipler, kral ve ailesi, kralın 1. ve 2. derece adamları... )
2. kesim halkın aydınlanmış sanatkar ve zanaatkar kesimiydi.
3. kesim ise topluma sadece fiziksel anlamda katkıda bulunabilen bireyler kümesiydi.
tekrardan durumları ele alırsak, bugün bahsi geçen anlamından, geçmişte daha farklı bir çizgide seyretmiştir bu sınıf. ancak, sanayileşme sonrası bugünkü anlamını kazandı ve hak etti de.
biten el emekçiliği ve zanaatkarlık... sadece maddi çıkarlar hizasında işleyen bilim, edebiyat ve sanat; burjuvazinin yozlaşmasına neden oldu.
Vive le bourgeoisie !! meheh mıhıh mahah.

http://www.youtube.com/watch?v=eab_eFtTKFs
burjuvazi,
katletti içimizden ikisini
bu iki ölü ölmeyen ölümsüzdür!
burjuvazi,
kavgaya davet etti bizi
davetleri kabulümüzdür!
biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini,
biliriz öylece yaşamasını ölmesini
hepimiz - birimiz için,
birimiz - hepimiz için.
burjuvazi, tüccar sınıfı demektir. yani bir şeyleri alıp satan sınıftır(doğal olarak). ama öyle pazarcı gibi değildir. pazarcı eker, biçer, satar. ama burjuvazi ucuzu bulur pahalıya satar zengin olur. saygılar.
(bkz: plütokrasi)
"burjuvazi işçileri bölmek ve birbirlerine yabancılaştırmak için elinden geleni yapmıştır. onları etnik kökenlerine kadar bölmüş, kendi milliyetindeki patronlarıyla çıkarları ortakmış gibi göstermiştir."

işçileri kelimesi değişkendir. bence.
yerine birçok kesim gelebilir.

patron kelimesi de değişkendir ama açık açık yazacak yürek yok bende. *
kavgalarda aklıma gelen sınıf.

o denli kinliyim onlara, eğer yumruğun sıkılı ve aklımda patronların katlettikleri, önümde biri varsa, o yumruğun şiddetini tanrı Bile engelleyemez.

çocukların ölümünü engellemeyen tanrı, onu hiç engelleyemez.

ama o günün umudu ile yaşayan bir insanım işte.

o gün gelecek ve biz sizi canlı yayında yayınlayacağız.
ağaların sömürü düzenini yıkıp patronların sömürü düzenini yıkan sınıftır evet.

eğer işadamı vs. değilseniz sizi ilgilendiren durum yok arkadaşlar!
sömürülen yine siz.
türkiye'de yoktur.
nasıl yoktur?
basbayağı yoktur.
türkiye'de sınıf yoktur. senelerce komünizm gelecek diye milletin anasını siktiler. ne kadar amele berduş takımı varsa amerikancı olup komünüst dinsizlerle müğcadele etti, yersen.
işçi sınıfı var mı ki burjuva olsun.
geçiniz.

türkiye aveller ülkesidir. kullanışlı aveller ve şark kurnazları olarak sınıflandırma yapabiliriz mesela.
ya da yapamayız.
koy götüne gitsin.
Türkiye'de burjuva yoktur diyenleri görmemi sağlayan başlık.

bazen kendime ''ne anlatıyorsun AMK bu adamlara'' diye sormuyor değilim.
gerizekalı embesillerin burjuva yoktur olayına kafalarının basmaması normal.
git engels oku amk marx oku.
sınıf kavramı nedir ne değildir öğren sonra kafan alırsa şaşırırsın hobi olarak.