bugün
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- arda güler13
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır10
- karınıza range rover alır mısınız21
- anın görüntüsü15
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- icardi190516
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu34
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- xdearm9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss24
- evlilik9
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi20
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- futbolcu ismiyle nick almak11
- escort fiyatlarının güncellenmesi8
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı11
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- susmayan durmayan israile gemi ticareti10
- ali erbaş11
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü23
- ismail kartal12
biz hep çocuktuk
kulağıma eğilir fısıldayarak
'kaybolanlar tibet'e gider.'
derdin; ardından koca bir kahkaha patlatarak.
korkar, ellerini daha sıkı tutardım.
biz hep çocuktuk
ve sen
her beş dakika da bir
ne zaman yaşlanacağız diye sorardın.
ne cevap verebilirdim ki...
"ilk beyaz saçımızı gördüğümüzde"
"seni anlayıp, seni sevemeyen insanlar varsa bu dünyada nasıl yaşayabilirim ki ben?"
cevaplayamayacağım o kadar çok cümle kurardın ki,
yüzümde açıklanamayan bir gülümsemeyle bakardım sadece.
anlardın hep ve daha çok cümle kurmaya başlardın.
bitmek bilmeyen mide bulantılarımız vardı.
biz hep çocuktuk
ve
pudingin soğumasını bekleyemez hep dilimizi yakardık
sonra sabırsızlığımıza kahkahalarla gülerdik.
ben hep çocuktum
sen kitapların arasına gömülmüş harıl harıl çalışırken...
o kadar küçüktüm ki;
elimde ki tebeşiri
burnuna doğru uzatıp
haydi bana seksek çiz derdim,
bir yandan seni bir daha rahatsız etmeyeceğime dair sözler verirken...
"çok uslu olacağım ve sen artık bana hiç kızamayacaksın."
sen hep çocuktun
ben vitrinde duran yabanmersinli turtayken...
o kadar küçüktün ki;
elinde ki beş lirayı
dükkan sahibinin göbeğine doğru uzatıp
ne kadar olur bu paraya diye sorardın,
bir yandan benimle hiç küflenmeyeceğime dair sözleşmeye çalışırken...
"seni hiç yemeyeceğim, hep saklayacağım"
arkanı dönüp giderken,
paçana yapışıp 'gitme' diye ağlayacak kadar küçüktüm ben.
ve sen
yıllar önce ben dönüp giderken çıkan ayak seslerimi hatırlayacak kadar kindar...
gözlerimden hep yağmurlar yağdı bulutlara,
yerçekimine inat.
ellerin ellerimde;
ağzında,
"bir varmış bir yokmuş...
çok gülebileceği bir elf kızıyla geçirdiği değerli zamanlarda onu hep ağlatırmış"
masalının girizgahı...
biz hep çocuktuk...
ama,
bir gecenin bir yarısı;
aniden yaşlandık,
senin ellerin boynumda,
benim ellerim dudaklarındayken;
hemde daha birbirimizin saçlarında ki beyazları bile görememişken.
gerçeklerden nefret etmeye devam eden biz;
içi çiplerle donatılmış bir ben,
kumandamı bulamayan bir sen.
hep hayalini kurduğun gibi...
at beni sonsuz yükseklerden şimdi,
binlerce kitap, binlerce sigara ardımdan.
okuyayım, içeyim hep düşerken;
geçmişim, geleceğim hepsi silinsin bir yandan.
son kitabın son sözcükleri bittiğinde
okyanusa düşeyim,
en dibe battığımda bir midyenin içine gireyim
okyanus mavisi ruhsuz bir inci olayım.
ruhum;
bulutların üstünden,
kısa saçlı kız çocuklarının üstüne sigarasının külünü serpsin...
kulağıma eğilir fısıldayarak
'kaybolanlar tibet'e gider.'
derdin; ardından koca bir kahkaha patlatarak.
korkar, ellerini daha sıkı tutardım.
biz hep çocuktuk
ve sen
her beş dakika da bir
ne zaman yaşlanacağız diye sorardın.
ne cevap verebilirdim ki...
"ilk beyaz saçımızı gördüğümüzde"
"seni anlayıp, seni sevemeyen insanlar varsa bu dünyada nasıl yaşayabilirim ki ben?"
cevaplayamayacağım o kadar çok cümle kurardın ki,
yüzümde açıklanamayan bir gülümsemeyle bakardım sadece.
anlardın hep ve daha çok cümle kurmaya başlardın.
bitmek bilmeyen mide bulantılarımız vardı.
biz hep çocuktuk
ve
pudingin soğumasını bekleyemez hep dilimizi yakardık
sonra sabırsızlığımıza kahkahalarla gülerdik.
ben hep çocuktum
sen kitapların arasına gömülmüş harıl harıl çalışırken...
o kadar küçüktüm ki;
elimde ki tebeşiri
burnuna doğru uzatıp
haydi bana seksek çiz derdim,
bir yandan seni bir daha rahatsız etmeyeceğime dair sözler verirken...
"çok uslu olacağım ve sen artık bana hiç kızamayacaksın."
sen hep çocuktun
ben vitrinde duran yabanmersinli turtayken...
o kadar küçüktün ki;
elinde ki beş lirayı
dükkan sahibinin göbeğine doğru uzatıp
ne kadar olur bu paraya diye sorardın,
bir yandan benimle hiç küflenmeyeceğime dair sözleşmeye çalışırken...
"seni hiç yemeyeceğim, hep saklayacağım"
arkanı dönüp giderken,
paçana yapışıp 'gitme' diye ağlayacak kadar küçüktüm ben.
ve sen
yıllar önce ben dönüp giderken çıkan ayak seslerimi hatırlayacak kadar kindar...
gözlerimden hep yağmurlar yağdı bulutlara,
yerçekimine inat.
ellerin ellerimde;
ağzında,
"bir varmış bir yokmuş...
çok gülebileceği bir elf kızıyla geçirdiği değerli zamanlarda onu hep ağlatırmış"
masalının girizgahı...
biz hep çocuktuk...
ama,
bir gecenin bir yarısı;
aniden yaşlandık,
senin ellerin boynumda,
benim ellerim dudaklarındayken;
hemde daha birbirimizin saçlarında ki beyazları bile görememişken.
gerçeklerden nefret etmeye devam eden biz;
içi çiplerle donatılmış bir ben,
kumandamı bulamayan bir sen.
hep hayalini kurduğun gibi...
at beni sonsuz yükseklerden şimdi,
binlerce kitap, binlerce sigara ardımdan.
okuyayım, içeyim hep düşerken;
geçmişim, geleceğim hepsi silinsin bir yandan.
son kitabın son sözcükleri bittiğinde
okyanusa düşeyim,
en dibe battığımda bir midyenin içine gireyim
okyanus mavisi ruhsuz bir inci olayım.
ruhum;
bulutların üstünden,
kısa saçlı kız çocuklarının üstüne sigarasının külünü serpsin...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar