bugün

sen onu geç de, bu dünyada en çok evsiz barksız, sokakta yatan, sağlık sigortası olmayan, hastalanınca ölmek zorunda olan adamın kapitalist abd´de de olduğunu biliyo musun yigenim?...

sosyalist kuralları benimsemiş almanya, hollanda, fransa...brezilya´yı bi yana bırak, biraz da bu ülkelerden bahset kardeş. bak almanya mesela geçen yıl 300 milyar euro cari fazla verdi, bu öyle büyük bir para ki, türkiye´nin bütün dış borcunu neredeyse bi zikmede ödüyo...

öyle çocukca sosyalizm düşmanlığı yapmayı bırakalım, haticelerden diil neticelerden bahsedelim, bence öylesi daha iyi.
Komik.. 10 sene önce dünyada örnek gösterilen 2 ekonomiden biri idi..

1. Ekonomi ide bizidik..

Sattık sattık sattık.. Taki satamayana kadar..

Türkiyedeki varlıkların sanırsam 100 de 5 i katarlıların elindedir...
karşı argümanları okurken beynim dağlandı.

solculara bunları anlatmanın yolunu yordamını 3 yıldır bulamadım. yoruldum patron, yoruldum *

devlet fabrika açsın, istihdam yaratsıncı kafaya pek bir şey anlatmak mümkün olmuyor.
brezilya'nın sosyalizm değil abd belasıdır.

şimdi öncelikle amerika birleşik devletleri'nin olduğu bir kıtadan bahsediyoruz. kıtayı gözünün önüne getir. abd ortada değil mi. abd'den sonra aşağısı çöp, abd'den üstü zaten bi kanada bi alaska onları sayma aynı menfaat doğrultusundaki devletler. diyeceğim şu, abd kendi kıtasında hiçbir zaman güçlü bir devlet demiyorum dikkat edin; güçlenmek isteyen bir devlet, güçlenme çabaları olan bir devlet, bu potansiyeli içinde barındıran bir millet istemez. bu söz konusu değildir ki abd kaç bin km ilerideki kendisi ile uzaktan yakından hiçbir alakası olmayan ama ne olur ne olmaz diye demokrasi götürdüğü ülkeleri biliyoruz. orta hatta uzun vadede potansiyel en ufak bir menfaat abd'yi orada bitiriyor maalesef. peki böyle olan bir ülke hiç kendi kıtasındakileri boş bırakır mı kendisi ile toprak bütünlüğü olan devletleri es geçer mi. tabi ki de oralara müdahale edecek. güney amerikanın büyük bir bölümünü oluşturan, toprak bakımından iki büyük devleti brezilya ve arjantin. bu iki devlette çolak. adeta sağ kolu ve sol bacağı yok. bu kasıtlı yapılan bir şeydir. abd'nin yıllardır süregelen planının parçasıdır. çeteler, mafyalar, uyuşturucu kartelleri, kadın-çocuk istismar çeteleri aklınıza ne gelirse. siz bu ülkelerde polisseniz zayıfsınız ama çetelerden birine üyeyseniz daha güçlü ve itibarlısınız. kendi kıtasındaki milletleri bu ve buna benzer durumlarla yıllardır oyalayan ve bu saye de ekonomik, siyasi ve sosyal olarak geri kalmasını sağlayan sorumlu ülke abd'dir. yok sosyalizmmiş, demokrasiymiş, liberalizmmiş; 'izmleri geçiniz bunlar boş laflar. abd'nin müdahalesinden sonraki merhaleler bunlar. o ülkelerin başlarına sardığı çoraplar. ille bir şeyler söylenecekse öncesine bakmak o konuları tartışmak lazım.
doğrudur, teorik tipler çok, sağda da çok, solda daha çok...sosyalizm kitaptan diil hayattan çıkan bir rejimdir. çok basit şeyler üzerine döner, biz bunu almanya´da görürüz. mesela büyük süpermarket zincirlerine devletin "bak koçum benim şu kadar işsizim var, bu adamların senden alışveriş yapacak paraları yok, ve senin de bana şu kadar milyon euro vergi borcun var, sen bana bu borcunun yüzde 40-45´ini bira, ekmek,yumurta, şarap, peynir babından hibe et - ki tonlarca gıda maddesi yapıyo bu- ben de senin vergi borcunun bi kısmını siliim " demesi çok zor bişey diildir.

adama parası yoksa bir kart verirler, bizim türkler hep o kartın peşindediler- mavi renklidir bu kart- devletin işsizler için açtığı süpermarketten alışveriş yaparsın. benim param var ben yapamam, ama buralarda tanıdığım birkaç kişi var, adamların arabaları yok, bana paganviodio bizi şu markete götürür müsün, alışveriş yapıcaz da, derler, ben de onları o işsizler marketine götürürüm.

