bugün

günümüz şartlarında insanları düşünmeye iten söylemdir. Hatt-ı zatında gün içinde çevrenizdeki insanlara bakın hemen hemen herkesin elinde 1000 liradan daha ucuz olmamak kaydıyla akıllı telefonlar. öyle pazardan falan değil en fiyakalısından kıyafetler. bütün lokantlar kafeler fast food yiyecek satan yerler hepsi tıklım tıklım.
onu geçtim sigara içen liseliler. yahu biz sigaraya hayvani zamlar yapılmadan önce sigara içerken harbi zorlanırdık lisede en adisinden içerdik. ama bugün bütün bir lise öğrencisi nasıl sigara alıyor aklım ermiyor. velhasılı kelam fakirlik makirlik yok bu ülkede. bunu siyasi anlamda söylemiyorum ama tarafımdan görünen budur. hemde en varoş semtlerde bile.
malesef sıradan insanlar borç ile gelen geçici refah artışına milli gelir artışının neden olduğu yanılgısıyla duruma baktıkları için, artan cep telefonlarını ekonominin büyüdüğüne kanıt olarak gösterebiliyorlar. oysa 2003 yılından günümüze ortalama büyüme oranı türkiye'nin uzun dönemli büyüme ortalamalarından çok çok farklı değildir kullanılan o kadar bol dış finansmana rağmen ki büyümede ortalamaya geri düşülüp düşülmeyeceğini asıl bu dönemin sonunda göreceğiz. ha bir fark var belki geçmiş dönemlerden, o da türkiye'nin nüfus artış hızının son 10 yıldır önceki dönemlere göre oldukça düşük olması. malum kişi başına milli gelirdeki artış hızı, milli gelirdeki artış hızı ile nüfus artış hızının farkına eşittir. bu da belki algılamada fark yaratmış olabilir ama o da bu dönemin icraatı değil, bu dönemin politikası "en az 3 çocuk". şu anda uygulanan ekonomik politikaların halk tarafından değerlendirilmesi malesef ancak yunanistan, ispanya, portekiz ve diğer dış borç sorunuyla boğuşan ülkelerde olduğu gibi bu politikalarda ısrar edilmesi sonucunda borçları arttırma imkanı azaldığında tam olarak yapılabilecek. (bkz: milli gelir artışı borç artışını karşılıyor mu)
bu ülke fakir diyenlerin cumartesş geceleri taksime çıkması gerektir. Ve tekrar düşününce doğru cevabı bulacağına inanıyorum.
güncel Önemli Başlıklar