bugün
- anın görüntüsü18
- yigitzsche17
- icardi190511
- psikoloğa gitmek mi içki almak mı14
- evlenmek istememek ama yalnızlıktan da sıkılmak22
- junkman13
- sözlük kızlarının elleri şuan napıyor sorunsalı14
- erdoğan'dan sonraki başkan19
- başıboş köpek sorunu25
- görümceniz sizi engellese ne yaparsınız14
- çok fazla çirkin erkek olması13
- erdal beşikçioğlu'nun öğle yemeği24
- sexting haram mıdır24
- sophie dee'nin memeleri11
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri11
- kurtlar vadisi pusu rezaleti11
- aleyna tilki nin annesi12
- cengiz ünder'in bıyığı12
- ölmeye karar vermek19
- erdal beşikçoğlu'nun işçilerle yemek pr çalışması10
- mehmet şimşek'in türk milletine yerel halk demesi15
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- sağlıklı cinsel bir yaşamım var neden konuşuluyor12
- motorcu fırlama hafif demir demirkan tarzı yazar15
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı59
- assembly kodu11
- iremga8
- fenerbahçe taraftarı9
- ezgi mola9
- annem baban uğur dündar dedi9
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur20
- ali koç8
- fenerbahçe13
- arda güler16
- altıncı filoya karşı namaz kılmak12
- uludağ sözlük discord grubu9
- yazarların en rum özelliği15
- ismail kartal19
- konstantinos tzolakis9
- sadece sennn9
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir16
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti11
- eybırın manyağı kıskanması14
- kadın ayağı kokusu11
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması18
- flörtlerinizin ortak özellikleri21
- beni seviyor musunuz8
- anksiyete psikolojik değil fizyolojik bir sorundur11
- bacaklarımdan tahrik olan kız olduğunu sanmıyorum14
- yazarlardan parfüm önerileri14
sadi şirazi'nin siirsel bir uslupla yazdigi hikmetli hikayelerinden olusan kitabinin ismidir.
Mumun Pervane ile Konuşması
Çok iyi hatırlıyorum. Bir gece uyuyamadım. Gözüme uyku girmedi. Pervanenin, muma şu sözleri söylediğini işittim.
Ey sevgilim! Hadi ben aşığım, yansam da yeridir. Peki ya sen neden yanıyor, niçin ağlıyorsun?
Ey benim biçare aşığım! Benim yanmama, ağlamama sebep nedir bilir misin?
Benim tatlı balım vardı. Beni ondan ayırdılar. Şirin’im haksızlıkla elimden alindi. iste Ferhad gibi tepemden ateş çıkıyor. Gece meclisi aydınlatan ışığıma bakma. içimi yakan ateşe bak.
Mum, hem bu sözleri söylüyor, hem de sararmış yanağından sel gibi gözyaşı dökülüyordu.
Mum, sözüne devamla pervaneye dedi ki:
Ey pervane! Ey aşk iddiacısı! Aşk, senin için değil. Seninki bir kuru iddiadan ibaret. Sende ne sabır var, ne metanet ve tahammül.
Sen azıcık bir ışık ve ateş gördün mü, hemen yanıyorsun. Ben ise tamamıyla yanıncaya kadar dikilip duruyor, dayanıyorum. Aşk ateşi senin yalnız kanadını, benim ise vücudumu, baştan aşağı yakar.
Sadi de mum gibidir. Dışı parlaktır, ama içi yanmıştır.
Artık gece bitiyor, sabah oluyordu. Peri yüzlü bir hizmetçi gelip mumu söndürdü.
Zavallı mum, dumanı tepesinden çıkarken:
Aşkın sonu budur işte, dedi ve can verdi.
Aşıklığın ne demek olmak istersen anlatayım: Ölmek suretiyle yanmaktan kurtulmak...
Sevgilisi eliyle öldürülen aşığın mezarına gidip de ağlama, bilakis sevinerek şöyle de:
Ne mutlu ona! Sevgilisinin makbulü olduğu için sevgili onu öldürmüştür.
Aşık isen bu dertten kurtulmaya çalışma: yalnız Sadi gibi garazsız, ivazsız aşık ol.
Aşık bir fedai demektir. Nasıl ki, bir fedai gayesine varmadıkça emeline erişmedikçe başına taş ve ok yağsa meydandan çekilmezse, aşık da öyledir.
Ben sana denize açılma demiyorum. Açılacak olursan tufana bile katlan, diyorum.
