bugün

evet, belki resmiyet kazanmamış ancak duygu ve düşüncelerin mantıklı ifadesidir bu, bir yazara ait.

önceleri duyardık, şike yapılmış, varmış, oluyormuş.. inanmak istemezdik, zira süpriz sonuçlar alınıyor bu da bizi heyecanlandırıyordu. nedense lig ortasında alınan süpriz sonuçlar lig'in son haftalarında bi istikrara yönelip favori takımların hep kazanmasıyla neticeleniyordu. du değil öyle zaten halâ.

şimdi herkesin futbol adına ne hissettiğini sorgulaması gereken dönem. bu ülke için. fenerli bjkli, cimbomlu, bursalı, trabzonlu farketmez. bu ülkede biz futbol adına artık eskisi gibi heyecan duyacak mıyız? bilinmezin verdiği o adrenalin yaşanacak mı eskisi gibi? yoksa içlerde hep bir soru işareti ve istemediğimiz sonuçla bittiğinde maçlar "acaba bu da mı?" deyip sîneye mi çekeceğiz?

futbol, futbol olmaktan çıkmış bir endüstri haline gelmiş. hem de astronomik paraların elden ele dolaştığı bir sistem olmuş. maçın kazanılıp kaybetmesi sana bana göre içsel bir durum. aşk sevgi bağlılık. iyide tuttuğun takımda oynayan oyuncun geçen sezon rakip takımdaydı? niye görmek istemiyoruz? adamlar bir figüran gibi çıkıp koşuyorlar sahada, birbirlerine doğru pas atıyorlar. bitmesi gerektiği gibi maçın skorunu ayarlayıp son düdüğü bekliyorlar. bu işte. daha fazlası değil.

bana anlatırsın 1950'leri, 60'ları, derim ki sana tamam. paranın olmadığı dönemleri, formaların sökük olduğu, sahaların toprak olduğu, takım otobüsünün bile bulunmadığı bir zamanı değerlendir, işte o vakit amatör bir ruhu göreceksin. gerçekten kazanmak için sahaya çıkan topçuları.

yok, inancım kalmadı benim ve bu ülke için futbol bitmiştir nazarımda. halı saha maçları daha çekişmeli geliyor artık. hala varsa, şikecileri futbolu katledenleri savunan yolu açık olsun.
sol frame' de görünce ahmet çakar beyanatı sandığım başlık.
-bakın beyler açık konuşuyorum