bugün

sulu darı hamurundan yapılan koyu içecek.
kesinlike vefa bozacısında icilmesi gereken, içine leblebi atınca tadından yenmeyen icecek
yonca evcimik'in "bir bardak, iki bardak, olmaz olmaz üç bardak" sözlerine sahip bir şarkısı.
"neden yazında satılmaz?" denilebilecek, leblebilisi daha bir makbul olan katı-sıvı karışımı, insanın içtikçe içesini getiren bir içecek. sevmeyenler ise sevenler kadar nettir. " ayy iğrenç "dedikleri zaman iş bitmiştir, ağızlarına sürmezler.
BOZA
--------------------------------------------------------------------------------
Bulgur yerine darı, arpa ya da bulgur- darı karışımı da kullanabilirsiniz.

Malzemeler :
2 bardak bulgur
21 bardak su
2 çorba kaşığı un
½ bardak yoğurt
½ tatlı kaşığı kuru maya
2,5 çorba kaşığı şeker
½ çorba kaşığı vanilya
2 çorba kaşığı tarçın

--------------------------------------------------------------------------------
Hazırlanışı :
Bulguru büyük bir tencereye koyup 12 bardak su ile üzeri kapalı olarak oda sıcaklığında 1 gece bekletin. Kısık ateşte 2 saat pişirin. Mutfak robotuna koyup çekin ve süzgeçten geçirin. Karışımı buzdolabına koyun.

Süzgeçin üzerinde kalan bulguru yeniden tencereye koyun ve 8 bardak su ilave edip kısık ateşte 1 saat daha pişirin. Süzgeçten geçirip buzdolabına koyun.

Unu küçük bir tencereye koyup üzerine 2/3 bardak su koyun ve kısık ateşte sürekli karıştırarak koyulaşıncaya dek pişirin. Ateşten alıp içine 2 çorba kaşığı şeker koyup eriyinceye dek karıştırın. Ilıyınca içine yoğurt katın.

Mayayı ¼ bardak ılık suda ezip 5 dakika bekletin ve yoğurt karışımına katın. Ilık ortamda 30 dakika bekletin.

Mayalı karışımı ezilmiş bulgura ekleyip oda sıcaklığında yaklaşık 1-2 gün bekletin ve ara sıra karıştırın. Vanilya ve kalan şekeri ekleyip şeker iyice eriyinceye dek karıştırın. Tarçınla servis yapın.

Bu karışım buzdolabında 2-3 gün bekletilebilir.
12 kişilik

http://www.bigglook.com/b.../tarifler/icecek/boza.asp
ankara:akman
istanbul vefa
sakarya:ali koka
bilecik :soydan şehirler ve boza içilecek mekanlar.
seyyar satıcıların balıkesir'in edremit ilçesinde kışın her akşam dolaşarak sattığı içecektir.
bazı kişilerin neden sevmediğine anlam veremediğim, sedef beyaz renkli, yoğun, hafif ekşimsi ama aslında tatlı olan, kışın geceleri 'boaaazaaaaaa' şeklinde bağırarak satılan içecek. çok da faydalıdır.
katı içecek. sevilir, tarçınla güzel olur.
en ideal içim şekli balgam kıvamında olanıdır. * *
tuzsuz sıcak leblebi ile iyi giden içecektir.genelde göçmenlerin üretimini yaptığı bir içecek türüdür.özellikle prizren yöresinden göç edenlerin% 90 lık kadar bölümü bu iş ile geçimini sağlamaktadır..
kıvamı balgam ile özdeşleştirilemeyecek kadar akıskandır.öyle olsa boza ve yudum kavramı olmazdı.
(bkz: booozaaaaaa)
Boza; darı irmiği su ve şekerden üretilir.
Bünyesinde A ve B vitaminlerinin dört türü ile C ve E vitaminleri bulunur. Boza, mayalanması sırasında laktik asit üretir. Ender gıda maddelerinde bulunan bu asit çok değerli olup, hazmı kolaylaştırıcı etkisi vardır. Süt yapıcı özelliği nedeniyle hamile bayanlara ve vitamin kaynağı olarak sporculara tavsiye edilir. Kolera hastalığının tedavisinde son derece etkilidir.

Boza; mayalı ve gıda bakterilerinin yaşadığı bir içecek olduğundan koruma şartları çok önemlidir.
Bu nedenle hava alabilen, sağlıklı cam şişede satışa sunulmaktadır. Şişelenmesi sırasında fermantasyonu devam eden bozanın çok hızlı tüketilmesi gerekir.

