bugün

asla bulunamayan karanın oyunudur bulunması oynatana bağlı olan yemlemedir.grup olayıyla söğüşleme yöntemidir.gruptan biri bulur siz bi türlü bulamazsınız.
(bkz: tokatçı)
çok basit bir el hareketiyle yapılan,herkesin öğrenebileceği kağıt ketenpelesi.
istanbula ilk kez adım atanların, daha ilk günden istanbul a geldiklerini anlatan ve ceplerinden parayı kapan oyun.
bu tür tezgahlarda civardaki adamlara çok dikkat etmek gereklidir. siz bir kez kazansanız bile oyunun kuralı para bitene kadar oynamaktır. eğer kuralları çiğnerseniz civardaki adamlarda sizi çiğner.
sokak arası üçkağıtçılarının ekmek kapısıdır.
"bul karayı al babayı" şeklinde olması gereken oyun zira kimse karayı bulamamış ama herkes babasını bulmuştur.
(bkz: bul karoyu al parayı)
eskiden genelde eminönü gibi kalabalık yerleri mesken tutarlardı. çete olara çalışırlar, köyünden istanbula gelen cahil insanları kıskacı altına alırlardı. çok profesyonel taktikleri vardı. yere bir meyve kasası konur etrafında ki adamlar kendisinden. üç tane iskambil kağıdı adam el çabukluğuyla evet beyler bul karayı al parayı diye bağırırdı. çete elemanları karaya parayı basar devamlı kazanırdı. parayı hemen cebine kor köylüyü gaza getirirdi. gaza gelen köylü karaya parayı basar ve hemen kazanırdı taktik olarak çete elemanları parayı hemen verirdi. devamlı kazandığını sanan zavallı köylü ilerleyen dakikalarda bastığı tüm karaya bulamayıp. tüm parasını kaybederek. kafasından aşağı kaynar sular dökülerek şok içinde gideceği yere giderdi.
aklıma şark bülbülünü getiren dolandırıcılık yöntemi.

http://www.youtube.com/watch?v=LDAgm6VF1Vw
büyük dikkat gerektiren bir oyundur. bazen dikkat dağıtıcı şeyler karşınıza çıkabilir.

görsel
tam bir enayi avı.zamanında bende bu enayilikten nasibimi aldım.
Kemal sunal'ın oynadığı şark bülbülü filmindeki sahne ile akıllarımıza kazınmıştır.
bir gün londra'da gezerken böyle bir tip görmüştüm. hiç öyle el çabukluğu falan yoktu adamda, topun nerede olduğu çok kolay anlaşılıyordu. ama bu kadar basit olamaz, işin içinde bir iş vardır, diye biraz izlemeye koyuldum. 20 pound veriyorsun, bilirsen sana 40 pound geri veriyor, bilemezsen 20'ye geçmiş olsun. nedendir bilinmez, kimse doğru topu bulamıyordu. adam gözümün önünde 20 20 20 milleti, çoğu turist, epey düdükledi. ulan içimden atılmak geliyor, çok basit şundan bir 20'lik koparsam westminister gezisi bedavaya gelecek, diyorum. ama illaki bir olayı vardır diye uzaktan izleyip çözmeye çalışıyorum. galiba trick şuydu. adam yavaş yavaş, takip edebileceğin şekilde topların yerini değiştiriyor, sen doğruyu bildim diye düşünüyorsun, elini oraya götürürken son anda yine bir iki oynama yapıyor, milletin kafası orada karışıyor. yani benim gözlemim oydu. bu arada şov uzun sürmedi. adam birkaç kişiyi çarptıktan sonra polis geliyor diye yaygara yapıp hızlıca oradan toz oldu. öyle bir toz oldu ki hakikaten kayboldu adam saniyeler içinde. ben de ihaleye girmemiş oldum.