bu, almanya´da bugün yok 45 yıldır falan varmış.

o markette senin normal şartlarda 9,99 euro´ya aldığın şarap resmen 30 cent !! 30 tane taze yumurta normalde 2,5 euro orada 20 cent...meşhur fransız peyniri cheddar normalde 4 euro orada 40 cent, falan...adamların oturdukları yerler bedava, otobüs kartları var, yüzde 85 daha ucuz bi de ceplerine devlet 1000 euro´nun üzerinde para koyuyo, vallaha da ellerinde benden daha fazla para kalıyo...

yani bunları organize etmek zor bişey diil ki...organize meselesi. brezilya bunu organize edememişse, bunun suçlusu neden sosyalizm olsun ki?...almanya bunu oturtmuş bu sistem oturmuş...

ama mesela bak, o işsizlere iş bulma kurumu iş bulur da onlar da çalışmaya gitmezlerse, o yardımı keser, o komlikleri de geri alır. bi de o var. icabında seni mesela demiryolu inşaatında çalışan adama 5000 euro falan aylık verirler, ağır iş çünkü, aylık 5000 euro´dan iş yapabilirsin, öyle bi iş bulurlarsa...

sonra alman iş bulma kurumu bi şirkete adam gönderirse, o şirket o adamı işe zike zike almak zorunda...öğrenme zamanları belirlenmiş, herşey sisteme bağlanmış...bi işi 3 ayda öğrenirsin, yani işveren seni en az 3 ay çalıştırmak zorunda. sonra işten çıkartırsa, devlete hesap vermek zorunda, icabında işverenin başı belaya girer, sonradan o işe aynı kaolibrede başka bi adamı, bi arkadaşı ya da tanıdığını alırsa... burada bi inşaat şirketine alman devleti 150 bin euro ceza kesti, sen niye bizim adamı keyfi olarak işten çıkarttın, diye...gazetelere çıkmıştı, oradan biliyorum.

yani demem o ki, sosyalizm de kapitalizm de organize meselesi...sizin kitaplarda okuduğunuz gibi olmuyo o işler, pratikte çalışılmış, pratikte, teoride olmayan hatalar gözlemlenmiş, o hatalar giderilmiş, sistem tıkır tıkır çalışıyo. kimse mağdur olmuyo.

yani bütün bu işler organize meselesi, bunu organize etmek mutlaka bikaç yıl sürmüştür, ama brezilyanın yapamadığı organizasyonu almanya, fransa yapmış...

mesela fransa, polis memurlarından, bürokrat memurlardan hayat boyu elektrik ve su parası almaz, devletin bağladığı interneti kullanırsa, telefon, internet parası da almaz. adamlar bunları organize etmişler...

yani brezilya sosyalizm i nasıl uygulamış bilemiyorum ama, almanya´da uygulanan sistemden herkes memnun aslında. ki atla deve falan diil, denletin kurumlarını işe yarar bir biçimde organize etme meselesi. bunu yaptın mı sistem gayet de güzel işliyo.
Sosyalizm devlet fabrika acsin degilmis. Almanya, hollanda,fransa sosyalizmi en iyi uygulayan ulkelermis.

Paralel bir kurgu evrende oyle olabilir.ama icinde yasadigimiz gerceklikte bunlar tamamen zırvalik.hayal urunu.olmayan şeyler *

Bu sayilan ulkeler kapitalizmin yarattigi ve halen yaratmakta oldugu refahi yasiyor. Sosyal devlet ve sosyalizmi birbirine karistirmamak lazim.zeki olmaya oradan baslayalim.
ya kardeşim, hepinizin yazdıklarında doğru olan şeyler var, ama yanlış olan şeyler de var. bu almanya´da tanıdığım afet bir kadın var, kadın benden yaşlı, erkek arkadaşı var, ama aramız çok iyidir, kadının ismi charlotte, hatun yeşil gözlü kızıl saçlı bir afet, bir davette tanışmıştık, oturduğum şehirde devletin üst kademe memurlarından biri. kadın sosyalist, alman sosyalistleri de bildiğiniz üzre, "dişli" sosyalist olurlar.

en güzelini bana bir gece erkek arkadaşıyla birlikte şarap içtiğimizde charlotte anlatmıştı.

kadın dedi ki "bak paganviodio, sosyalizm zenginden zengini incitmeden alıp fakiri doyurmayı becerme sanatıdır. zengini incitirsen, tasını tarağını toplar, fabrikayı güney afrika´ya taşır, sana da binlerce işsiz bırakır, onu istemezsin, onun da bu işler olurken bi karı olması lazım. bunu gözettiğin sürece karşılıklı da bir dürüst duruş sağlanırsa - bak o kadar yazmışsınız hiçbiriniz dürüstlük faktörünü gözönüne almamışsınız, sosyalizimin işlemesi tamamıyla dürüstlüğe bağlıdır, halkına damlatırken çavuşesku gibi kendine kocaman bi saray yaptırırsan, o halk tabii sana zaman içinde ayar olacaktır- herkes mutlu olur." dedi kadın.