2lt., 1 lt ve 0,5 lt. olarak Vefa Bozası seçkin iş yerlerinde özel mermer küpler içinde ve özel ambalajlar ile satışa sunulmaktadır.

BOZA

Sonbahardan kışa geçişin en önemli işaretidir boza. Sokaklardan el ayak çekilince akşam saatlerinde şu sesi duyarsınızBooozaaa...Vefa Bozası...;

içeri adım attığınız an iki şey dikkatinizi çeker:Kısa boylu mermer küpler ve genzinize yerleşen o keskin,nemli,ekşimtrak koku.Aslında bilenler bilir: Bütün mayalı içkilerin yapıldığı ya da bekletildiği yere sinmiş olan kokudur o; damakta belli belirsiz kendini gösterse de içerken anlaşılmaz.Mermer küpler ise,Vefa Bozacısının tescil edilmemiş alamet-i farikası.Soğuk bir kış gecesi sürprizi...

içinde binbir çeşit vitamin ve güç verici nesnenin bulunduğu, günümüzün sofistike içeceklerine rağmen sıradan, yapımı son derece basit boza, istanbulun en eski semtlerinden biriyle özdeşleşip, 130 yıldır Vefa Bozası adıyla şöhretini sürdürüyor.

Bir görüşe göre boza, bilinen en eski içki olan biranın ilk hali. Bir Anadolu içkisi olan üzüm şarabından daha eski bir geçmişe sahip. En eski yazılı kaynaklara sahip Mezopotamya (Sümer) ve Mısır uygarlıklarında üretilen birayla boza, hemen hemen aynıdır. Bira hammaddesi olarak kullanılan malt ekmeği, suyla ezilip bulamaç haline getirilir. Karışım mayalanmaya bırakılır. Böylece alkolle birlikte süt asiti de ortaya çıktığından, sözü edilen bira bozaya benzer. Türkiye’de genellikle darıdan yapılan boza, başka ülkelerde yapıldığı yerin başlıca ürününe göre mısır, arpa, çavdar, yulaf, buğday, kara buğday, arnavutdarısı, gernik gibi tahılların unu, bazen da pirinç ve ekmek, nadir olarak da kenevir unu ve karamuk mayalandırılarak yapılır. Kepeği alınmış darı unu kazanda kavrulup, yumruk veya tokmakla dövülerek suyla hamur haline getirilir. Belli bir kıvama ulaşan bu karışım elekten geçirilir. Eski boza veya hamur mayası ile mayalandırılarak serin yerde 3-7 gün dinlendirilir. Şeker veya pekmezle tatlandırılarak içilir. Ülkesine göre alkol oranı % 2-6 arasında değişir.

Boza, Mısır ve Kuzey Afrika sahilleriyle Akdenizli tüccar gemiciler aracılığıyla batıya, Hazar Denizi güneyinden doğuya, Asya içlerine ve Çin iran ve Afganistan a, Kafkaslar dan kuzeye, Volga havzasına doğru geniş bir coğrafyaya yayılır. Balkan ülkelerinin hemen hepsinin milli içki olarak sahiplendiği bozanın Balkanlar a gelişi ise, iki farklı öyküye dayandırılır. ilkinde, Orta Asya dan kalkıp XI. Yüzyılda Karadeniz in kuzeyinden Balkanlar a kadar geniş bir bölgeyi ele geçiren Kıpçak Türklerinin, bozayı da kültürlerinin bir parçası olarak bölgeye taşıdığı savunulur. ikincisinde ise, horasanlı savaşçı dervişlerden Sarı Saltık yer alır.Horasan dan gelip Anadolu da Hacı Bektaş a bağlanan Sarı Saltık, Rumeli ye yerleşen ilk Müslüman Türk toplulukları da yönetmek üzere, 1263 yılında Babadağı na, bugünkü Dobruca ya gelir. Horasan da öğrendiği bozacılığın bölgede yayılmasına da önayak olan Sarı Saltık, bozacı esnafının piri sayılır.