Çok iyi hatırlıyorum. Bir gece uyuyamadım. Gözüme uyku girmedi. Pervanenin, muma şu sözleri söylediğini işittim.
Ey sevgilim! Hadi ben aşığım, yansam da yeridir. Peki ya sen neden yanıyor, niçin ağlıyorsun?
Ey benim biçare aşığım! Benim yanmama, ağlamama sebep nedir bilir misin?
Benim tatlı balım vardı. Beni ondan ayırdılar. Şirin’im haksızlıkla elimden alindi. iste Ferhad gibi tepemden ateş çıkıyor. Gece meclisi aydınlatan ışığıma bakma. içimi yakan ateşe bak.
Mum, hem bu sözleri söylüyor, hem de sararmış yanağından sel gibi gözyaşı dökülüyordu.
Mum, sözüne devamla pervaneye dedi ki:
Ey pervane! Ey aşk iddiacısı! Aşk, senin için değil. Seninki bir kuru iddiadan ibaret. Sende ne sabır var, ne metanet ve tahammül.
Sen azıcık bir ışık ve ateş gördün mü, hemen yanıyorsun. Ben ise tamamıyla yanıncaya kadar dikilip duruyor, dayanıyorum. Aşk ateşi senin yalnız kanadını, benim ise vücudumu, baştan aşağı yakar.
Sadi de mum gibidir. Dışı parlaktır, ama içi yanmıştır.
Artık gece bitiyor, sabah oluyordu. Peri yüzlü bir hizmetçi gelip mumu söndürdü.
Zavallı mum, dumanı tepesinden çıkarken:
Aşkın sonu budur işte, dedi ve can verdi.
Aşıklığın ne demek olmak istersen anlatayım: Ölmek suretiyle yanmaktan kurtulmak...
Sevgilisi eliyle öldürülen aşığın mezarına gidip de ağlama, bilakis sevinerek şöyle de:
Ne mutlu ona! Sevgilisinin makbulü olduğu için sevgili onu öldürmüştür.
Aşık isen bu dertten kurtulmaya çalışma: yalnız Sadi gibi garazsız, ivazsız aşık ol.
Aşık bir fedai demektir. Nasıl ki, bir fedai gayesine varmadıkça emeline erişmedikçe başına taş ve ok yağsa meydandan çekilmezse, aşık da öyledir.
Ben sana denize açılma demiyorum. Açılacak olursan tufana bile katlan, diyorum.
Mecnunun Leylaya Karşı Olan Gerçek Sevgisine Dair
Birisi Mecnuna dedi ki:
Ey iyi huylu, irfan sahibi Mecnun! Neden artık Leylanın obasına gelmiyorsun? Artık sende Leylaya karşı olan aşkından eser kalmadı mı yoksa! Fikrin değişti mi? Leylaya isteğin mi kalmadı?
Mecnun bu sözleri işitince ağlayarak dedi ki:
Efendi! Benimle uğraşma. Benim derdim bana yeter. Bir de sen yarama tuz ekme. Birçok defa ayrılık zaruri olur. Ayrılığa katlanmak ve sabırlı olmak aşkın azaldığına, sevdanın geçtiğine delalet etmez ki...
Adam bu sefer de:
Ey vefalı ve temiz ahlaklı Mecnun! Ben Leylanın bulunduğu taraflara gidiyorum. Bir haber göndereceksen söyle de ben söyleyeyim.
Mecnun ona şu cevabi vermiş:
Leylanın yanında benden bahsetme ve benim adımı anma. Onun bulunduğu yerde benim bahis konusu olmam manasız olur. Çünkü ben onun varlığı ile varım. Ondan ayrı benim bir varlığım yoktur.
Birisi Mecnuna dedi ki:
Ey iyi huylu, irfan sahibi Mecnun! Neden artık Leylanın obasına gelmiyorsun? Artık sende Leylaya karşı olan aşkından eser kalmadı mı yoksa! Fikrin değişti mi? Leylaya isteğin mi kalmadı?
Mecnun bu sözleri işitince ağlayarak dedi ki:
Efendi! Benimle uğraşma. Benim derdim bana yeter. Bir de sen yarama tuz ekme. Birçok defa ayrılık zaruri olur. Ayrılığa katlanmak ve sabırlı olmak aşkın azaldığına, sevdanın geçtiğine delalet etmez ki...
Adam bu sefer de:
Ey vefalı ve temiz ahlaklı Mecnun! Ben Leylanın bulunduğu taraflara gidiyorum. Bir haber göndereceksen söyle de ben söyleyeyim.
