bugün

üretim araçları üzerinde belli bir sınıfın mülkiyetini insan hakları olarak savunan bir sistem olan burjuva demokrasisi bir sömürü düzenidir ve asla gerçek demokrasi olamaz. belli oranda özgürlükler tanıyan burjuva demokrasisi yalnızca sermayeyi savunan tavrı yalnızca sömürünün demokrasisidir, tıpkı günümüz emperyalist avrupasındaki gibi.

bu düzenden işçiler belli oranda sermaye birikiminden para alırlar. kazanılmış sosyal haklar ve belli oranda yaşam koşullarının geçtiğimiz yüzyıla göre iyileştirilmesi sömürünün yok olduğu anlamına gelmemiştir. bu yalnızca kapitalizmin kendini kurturmak için ve üretimin-tüketimin devamını sağlamak için yapılan bir eylemdir. bu sayede sermaye kendisini krizden belli oranda kurtarmıştır fakat sürekli kriz hali emperyalist-kapitalist sistem için devam etmektedir. ayrıca istediği anda tüm bu hakları geri alma yetisine sahiptir sermaye. ülke içinde ve tüm dünyada oluşturulmuş mali oligarşi düzeni içinde yaşamak zorundadır devletler ve ezilen sınıflar.

yapılan tüm iyileştirmeler, tüm reformlar yalnızca bir işçi aristokrasisini doğurmuştur batılı devletler fakat bu sömürünün gelişerek toplumları toptan köle etmiştir. burjuva demokrasisinin refahı yalnızca dünyanın küçük bir bölümünde savunulabilir. onun dışında tüm insan hakları palavradır.

bu tür demokrasiler yalnızca faşist diktatörlük dönemlerinde belli oranda savunabilir. çünkü burjuva demokrasileri küçük bir özgürlük tanır kitlelere. bu dönemde yalnızca onun getireceği yararlar düşünebilir fakat burjuva demokrasilerinin her an faşist diktatörlüklere dönüşebileceği unutmamak gerekir. bu tür demokrasiler karşıtı için;

(bkz: işçi demokrasisi)
demokrasi emperyalizmin uydurma bir yönetim biçimidir. herkes istemesine karşın ve ülkede demokrasinin olmasına rağmen ezilenler yine ezilmektedir demokrasi denilen sistemin 20. yy da nelere sebep olduğu aşikar ve 21.yy da nelere sebep olacağı da ırak ve afganistan işgalleriyle kendini belli ediyor.
feodalizmden kapitalizme geçişte burjuvazinin yalnız olduğu iddia edilemez, edilmememiştir de. lakin, ortaçağ avrupasında yeşeren komün anlayışının yunan sitesi dışındaki bir kent kavramını ve bu kentin de kentlilik gibi bir kavramı doğurduğu tarihsel bir gerçektir. burjuvazi zaten kentli demektir. dolayısıyla sanayi devrimi ve demokrasi adına yapılan ilerlemeler kentilik ölçüsünde yapılabilmiştir. burjuvazi yalnız değildir, hatta burjuvazi bunun kendi mücadelesi olduğunu bile gizlemiştir. lakin özgürleşme hareketlerinin sınıflı toplumu yıkmadığı bilakis sınıflar arası dengeleri değiştirdiği ve bunun için yapıldığı da aşikardır. eylemler halk kitlelerine ve dolayısıyla proeterlere yansımıştır, ancak ben proleter hareketi demeyi etik açıdan doğru bulmuyorum. zira o proleter sormaz mı sana o zaman neden hala sınıfların en altındayım ben diye, onun yüzüne bakamam ondan kabul edemem.
halk üzerinde egemen olan diktatörlüğü , halkın egemenlik yolunu gizlemek amacıyla ad verilmiş olan demokrasinin * olmayacağı konusunda haklı olan önermedir.
feodalizmden kapitalizme geçiş sırasında ve özellikle fransız ihtilalinde burjuva yalnız değildir. burjuvanın yeterli gücü yoktur ve bu nedenle aristokrasinin tasfiye edilişi salt burjuvaya ait değildir. marksist anlamda ve günümüzde de olmasa dahi ihtilal sırasında var olan şekliyle proleterya (les sans culottes) feodalitenin yıkılması sırasında etkin rol üstlenmiştir. ve ayrıca burjuva demokrasisi deyim yerindeyse tiyatrodur. seçim sath-ı mailine girmeye başladığımız şu günlerde bu konu çok daha fazla irdelenecektir.

fransız ihtilali bağlamında; (bkz: donsuzlar)
ve örneğin; (bkz: uc kagit ekonomisi)
kapital dünyanın kendi gibi piçleştirdiği bir demokrasi biçimidir, yoktur böyle bir demokrasi modeli. sadece ve sadece parayı, gücü elinde bulunduranları savunur, kollar. aslında buna kollamak demek de yanlış olur, çünkü; bu sistem bütün sosyal ve toplum mozaiğine ait parçaları, kurumları astronomik serveti olanlara satar peşkeş çeker. bu düzenin olduğu bir ortam da, bağımsızlığı tartışılmaz olan adalet sistemi bile satılabilir. günümüz türkiyesi bunun örneklerini çok görmüştür, banka hortumlamayı sektör haline getiren ve sırf bunun için banka kuran hortumcular a.ş şirketinin azaları sadece 3-5 ay hapis yatıp sonra miamide güneşlenirken, yokluktan, açlıktan dayanamayıp 4 dilim baklava çalan 2 çocuk yıllarca hapse mahkum edilmiştir. işte burjuva demokrasisi bu denli iğrenç bir olgudur.

daha çok şey sayardım ama herneyse, ayaüstü çaylak olmayalım.
doğru olmakla beraber acı bir gerçeğe işaret eden önermedir. çünkü demokrasi zaten burjuva icadıdır. siz sanıyor musunuz ki fransız ihtilali yapılmakta iken "haydin hep beraber halk için bir devrim yapalım" denmiş. fransız ihtilali ve onu müteakip harekatların tek amacı vardır, burjuvazi için hukuk elde etmek. yani o öve öve bitiremediğimiz mücadeleleri feodaliteye karşı, din adamlarına karşı yapan burjuvazidir. kentsoylulardır. çünkü ticari kazanç ile devlet nezdinde güçlenen burjuvazinin egemenler tarafından ezilmesini engellemek için kanuna nizama ihtiyacı vardı, bunu da 'özgürlük, demorkasi' gibi kitle kavramları ile elde etmiştir.