En şiddetli yasakların yaşandığı IV. Murad ve IV. Mehmed dönemlerinde istanbul da 300 dükkanda 1005 bozacı çalışırdı. Sarhoşluk vermeyecek kadarı nı içmek helal sayıldığından, meyhaneler, yüksek alkollü tatarbozası satan bozahanelere dönüşür ve bir laf türer: Meyhaneciye sormuşlar şahidin kim diye, bozacı demiş. içki yasağı III. Selim döneminde de sürer.Bu dönemde bozahaneler artık iyice ayak takımının işgali altındadır. Okuryazar takımı, hanımlar, beyler ve aileler bozahanelerden elini eteğini çeker. 93 Harbi olarak da anılan Osmanlı-Rus Savaşı (1876) nedeniyle Rumeli den istanbul a yapılan yoğun göç, bozacılık tarihinde bir dönüm noktası olur. Savaştan hemen önce, Karadağ sınırındaki Prizzen kasabasından istanbul a gelen Arnavut genci Sadık, bir süre mahalle aralarında seyyar bozacılık yaptıktan sonra, kentin eğlence merkezi olan Direklerarası ve Şehzadebaşı na yakın, Vefa semtinde bir küçük bozacı açar. Sadık Efendi, iki yenilik getirir bozacılığa: Birincisi, o dönemin en meşhur bozacısı, Taksim deki Tevfik Efendi den aldığı bozayı bir süre bekletip üzerinde biriken suyu döktükten sonra satar. Benzerlerinden daha saf, kıvamlı ve nefis hale gelen bu tadın şöhreti kısa sürede yayılır. ikincisi ve en önemlisi, o zamana kadar boza, ilkel yöntemlerle üretilip saklanırdı. Bunun için kullanılan ahşap fıçılar, bozayıda etkileyen kötü kokular yayardı. Prizrenli Sadık, bozayı kendisi yapmaya başladıktan sonra fıçı yerine mermer küpler kullanmaya başlar. Genç bozacı ayrıca dükkanını çeşit çeşit kepçeler, güzel bardaklar, şık tarçın ve leblebi kaplarıyla donatır, tadını iyice geliştirdiği bozanın orada içilmesini bir zevk haline getirir. Bir hatırlı müşterinin saraydan öğrendiği meşrubat tarifleri, genç bozacının talihinde yeni bir sayfa açar. Böylece dükkanda, yılın belli aylarında satılan bozanın yanı sıra limonata, şıra, bazı şerbet türleri, dondurma ve salep de satılır. Prizrenli Sadık ın şöhreti kısa zamanda istanbul un dört bir yanına, ağızdan ağıza yayılır. Dükkan, Vefa dışından da gelen seçkinlerin uğrak yeri olur. Prizren deki kardeşi ibrahim i de istanbul a getirterek müşteri yükünün altından kalkmaya çalışır. Zamanla hacca da giden iki kardeş, Hacı Sadık ve ibrahim Biraderler olarak anılmaya başlar. Cumhuriyet döneminde Soyadı Kanunu yla Vefa soyadını alan aile, sonraki kuşakların mesleği teknolojik yeniliklerle sürdürmesiyle markalaşır. Belki de bu nedenle, istanbullunun meyveden evvel, kahveden sonra ikram ettiği harup, koruk, demirhindi, ahududu, gül, gelincik, vişne şerbetleri tarihe karışırken boza yaşar.

Eskinin istanbul unu elinde güğüm, belinde bardaklık, akşamları sokak sokak arşınlayan Arnavut bozacılar, plastik bidon içinde boza satan Anadolu delikanlılarıyla yer değiştirir. Bilinmez, satıcı belki de kendi yaptığı bozayı satar ama sesi hep aynı yanık tonda çıkar; Booozaaa...Vefa Bozası!...



Evde Boza Yapımı

Malzemeler
3 bardak bulgur
2 kahve fincanı pirinç
3 bardak tozşeker
1 bardak eski boza ya da kibrit kutusu büyüklüğünde maya geniş bir kap

Yapılışı
Bulgur akşamdan bol su ile ıslatılır. Ertesi gün bulgur ve pirinç iyice ezilinceye kadar pişirilir. Mikserle çırpılır ve ince süzgeçten geçirilir. Bu karışım hafif ateşe konulur. içine şeker katılır ve eriyinceye kadar karıştırılır. Sonra ateşten alınır. Bir yerde ılınmaya bırakılır. Arada bir karıştırılır. Ilındıktan sonra içine eski boza ya da ılık suyla ezilmiş maya katılır. iyice karıştırılır. Bu karışımın ağzı kapatılarak, 20-25 derecelik bir yerde, ara sıra karıştırılarak 2-3 gün bekletilir. içinde göz göz hale gelmiş kabarcıklar görülürse olmuş demektir. Serin bir yere alınır. Soğuk servis yapılır. isteğe bağlı olarak üzerine sarı leblebi ve tarçın ilave edilir.
Afiyet olsun