e söylemeye lüzum yok...almanlar dürüsttür. bu düzenin yürümesinin en önemli sebebi de almanların dürüst adamlar olmasıdır. fransızlar da çok dürüsttür.

o charlotte´nin bi arkadaşı var, o da çok güzel bir kadın, charlotte´nin astı, charlie onun şefi yani. bunlara altı kişi her ay işsizlere- burada böyle büyük ortamda 11 bin 12 bin işsiz var- verilmek üzere her ay 26 milyon euro para geliyomuş. ben ona sormuştum, türküm ya, ya dedim, bu 26 milyon euroyu siz 6 kişinin ortak resmi hesabına mı gönderiyolar?...dedi, evet... dedim, sizin aklınıza hiç o 26 milyon euro´yu iç edip honolulu´da bi villa satın alıp o paradan geçinmek gelmiyo mu? - ki adam başı bayaa 4,5 milyon euro falan para yapar-

kadın dedi, paganviodio, benim maaşım gayet iyi kardeşim, kızlarım burda okuyo, erkek arkadaşım burada, charlie burada, sen buradasın, daha bir sürü arkadaşım burada, kendi dilimi konuşuyorum, çocukluğumdan beri tanıdığım fırıncıdan ekmek alıyorum, o parayı hem bana yar etmezler, hem de ben öyle bişey yapsam mutlu olmam. sonuçta öyle bişey yapsak, almanya´nın umurunda bile olmaz, derhal bir 26 milyon daha gönderir, ve yeni 6 memur daha atar, beni de tüm dünyada arattırırlar, kızlarıma hayatı zindan ederler, onlara kazandıklarından fazla bişey gönderemem, gönderirsem, gel bakiim bu parayı sana anan mı gönderdi, sen normal şartlarda böyle araba alamazsın, derler...sonuçta kaybeden biz oluruz...

demişti...

e yani bütün sistemler insanlar üzerinden yürür. sistemi işleten insanlar nasıl insanlardır, o çok önemlidir. doğrudur, binali yıldırım gibi bir adam olsa, o koltukta 5 yıl oturur, milletten büyük paralar çalar. sonradan ama onun da ensesinde boza pişirirler, almanya çok da "sert" bir ülkedir. adam neden herkesle hukuk anlaşması imzalamış?...öyle bişey yapan adam kaçarsa kaçtığı yerde onu enseleyip almanya´ya geri göndersinler, diye.

sonuçta, almanya doğrudur kapitalist bir tarafı olan ama sosyal kısmını da hiçbir zaman elden bırakmayan bir ülke olagelmiştir. fransa böyle konularda almanya´dan daha sosyal bir ülkedir, fransızlarda aynı buradaki suserlar gibi almanya´ya siz de kendinizi sosyal devlet sanıyosunuz, derler.

batı avrupa devletleri sosyalizmin konusunu gayet iyi anlamış devletlerdir. abd gibi diildirler. almanya´nın en zengin adamı 1,5 milyar euro kişisel serveti olan bir adamdır - ackerman, deutsche bank´ın eski yönetim kurulu başkanı...e 1,5 milyar euro abd´de normal borsa broker´ının cebinde de var. bi de banka sahiplerine bak...bill gates´e bak, zuckerberg´e bak, fransa´da almanya´da o kadar zengin olamazsın. sana finanzamt´ın diyeceği şey "n´apcan lan 45 milyar euro´yu, al sana 1 milyar euro bırakıyorum, bu para senin sülalene yeter, geri kalan 44 milyar´ı bana verceksin" olacaktır.

entry´i gene charlotte´nin o gece bana söylediği çok veciz bi sözle bitirelim. bak, dedi, paganviodio, bu para dediğin şey, otobüs gibidir. bi adam düşün 9 tane otobüsü olsun. birini kendisi kullanıyo olsun. ama garajda halen daha 8 otobüs var. o otobüslerin de bi işe yaraması herkes için daha iyi olmaz mı? biz o sekiz otobüse şoför buluruz, muavin buluruz, otobüs makul fiyatlara yolcu taşır, insanlar yararlanır, lastiği patlar, lastikçi para kazanır, otobüse güzel dvd sistemi kurulur, elektronikçi para kazanır, motoru bozulur, oto sanayiiciler para kazanır, otobüsü şoför yıkatır, oto yıkamacılar para kazanır.

o 8 otobüsün garajda durmaması, durmasından çok daha iyidir, hem adam para kazanır, hem toplum kazançlı çıkar, demişti charlie.

sosyalizm, benim anladığım manada tam olarak böyle birşeydir, işte.