Mecnun ona şu cevabi vermiş:
Leylanın yanında benden bahsetme ve benim adımı anma. Onun bulunduğu yerde benim bahis konusu olmam manasız olur. Çünkü ben onun varlığı ile varım. Ondan ayrı benim bir varlığım yoktur.
** “Ne söyleyeyim?” diye düşünmek, “Niçin söyledim?” diye düşünmekten hayırlıdır.
** Sağlığın değerini ancak felaket gören bilir.
** Ayağının altındaki karıncanın halini bilmiyorsan, unutma ki filin ayağı altında sen de öylesin.
** Dünyalığımız yok mu, derde düşeriz; olunca gönlümüz ona takılır. Bu cihandan daha karışık bir bela yoktur; çünkü olsa da olmasa da gönül derdidir.
** Asık suratlıdan bir şey isteme; onun kötü huyundan elem duyarsın. Gönlünün gamını anlatacaksan o kimseye anlat ki, yüzünü gördüğünde ferahlık duyasın.
** Kendisinde insanlık olmayan kimse; filin başını yarsa da mert değildir. Adem oğlu topraktan yaratılmıştır. Toprakçasına alçakgönüllü değilse insan sayılmaz.
** Hayatında ekmeği yenmeyen kimsenin, adı ölümden sonra anılmaz.
** Kavga ile karsılaşınca tahammül göster. Savaş kapısını tatlılık bağlar. inat gördüğün yerde yumuşak davran. Keskin kılıç, yumuşak ipeği kesmez. Tatlı dil, okşama ve hoşluk olunca bir fili kılla çekebilirsin.
** Eğer bir gönül kırdınsa senin gönlün de mutlaka kırılacaktır. Kale duvarına taş atma; çünkü kaleden de taş gelebilir.
** insanlık bu maddi kalıptır sanma; insanlık keremdir, iyi olmaktır. Önce hüner gerek. Kırmızı, mavi boyalarla kemerlere de insan resmi çizebilirsin. Eğer bir erdemi, keremi yoksa, Adem oğlunun duvar nakışından ne farkı kalır? Dünyayı ele almak hüner değildir. Yapabiliyorsan bir gönül elde et.
** insanların gizli ayıplarını ortaya atma; onları maskara edersin, kendini güvensiz.
** Ya nimet içinde mağrursun, gafilsin; ya da darlık içinde hastasın, yaralısın. Madem sevinçte de gamda da halin bu, bilmiyorum ki sen kendini Allah yoluna ne zaman vereceksin?
** iki kimse memleketin ve dinin düşmanıdırlar; merhametsiz padişah, bilgisiz zahit.
** Kendini beğenmiş kişiye öğüt verenin, kendisi bir öğütçüye muhtaçtır.
** Daima cihan görmüşlerin düşünceleriyle iş gör. Zira koca kurt avda tecrübelidir. Sen kılıç kullanan gençlerden değil, çok bilen ihtiyarlardan kork. Filleri yıkan, aslanları esir eden gençler, ihtiyar tilkinin hilesini bilmezler. Dünya görmüş adam feleğin soğuğunu, sıcağını tattığı için akıllı olur.
** Yoksulun çıplak vücudunu örtmeye çalış ki yüce Allah’ın affı da senin günahlarına perde çeksin. Garibi kapından nasipsiz çevirme. Allah bağışlasın, sen de kapılarda garip olabilirsin. Başkalarına muhtaç olmaktan korkan büyük insan, muhtaç olanlara iyilik eder. Hastaların gönlünü gözet. Mümkündür günün birinde senin gönlün de hastalanabilir. Acizlerin gönlünü sevindir ve acze düşeceğin günü hatırla. El kapılarında dilenci değilsin; bunun karşılığı olarak da kapından dilenciyi kovma.
** Boynu bükük bir yetim gördüğün zaman, onun karşısında kendi evladının yüzünü öpme. Yetim ağlayınca nazını kim çeker? Öfkelenince kimler hoş görür? Aman, dikkat et de ağlamasın; yetim ağladığı zaman Arş titrer. Esirgeyerek onun gözyaşını sil; şefkatle yüzünün tozunu al. Eğer başından gölgesi gittiyse, onu kendi gölgenle besle.
** Hüner sahipleri, cefa gördükleri halde muhabbet gösterirler.
** Aklı başında olan seçkinler alçak gönüllü olurlar. Meyvayla yüklü dal, başını yere kor.
Ey güzel huylu, akıllı okuyucu! Şunu bil ki, ben hüner sahiplerinin kusur bulmaya çalıştıklarını görmedim. Sen de benim sözlerimde bir hata görürsen...bin beyitten bir tanesi hoşuna giderse, yiğitlik hakki için beni hor görme.