kaynak : http://www.vefa.com.tr
bende bir keresinde boza yapmaya heves etmiştim arkadaşlar. * bulguru suyun içine koyup kapağını kapattım şişsin diye. neyse kapağı kapattım kaldı öle. gel zaman git zaman mutfağa giriyorum garip bir koku uzun bir süre dert etmedim mutfaktan çıkmak ile sorunu çözüyodum kendimce. sonra bir ara sokaktan bozacı geçti (ramazan ayı idi sanırım) 'booozaaaaaa' diye bağırıyodu, 'hastır lan' dedim kendi kendime. mutfağa girdim bir baktım tencere duruyo öle beni bekliyo. kapağın bir kaldırdım, aman yarabbim o ne koku, öffff. artık çürümüşmü, kurtlanmışmı ne diyim. hemen tencere ile birlikte çöpe attım ama kokusu halen burnumdadır. ben tecrübeliyimdir kurufasülye ıslatıp onuda unutmuşluğum var. (bilen bilir oda kötü kokar) ama şu kadar söliyim suda unutulmuş bulgur kadar kötü kokan bişi olmaz, olamaz. * * *
eksi fakat tatli, tapsak fakat lezzetli icecek desen deyil yiyecek desen oda deyil...
kislari genelde ramazan aylarinda tüketimi bol olur, yerken insanin icine bir hosluk degisik bir his birakir sogul degildir yerken üsütür...
bir zamanlar istanbul...

saat gece yarisini gecmektedir, istanbul sokaklari sessizdir, sessizligi bozan iki sey haricinde: miyavlasan tirmalasan kediler ve de "booooozaaaaa" diye sinsi ama hafif yuksek sesle bagiran seyyar bozaci. sessizce bir evin penceresi acilir sokaktaki. biraz utangac biraz magrur bir eda ile "bir litre boza ver bize" diye fisildar daha henuz sicacik ask yapilmis evin beyi. boza pencereden sarkan icinde boza ucreti olan sepete konur ve yukari cekilir. evin beyi goz kirpar. bozaci gulumser, yoluna devam eder. "booooozaaaaa!"

(bkz: turk icecekleri)
reklam, slogan gibi kaygıları olmayan içecektir. müşterileri kemikleşmiştir hep aynı insanlar alırlar. pazarlama sektörünün bulaşamadığı içecektir. "bozaaaa" diye bağırılarak satılır.
Yakın bir dönemde, AB üyesi ülkelerde göğüsleri büyüttüğü yayılmış ve üretildiği Bulgaristan'a yoğun talep olmuş olan ekşimtırak içecek.
ankara akman, üstüne yoktur...
eskişehirin karakedi bozacısını akla getirir.
1 su bardağındaki besin değerleri;

- 3,5 g protein
- 0,5 g yağ
- 57,5 g karbonhidrat
- 29 mg kalsiyum
- 97 mg fosfor
- 1 mg demir
- 1 mg sodyum
- 6,9 iu a vitamini
- 1,16 mg niasin-
- 0,09 mg tiamin

ve C vitamini şeklinde olan gıda maddesidir.

boza, kıvamı katı olsa da kesinlikle sıvı bir gıda ürünüdür.

dip not: bu veriler eskişehir karakedi bozacısı'ndan alınmıştır.
tapılası içecek. leblebi ve tarçınla daha da nefisleşir.
hakkında en güzel tanımı gürse birsel'in yaptığı içecek.

akılda kaldığı kadarı ile, boza yeryüzünde reklama, slogana ihtiyaç duymayan tek içecektir.ne colalar, ne de gazozlar gibi, ''buz gibi'', ''eğlencenin tadı'' şeklinde sloganlara ihtiyaç duymaz. sadece boza diye satılır. sadece boza.
ekşiyince güzelleşen başka bir karışım var mıdır ? ekşi ayrandan önce gelir boza.
Boza, darı irmiği, su ve şekerden üretilen bir kış içeceğidir.
vefa bozası cocukluguma damgasını vurmus lezzettir.
o donemlere dair hatırladıgım rahmetli mehmet dayının (mehmet vefa) akrabamız olması nedeniyle istanbuldan her gelısını sabırsızlıkla bekledigim bidon bidon boza ve leblebilerle geldiginde evin içinde bayram coşkusu yaşamamıza vesile oldugu zamanlarda keyifli sohbetler bozaya eşlik ederdi..
eski tadı bulamamak üzücü olsada boza ille vefa olmalı ,daima..