bugün

Son 5 yılda her ne olduysa, tüm dünyada eşitsizlik adeta patladı ve fakirler %90 daha da fakirleşti. Oysa internetin çeyrek asır önce bize vaat ettiği, bilginin savaşlara son vereceği, eşitsizliği gidereceğiydi. Fukuyama; “tarih zaten bitmişti, Windows üzerine tüy dikti” diyordu 1995 yılında. Ancak tecelli; açlar ve toklar arasında ilan edilmemiş 3’üncü dünya savaşı oldu.

Eğer fakirliği ortadan kaldıracak adımlar atmaz isek, gettoların ardında, ileri teknoloji ve silahlarla korunmak para etmeyecek, aç olanlar gelip tokların elinden alacaktır. Bu da fakirliği, en büyük kitle imha silahı haline dönüştürüyor.

Bizim işverenimiz, şirketlerimiz artık nasıl bir ekonomik buhran içerisindeymiş ki, asgari ücret 300 lirayı bile bulmadan artacaj iken, bütün şirketler iflas edecekmiş gibi lanse etti. Parasına para katan, insanlar üzerinden emeklerini çalarak iş yapanlar, mağdur rolünü oynamaya başladılar. “Batarız, iflas Ederiz, işten Çıkarmalar Başlar, Personel ile ilgili reformlara gideriz” tipi söylemler ne kadar çirkin ise, gözüme çarpan bir ifade tam anlamıyla midemi bulandırdı.

Şirketler, asgari ücret zammından sonra, anlaşmalı oldukları Catering firmalarına sırf maliyeti düşürmek için “Bize Tencerenin dibini verin fiyat düşsün” diyecek kadar alçaldılar. işte zaten Toklar ile Açlar arasındaki savaşı bu tür söylemler fitilleyecek.

Ne güzel diyor Rahmetli Barış Manço..
Bazen durur bakarım bu ibret sofrasına…
Kimi tatlı peşinde..
Kimininse tuzu yok..

Ayrıca ‪işi özetleyen şöyle de bir sözün varlığından bahsedebiliriz “Para zamanın yegane inancı; para çıplak, paraya bu elbiseyi giydiren insanlık, hemde kendisi çıplak kalma pahasına”

Tencerenin dibini kendine layık görmüyorsan, başkasına da görmeyeceksin.