** Sağlığın değerini ancak felaket gören bilir.
** Ayağının altındaki karıncanın halini bilmiyorsan, unutma ki filin ayağı altında sen de öylesin.
** Dünyalığımız yok mu, derde düşeriz; olunca gönlümüz ona takılır. Bu cihandan daha karışık bir bela yoktur; çünkü olsa da olmasa da gönül derdidir.
** Asık suratlıdan bir şey isteme; onun kötü huyundan elem duyarsın. Gönlünün gamını anlatacaksan o kimseye anlat ki, yüzünü gördüğünde ferahlık duyasın.
** Kendisinde insanlık olmayan kimse; filin başını yarsa da mert değildir. Adem oğlu topraktan yaratılmıştır. Toprakçasına alçakgönüllü değilse insan sayılmaz.
** Hayatında ekmeği yenmeyen kimsenin, adı ölümden sonra anılmaz.
** Kavga ile karsılaşınca tahammül göster. Savaş kapısını tatlılık bağlar. inat gördüğün yerde yumuşak davran. Keskin kılıç, yumuşak ipeği kesmez. Tatlı dil, okşama ve hoşluk olunca bir fili kılla çekebilirsin.
** Eğer bir gönül kırdınsa senin gönlün de mutlaka kırılacaktır. Kale duvarına taş atma; çünkü kaleden de taş gelebilir.
** insanlık bu maddi kalıptır sanma; insanlık keremdir, iyi olmaktır. Önce hüner gerek. Kırmızı, mavi boyalarla kemerlere de insan resmi çizebilirsin. Eğer bir erdemi, keremi yoksa, Adem oğlunun duvar nakışından ne farkı kalır? Dünyayı ele almak hüner değildir. Yapabiliyorsan bir gönül elde et.
** insanların gizli ayıplarını ortaya atma; onları maskara edersin, kendini güvensiz.
** Ya nimet içinde mağrursun, gafilsin; ya da darlık içinde hastasın, yaralısın. Madem sevinçte de gamda da halin bu, bilmiyorum ki sen kendini Allah yoluna ne zaman vereceksin?
** iki kimse memleketin ve dinin düşmanıdırlar; merhametsiz padişah, bilgisiz zahit.
** Kendini beğenmiş kişiye öğüt verenin, kendisi bir öğütçüye muhtaçtır.
** Daima cihan görmüşlerin düşünceleriyle iş gör. Zira koca kurt avda tecrübelidir. Sen kılıç kullanan gençlerden değil, çok bilen ihtiyarlardan kork. Filleri yıkan, aslanları esir eden gençler, ihtiyar tilkinin hilesini bilmezler. Dünya görmüş adam feleğin soğuğunu, sıcağını tattığı için akıllı olur.
** Yoksulun çıplak vücudunu örtmeye çalış ki yüce Allah’ın affı da senin günahlarına perde çeksin. Garibi kapından nasipsiz çevirme. Allah bağışlasın, sen de kapılarda garip olabilirsin. Başkalarına muhtaç olmaktan korkan büyük insan, muhtaç olanlara iyilik eder. Hastaların gönlünü gözet. Mümkündür günün birinde senin gönlün de hastalanabilir. Acizlerin gönlünü sevindir ve acze düşeceğin günü hatırla. El kapılarında dilenci değilsin; bunun karşılığı olarak da kapından dilenciyi kovma.
** Boynu bükük bir yetim gördüğün zaman, onun karşısında kendi evladının yüzünü öpme. Yetim ağlayınca nazını kim çeker? Öfkelenince kimler hoş görür? Aman, dikkat et de ağlamasın; yetim ağladığı zaman Arş titrer. Esirgeyerek onun gözyaşını sil; şefkatle yüzünün tozunu al. Eğer başından gölgesi gittiyse, onu kendi gölgenle besle.
** Hüner sahipleri, cefa gördükleri halde muhabbet gösterirler.
** Aklı başında olan seçkinler alçak gönüllü olurlar. Meyvayla yüklü dal, başını yere kor.
Ey güzel huylu, akıllı okuyucu! Şunu bil ki, ben hüner sahiplerinin kusur bulmaya çalıştıklarını görmedim. Sen de benim sözlerimde bir hata görürsen...bin beyitten bir tanesi hoşuna giderse, yiğitlik hakki için beni hor görme.
(bkz: #4158773)
"durgun suyun kokusu bozuk olur."
güncel Önemli Başlıklar