bugün

haklı bir soru !

denizanalarını bilirsiniz.
kendi doğal, simgesel ortamlarında zerafetle süzülürler, devinirler ve parıldarlar.
özellikle parıldarlar çünkü bu onların yegane silahıdır. zehirli olmayanlarının bile tek silahıdır. düşmanlarından kaçarken, ya da onları şaşırtmak için kullanırlar. ve karşılarındaki -varlık- neyse bir anda denizanasından yayılan ışığa aldanarak, hedefinden sapar.
ve organizmalarının %95'i sudur, su !

bir de cemaat psikolojisinin verdiği o rahatlıkla, zincir gevşeyince üslubu yavşaklaşan köşe yazarlar vardır. ta oradan erdem satma küstahlığında bulunurlar. özgürlük reçeteleri yazarlar. ama, çok azı -sürü- hangi tonda '-me-'liyorsa o ton da -me-'ler.
inanın, kırda-çimenlerde ayaklarını ve taşaklarını sere serpe uzatmış bir üslup ile yazdığını gördüm çoğunun...

tabi bir insanın hergün aynı -dil- sınırları içerisinde, aynı enerji ile en vurucu yazıları çıkarması zor iş.
ve inanın çoğu,
politik-sinema, sanat-müzik sosyolojisi ve tekno-kültür ile ilgili üç makaleden sonrasını çıkaramayacak halde. ve 'tıkanma'dan sonra memleketleri ile ilgili, işte ne bileyim eş, dost aile yazıları yazmaya başlıyor. dün kendi özgürlükleri için ülkeyi ayağa kaldıranların, bugün kendinden sonrakilerinin özgürlüğü söz konusu olduğunda girdiği hal ve tavırlar gerçekten endişe verici. zehirin bile artık panzehiri ile birlikte satıldığı bir devirde yaşadığımızı düşünürsek, bu duruma bile artık daha fazla şaşırmamak gerekiyor sanırım.

slavoj'un "devrim" ile ilgili o vurucu cümlesini hatırlatmakta fayda var;

" devrim ertesi gündür, devrimden sonraki gündür – ekmeğin dağıtılacağı, herkesin ortak sorunları çözmeye başlayacağı, ortak dile katılacağı gün "

ben, bu gevşeme lüksü ortamı koşullarının sağlandığı ve o duruma müsait hale gelmiş bir ülke göremiyorum henüz.

okyanuslar aşkına, nerede yaşıyorsunuz siz ?

bu ülkenin içinde bulunduğu keşmekeşin bir hayal ürünü olmadığına inanmanız için hangi felaketin olmasını bekliyorsunuz ?

el altından edindikleri otomatik silahlarla lise öğrencilerinin okulları basmasını mı, ya da şehrin ortasında insanların birbirini boğazlamasını mı ya da işsizlikten insanların marketleri yağmalamasını mı ?

ya militarizm'e hesap sorulduğu bugünlerde saflarınızı sıklaştırınız ya da bu sahte ibadeti daha fazla devam ettirerek "günaha" girip kendinizi de tanrınıza karşı rezil etmeyiniz.
güncel Önemli Başlıklar