bugün

hava soğuk ve sert bir rüzgar esiyordu, işe gitmek üzere otobüse bindim. oturulacak bir yer bulamamıştım ama yaslanılacak bir köşe bulduğum için kendimi şanslı hissetmiştim. az biraz geçmeden burnum akmaya başladı ve yanımda bir markadan dolayı ağzımıza yerleşmiş, selpak diye adlandırdığımız aslı kağıt mendil olan, can simidim yoktu. burnum kaşınmış gibi yaparak, akan burnumu elimle çaktırmadan sildim ve yine hiç bir şey olmamış gibi elimi cebime soktum. ne burnumun akması nede yanımda kağıt mendil bulunmaması utanılacak bir şey değildi ama yinede bir yan kesicinin ustalığıyla gizliden gizliye yapıyordum işimi. sonra düşündüm benim durumumda olan herkes aynı şeyi yapıyordu. ve herkes aynı basitliği hissediyordu, içinden bir ses oğlum ne dandik adamsın sen nasıl olurda yanında mendil olmaz diyordu. benim içimde ki seste aynı şeyi söylüyordu bana. kafam bozuktu ve diklenesim tuttu o gerizekalı sese; peki ya ne yapmalıydım dedim, elimle hiç müdahale etmeyip, akmaya devam et, ağzımın içine kadar gir ve ben elimle sümüğümü silmeyecek kadar asil bir varlığım, akıyor ama hiç dokunmuyorum mu demeliydim, otobüs ahalisine baka baka. ben bu kadar sert ve mantıklı konuşunca birden susuverdi içinden gelen o ses. basit olayları beyninde bitirmiş bir insan olarak daha önemli şeyler düşünmeye başladım... tamam da şimdi başlığın konuyla ne ilgisi var diyeceksiniz, biraz gerçekçi olun eğer başlık otobüste burnu akan adamın dramı olsaydı bu entry'i okur muydunuz? ... * * *

tanım: sokaktan geçen her hangi bir anketör'ün size sorabileceği bir anket sorusu

(bkz: cinsel içerikli başlıkların daha çok okunması)
bir kişi için kılımı bile kıpırdatmam gibilerinden triplere sokacak tekliftir.
(bkz: sözlük yazarlarının itirafları) diye bi' şey var.